İCLAL AYDIN HANGİ DİZİYE KONUK OLDU?
İclal Aydın'ın konuk olduğu dizi hangi kanalda ne zaman yayınlanacak? İşte yanıtı;
Robert De Niro´nun panik atak hastası mafya babasını oynadığı bir film vardı hatırlar mısınız? Saklı gizli aldığı terapiler sırasında hekim ona içini mutlaka dökmesini öğütlüyordu
Yastık yumruklamak iyi ve sıkça tercih edilir bir çözümdür dediğinde Robert De Niro belindeki silahı çıkartıyor, oracıktaki koltuk minderini delik deşik ediyordu. Sonra da derin bir "ohhh" çekiyordu...
Bugünlerde hepimiz mesleki arızalarımızla yaşamaya çalışırken içimizi dökmek için şöyle iyi bir silah ve tombul bir mindere ihtiyaç duyuyor gibiyiz...
Mesela ben... Hayatımda hiç bu kadar derin bir iç sıkışması yaşadım mı diye düşünmekteyim. Düdüklü tencere gibiyim... Bom diye bir patlasam, içim dışım tavana duvara dağılsa, yapışsa da hepimiz rahat etsek...
***
Bu hafta sıkışmış düdüklü tencere ruhumu Kanal D ekranlarında yayınlanan "Haneler" ekibine teslim ettim.
İclal Aydın, pekmez düşkünü hormonal emlakçı Kudret´ten ev bulmasını isterse neler olur? Önümüzdeki hafta mutlaka seyretmelisiniz, hakikaten çok eğlenceli bir bölüm oldu... Çekimler sırasında ne kadar güldüğümü anlatamam size... Umarım sizler de izlerken benim kadar eğlenirsiniz. Mahir İpek´in olağanüstü performansına söyleyecek söz zaten yok ama o, pekmezi parmakladıkça içimdeki sıkıntı uçtu gitti...
Bu arada "Yaban" "Emlakçı Kudret"i tercih etmemden "niçhh hoşlanmadığını" da belirtti.
***
Bizim işler böyledir. Yaptığımız iş bizi hasta eder ama şifası, tedavisi yine yaptığımız iş olur. Ve fakat düşünüyorum da... Diyelim Başbakan..
Sabah uyanıp "Bugün canım şu adamların suratını görmek istemiyor, çok fena bunalımdayım" diyor mudur? Ayakları geri geri gidiyor mudur meclis binasına yürürken?
Ya da herhangi bir siyasi isim psikolojik terapiye ihtiyaç duyup "Ama Bahçeli de bana dedi ki..." filan diye iç döküyor mudur?
Yapılamayanlar, yapılmak zorunda olanlar herkesi eşit biçimde sıkıştırıyordur değil mi?
Ben mesela yıllardır "acilen köşe yazmayı bırakmamı isteyen, orayı boş yere işgal ettiğimi" bıkıp usanmadan yazan bir takım okura Engin Ardıç misali serbest stil savurmak istiyorum. Ve fakat yapamıyorum... Yıllardır susuyorum.
***
İşin latifesi bir yana... Susmak zor iştir...
Bir işin öznesi olup da susmak daha da zordur. Asıl sıkışmışlık, asıl öfke, asıl kırgınlık, asıl isyan orada birikir... Ben, GATA´ya giremeyişi, Fransa´ya gitmeyişi, Atina´daki giysi seçimi gibi konular içinde adı yüzlerce kişinin kaleminden, binlerce kez geçen Başbakan´ın eşi Emine Erdoğan´ın içindeki sıkışmayı merak ediyorum bu aralar...
Söylemek isteyip söyleyemediklerini...
Yapmak isteyip yapamadıklarını...
Acaba o kime dert yanıyordur?
İclal Aydın/VATAN