08 Mar 2009 20:08 Son Güncelleme: 19 Kas 2018 13:35

İÇİNİZDEKİ 'HÜSNÜ' İLE YÜZLEŞİN!.. NİHAL BENGİSU KARACA'DAN ERKEKLERİ KIZDIRACAK BİR 8 MART YAZISI

Hüsnü Şenlendirici `sakın adımı verme´ deyip elalemin gözünde `sevdiği kadına sahip çıkmayan adam´ın müseccel markası oldu, kıvırıyor. Peki sadece o mu kıvırıyor? Hayır. Binlerce dansöz var.

Yıllardır bu anı bekledim. Bu pazar, `pazar günü özel durumu´ haleti ruhiyesine ben de girmek istiyorum... Hayatımın özel bir tarzı olmadığından, bir memur çocuğu gibi büyüyüp hâlâ öyle yaşadığımdan mütevellit `Gimdi Bora Bora´da olmak vardı..´ gibi şeyler yazamayacağım, klasik `erkek milleti yok mu, ne fenalar ayol´ sularına saracağım. Tecrübem yoksa da, görgüm sağlam,izlenimci ekoldenim.

Efendim, Deniz Seki´nin kokain meselesi Bayhan´a yaradı. Böyle, yalnızca kendi tarzına sadık kimselerin kaderi budur, kendi kendilerinin projesi olamadıklarından hep başkalarının yarattığı rüzgar sayesinde sahne alırlar. Bayhan sahnelerde, Seki içerde, Hüsnü Şenlendirici `sakın adımı verme´ deyip elalemin gözünde `sevdiği kadına sahip çıkmayan adam´ın müseccel markası oldu, kıvırıyor. Peki sadece o mu kıvırıyor? Hayır. Binlerce dansöz var.

`Hüsnü, sana sesleniyorum oğlum, klarnetinin adamı ol´ gibi tuhaf öneriler de cabası. Bir adamı çaldığı enstrümanla değerlendirmek? Klarnet çok `herif´ bir enstrüman da piyano `kırık´ mı? Bunun kemanı var, obuası var, saksafonu var.Bu liste epey maraza çıkarır, hiç girmeyelim.

Nasıl ki ekonomik kriz her patrona kendi işyerini tahkim etme şansı verdi, bizim erkekler de Hüsnü´yü fırsat bilerek kendilerini yukarı çekme fırsatı yakaladılar. `Erkek dediğin´ diye başlayan, `ben olsaydım´ diye biten cümleler, bir Deniz´e yazılma yarışları. Oysa çevresi geniş bir uzman dinleyici olarak yıllar içinde edindiğim intiba şudur ki, erkek profili zaten aşağı yukarı Hüsnü Şenlendirici gibi. Önce `yıkarım dağları enginlere sığmam taşarım´, sonrası erkeğimizin psikolojik, sosyolojik, kültürel durumuna göre küçük farklar arz etmek koşuluyla, genelde aynı tas, aynı hamam.

DELİKANLILIĞIN ÖLÜM SAATİ

Eskiden kadInların `güvenlik kaygısı´ vardı. 21.yy. modern hayat tarzı ise erkekleri kadınlardan daha kaygılı hale getirdi. Bırakın kriz ve rezalet anlarını, hayat normal normal akarken bile sudan nem kapıyor ve hızla paralize oluyorlar. Bakınız ortalama erkeğin seğirtme, arazi olma, kıvırma gerekçeleri şunlardır artık, içlerinde üzerine racon kesilebilecek bir delikanlılık alameti gören varsa beri gelsin:

1) Kafam çok karışık 2) Aşk bitti sanırım 3) Sen benim egomu tehdit ediyorsun 4) Tutku kalmadıysa ilişki neye yarar? 5) Ben imkansız aşklar için yaratılmışım, bu çok kolay oldu, bilemiyorum 6) Ben evliliğe uygun değilim,çocuk sahibi olamam, daha yaşayacağım çok şey (daha fazla kadın, daha az sorumluluk demek istiyor) var. 7) Senin için `iş´ hayatın merkezinde, ben senin için bir detaydan ibaretim, bitsin.

Eskaza kendisiyle aşk yaşanmış erkek muhafazakar biriyse, olayın bir noktasında durup beynine kan giden adamdan şu cümleleri duymak da olasıdır: `Şimdi fark ettim, bu çok günah!´ `Günahsa evleniriz?´ `Bu günah beni o kadar zehirledi ki, bu kirin üzerine evlilik gibi kutsal bir şeyi bina edemem. Hem biz hiç evlilik konuşmamıştık kem küm, annemin aklındaki gelin de sen değilsin gak guk.´

Birileri `delikanlılık´ mı demişti? Ondan çok az var, Hüsnü´den ise çok.
Şenlendirici´nin yaptığı, delikanlılığın vefatını ilan etmekten ibaret. 8 Mart kadınlar gününüz kutlu olsun.

'Ayrıntı' fark yarattı

TRT2´de, pazar günleri yayınlanan zevkli ve eğitici bir kültür- aktüalite programı var. Ele aldıkları konulara televizyon aleminde değinen yok. Oturma odasına girmiş bir fil kadar ortada olan, ama herkesin sadece tutabildiği ucundan anlamaya çalıştığı meseleleri kavramaya çalışıyor `Ayrıntı´. Yalçın Arı´nın hazırladığı, Fahrettin Altun´un sunduğu program, şimdiye kadar, Yeni orta sınıf, Sol liberalizm, Güvenli siteler/ Kapalı cemaatler, Şivelerin televizyondaki temsili gibi pek çok konuyu işledi; Birikim Dergisi, Ekşi Sözlük ve Kurtlar Vadisi gibi fenomenleri inceledi. Bugün saat 19.20´de, çağdaş Türk siyasetinin fantezileri işlenecek. Bülent Somay eşliğinde, `Şeriat geliyor, bölünüyoruz, Türkiye'nin dört yanı düşman´ gibi `fanteziler´ ele alınacak.izlemenizi tavsiye ederim.-


Nihal Bengisu Karaca /HABERTÜRK