01 Ara 2017 10:02
Son Güncelleme: 24 Kas 2018 01:49
İbrahim Karagül'den bomba yazı: Ekrem Dumanlı istedi, Hürriyet o manşetleri attı!
İbrahim Karagül, FETÖ'nün İran parasına çökmek için Ekrem Dumanlı eliyle Hürriyet'e manşetler attırdığını öne sürdü
Yeni Şafak gazetesi Genel Yayın Yönetmeni ve yazarı İbrahim Karagül bugünkü köşesinde bomba gibi bir iddiayı gündeme taşıdı.
İbrahim Karagül, aslında İran’la para ilişkilerine FETÖ girdiğini, İran’a ambargo kararından sonra CIA ve FETÖ, arka kapıdan dolanıp köşeye sıkışan İran’la iş yaptığını ve buradan gelen paraya çöktüklerini iddia etti.
İşte Karagül'ün "FETÖ, İran parasına çökmek istedi. Ekrem Dumanlı Hürriyet’e o manşetleri attırdı" başlıklı bugünkü yazısı:
Rıza Zarrab’ın mahkemedeki sözleri ne kadar gerçek, ne kadar baskı altında, ne kadar itiraf test etme imkânına sahip değiliz. Nihayetinde ABD ile anlaştı, ABD-FETÖ tezleri ne ise o doğrultuda konuşuyor, Türkiye’ye yönelik yeni bir operasyonun parçası ve içeride bu operasyon CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu üzerinden yürüyor.
17-25 Aralık neyse ABD’deki mahkeme odur. Türkiye’de yapamadıklarını şimdi ABD’de yapıyorlar. Bu, rüşvet davası değil, siyasi müdahale davasıdır, 15 Temmuz bağlantılıdır. Bir “ekonomik darbe” planı uygulanmaktadır. Türkiye’yi haraca bağlamaya dönük bir haydutluğun alt yapısını hazırlamaya çalışıyorlar.
Rüşvet davası diyenler şunu bilmeli ki; Türkiye içindeki bir mesele ABD mahkemesinin konusu değildir, olamaz. Dünyanın en büyük rüşvet ve yolsuzluk ülkesindeki davalara nasıl Türk mahkemesi bakmıyorsa onlar da Türkiye içindeki bir meseleyi konu edinemez.
Ancak ifadeleri dikkatle okuyanlar, Zarrab davasında bir başka ilişkiyi göreceklerdir. O da şudur:
FETÖ ve CIA’nın İran parasına çökme planı
Aslında İran’la para ilişkilerine FETÖ girmiş. İran’a ambargo kararından sonra CIA ve FETÖ, arka kapıdan dolanıp köşeye sıkışan İran’la iş yapmaya girişmişler. CIA-FETÖ operasyonu ile Tahran’ın petrol paralarını uluslararası sisteme sokup yüklü para elde etmeye başlamışlar.
Bu işi nasıl ve nereden yaptıkları, FETÖ’nün buradaki para ve ilişki trafiği bu ülkenin güvenli, istihbarat çevrelerinin meselesidir.
Ambargo kararı ile FETÖ’nün İran paralarına çökme planı arasında ilişki vardır, bu bir ABD projesi olarak uygulanmıştır. O dönemde FETÖ İran’la ne kadar iş yaptı, hangi yolları ve kimleri kullandı, örgüt içinde kimler ne kadar komisyon ya da rüşvet aldı, para trafiği nasıl yönetildi, Dubai bu işin neresindeydi, incelenmelidir.
FETÖ’nün İran kapısı kapandı, saldırılar işte o zaman başladı
Muhtemelen İran, FETÖ’nün arkasındaki CIA bağlantısını, ambargo kararıyla kurulan tezgâhı görmüş ki, ilişkiyi onlarla yürütmedi ya da bir yerde kesti.
İştetam on andan itibaren FETÖ korkunç İran düşmanı kesildi. İran karşıtı kitaplar yayınlamaya, “mut’a sempozyumu” yapmaya, “Selam-Tevhit soruşturması” dosyası hazırlamaya, “Acem uşakları” söylemini, “beş bin casus hemşire” palavraları dillendirmeye başladı.
Neredeyse İran’a savaş açacaklardı. Neredeyse İran’la ticaret yapan herkesi hapislere dolduracaklardı. 17-25 Aralık dosyası böyle bir dosyadır. Ekonomik darbe girişimi o zaman başladı. Korkunç bir öfke ve kinle hareket eden FETÖ, aynı kin ve nefretle hareket eden ABD istihbaratıyla birlikte Türkiye’de hükümet devirmeye girişti. Mesele kazanamadığı, elde edemediği paralardı.
İran’a ambargoyu önce ABD ve FETÖ delmiş..
Yani FETÖ İran’la gizli gizli işler yapmış, ambargoyu ABD’li patronlarıyla birlikte delmiş, bu kapı kapanınca da hem İran’a hem Türkiye’de hükümete savaş açmıştı. Meseleleri yolsuzluk değil, İran’ın petrol paralarıydı.
Bence o dönemin kampanyasında, bugünlerde yeniden Zarrab üzerinden Türkiye’yi vurmaya başlayan FETÖ ile Doğan Grubu arasında bir ilişki vardı. Hürriyetgazetesinin o günlerde yaptığı yayınlarla bugünkü yayınlarını birlikte değerlendirenler, aynı öfkenin, FETÖ öfkesinin bugün yine Hürriyet üzerinden devam ettirildiğini göreceklerdir.
Hangi gazeteciler Rıza Zarrab’dan rüşvet istedi
Tekrar hatırlatayım: O gün İran işinden kaç FETÖ’cü ne kadar para ya da komisyon aldı. FETÖ ile İran arasındaki dolar işinden örgüte ne kadar para gitti?
Tam o günlere dair bir hatıramı aktarayım: “Zarrab’dan1 milyon dolar isteyen gazeteci” tartışması… Zarrab’dan parayı Bugün gazetesinden Kamil Maman istiyor. (Bugün FETÖ'den kaçak). Yeni Şafak ise Zarrab’la bir söyleşi yapıyor. (Biz o söyleşinin ses kayıtlarını yayınladık.) FETÖ, “Yeni Şafak rüşvet istedi” diye yaygaralara başlıyor. Oysa rüşvet isteyenler kendileri. Bir şeyleri gizlemeye, kamufle etmeye çalışıyorlar.
Ekrem Dumanlı emretti, Berberoğlu o manşeti attı. Ve işte o kavga…
Bu yayınla yetinmemiş olacak ki Ekrem Dumanlı, aynı haberi Hürriyet gazetesinde manşet yaptırdı. Bunu öğrenince o dönem Hürriyet’in Genel Yayın Yönetmeni Enis Berberoğlu’nu aradım. “Yapmayın, bu yanlış, rüşveti onlar istedi. Şimdi sizin üzerinizden bize saldırıyorlar. Hürriyet’i bu kirli iş için kullandırtmayın. Yaparsanız büyük bir kavga başlatmış olursunuz” dedim.
Berberoğlu, “Biz doğru olduğuna inanıyoruz ve yapacağız” dedi. Ona, “Bunu size Ekrem Dumanlı yaptırıyor” dedim ve tekrar yapmamaları için uyardım.
Yaptılar… Berberoğlu dahataşra baskısı gitmeden Hürriyet’in birinci sayfasını bana gönderdi. Ekrem Dumanlı’nın talimatı ne ise yapılmıştı. Ben yine tepki gösterdim. Gece baskısında ise, ifadeleri kısmen yumuşatmışlardı.
Hürriyet’in o manşetlerin İran parasıyla ne ilgisi var?
Düşünün, Ekrem Dumanlı Hürriyet gazetesine manşetler attırıyor, FETÖ’nün finansal darbe planlarında o gazete de bir cephe olarak kullanılıyordu.
O gün, Hürriyet’in FETÖ tarafından nasıl kullanıldığını anladım. Tabi Hürriyet grubu ile FETÖ’nün ortak hareket etmesinin parasal bir boyutu olup olmadığını, İran’la iş yapma boyutu olup olmadığını bilmiyorum. Ama bu soru şimdi daha güçlü biçimde zihnimde yankılanmıyor değil.
Bugünlerde, Doğan grubunun fabrika ayarlarına dönmesi, Hürriyet üzerinden yayınlara aynen devam etmesi, o zamanların intikamını alma niyetiyle olabilir mi? Yoksa bugün yeniden ama bu sefer New York’ta başlatılan ekonomik darbe girişiminde Doğan grubu yeniden mevzi mi alıyor? Bu soruya, 15 Temmuz sonrası Doğan grubuyla “şaşırtıcı” bir yakınlaşma görüntüsü veren arkadaşların cevap vermesi gerekiyor.
Yine Doğan grubu, yine Kılıçdaroğlu..
Benzer biçimde bugünkü operasyonun içerideki operasyonel gücü de CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu. Doğan grubu ve Kılıçdaroğlu’nun üstlendiği rol, Türkiye karşıtı eksende kendilerine biçilen misyon, ciddi anlamda izaha muhtaç.
Kimsenin rüşvet, yolsuzluk ya da başka bir meselesi yok. Onlar FETÖ’nün alamadığı paranın öfkesini almak için sıraya girmiş. Onlar CIA-FETÖ operasyonunda, Türkiye’yi köşeye sıkıştırma operasyonunda ihale peşinde. Onlar, her çokuluslu müdahalede nerede durdularsa aynı yerde duruyorlar.
ABD ambargosu bizi ilgilendirmez, Türkiye doğru olanı yapmıştır
ABD’nin İran’a ambargo kararı bizi hiç ilgilendirmez. O karar kendi şirketlerini, vatandaşlarını bağlar. BM üzerinden bir ambargo kararı yok çünkü. Türkiye doğru olanı yapmıştır. Böyle yapmaya da devam etmelidir. Aynı ABD’nin 15 Temmuz’da içeriden, Suriye üzerinden, terör örgütleri eliyle Türkiye’ye saldırıları ortada iken, New York’taki dava kimsenin umurunda değildir.
Tiyatro kurdular ve oynuyorlar. Cephe yine aynı. ABD, FETÖ, CHP ve Doğan grubu… Ama bu aşamadan sonra hiçbir şey yapamazlar artık. O dönemler çoktan geçti.
Bundan sonra biz yapacağız. McGurk’ün terör ve savaş suçları davaları, Türkiye içindeki terör saldırılarında ABD askeri çevrelerinin, istihbaratının ve diplomatik misyonlarının rolü ve daha nice insanlığa karşı suç dosyalarını biz hazırlayacağız. İşin kötüsü, bu işte elverişli araç olarak kullanılan Kılıçdaroğlu ortada kalacak…
Bence meseleyi dikkatle izleyenler, FETÖ ve CIA’nın İran paralarına çökme planlarını, yapamayınca da Türkiye’den intikam almaya dönük girişimlerini net olarak görecektir.
İbrahim Karagül, aslında İran’la para ilişkilerine FETÖ girdiğini, İran’a ambargo kararından sonra CIA ve FETÖ, arka kapıdan dolanıp köşeye sıkışan İran’la iş yaptığını ve buradan gelen paraya çöktüklerini iddia etti.
İşte Karagül'ün "FETÖ, İran parasına çökmek istedi. Ekrem Dumanlı Hürriyet’e o manşetleri attırdı" başlıklı bugünkü yazısı:
Rıza Zarrab’ın mahkemedeki sözleri ne kadar gerçek, ne kadar baskı altında, ne kadar itiraf test etme imkânına sahip değiliz. Nihayetinde ABD ile anlaştı, ABD-FETÖ tezleri ne ise o doğrultuda konuşuyor, Türkiye’ye yönelik yeni bir operasyonun parçası ve içeride bu operasyon CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu üzerinden yürüyor.
17-25 Aralık neyse ABD’deki mahkeme odur. Türkiye’de yapamadıklarını şimdi ABD’de yapıyorlar. Bu, rüşvet davası değil, siyasi müdahale davasıdır, 15 Temmuz bağlantılıdır. Bir “ekonomik darbe” planı uygulanmaktadır. Türkiye’yi haraca bağlamaya dönük bir haydutluğun alt yapısını hazırlamaya çalışıyorlar.
Rüşvet davası diyenler şunu bilmeli ki; Türkiye içindeki bir mesele ABD mahkemesinin konusu değildir, olamaz. Dünyanın en büyük rüşvet ve yolsuzluk ülkesindeki davalara nasıl Türk mahkemesi bakmıyorsa onlar da Türkiye içindeki bir meseleyi konu edinemez.
Ancak ifadeleri dikkatle okuyanlar, Zarrab davasında bir başka ilişkiyi göreceklerdir. O da şudur:
FETÖ ve CIA’nın İran parasına çökme planı
Aslında İran’la para ilişkilerine FETÖ girmiş. İran’a ambargo kararından sonra CIA ve FETÖ, arka kapıdan dolanıp köşeye sıkışan İran’la iş yapmaya girişmişler. CIA-FETÖ operasyonu ile Tahran’ın petrol paralarını uluslararası sisteme sokup yüklü para elde etmeye başlamışlar.
Bu işi nasıl ve nereden yaptıkları, FETÖ’nün buradaki para ve ilişki trafiği bu ülkenin güvenli, istihbarat çevrelerinin meselesidir.
Ambargo kararı ile FETÖ’nün İran paralarına çökme planı arasında ilişki vardır, bu bir ABD projesi olarak uygulanmıştır. O dönemde FETÖ İran’la ne kadar iş yaptı, hangi yolları ve kimleri kullandı, örgüt içinde kimler ne kadar komisyon ya da rüşvet aldı, para trafiği nasıl yönetildi, Dubai bu işin neresindeydi, incelenmelidir.
FETÖ’nün İran kapısı kapandı, saldırılar işte o zaman başladı
Muhtemelen İran, FETÖ’nün arkasındaki CIA bağlantısını, ambargo kararıyla kurulan tezgâhı görmüş ki, ilişkiyi onlarla yürütmedi ya da bir yerde kesti.
İştetam on andan itibaren FETÖ korkunç İran düşmanı kesildi. İran karşıtı kitaplar yayınlamaya, “mut’a sempozyumu” yapmaya, “Selam-Tevhit soruşturması” dosyası hazırlamaya, “Acem uşakları” söylemini, “beş bin casus hemşire” palavraları dillendirmeye başladı.
Neredeyse İran’a savaş açacaklardı. Neredeyse İran’la ticaret yapan herkesi hapislere dolduracaklardı. 17-25 Aralık dosyası böyle bir dosyadır. Ekonomik darbe girişimi o zaman başladı. Korkunç bir öfke ve kinle hareket eden FETÖ, aynı kin ve nefretle hareket eden ABD istihbaratıyla birlikte Türkiye’de hükümet devirmeye girişti. Mesele kazanamadığı, elde edemediği paralardı.
İran’a ambargoyu önce ABD ve FETÖ delmiş..
Yani FETÖ İran’la gizli gizli işler yapmış, ambargoyu ABD’li patronlarıyla birlikte delmiş, bu kapı kapanınca da hem İran’a hem Türkiye’de hükümete savaş açmıştı. Meseleleri yolsuzluk değil, İran’ın petrol paralarıydı.
Bence o dönemin kampanyasında, bugünlerde yeniden Zarrab üzerinden Türkiye’yi vurmaya başlayan FETÖ ile Doğan Grubu arasında bir ilişki vardı. Hürriyetgazetesinin o günlerde yaptığı yayınlarla bugünkü yayınlarını birlikte değerlendirenler, aynı öfkenin, FETÖ öfkesinin bugün yine Hürriyet üzerinden devam ettirildiğini göreceklerdir.
Hangi gazeteciler Rıza Zarrab’dan rüşvet istedi
Tekrar hatırlatayım: O gün İran işinden kaç FETÖ’cü ne kadar para ya da komisyon aldı. FETÖ ile İran arasındaki dolar işinden örgüte ne kadar para gitti?
Tam o günlere dair bir hatıramı aktarayım: “Zarrab’dan1 milyon dolar isteyen gazeteci” tartışması… Zarrab’dan parayı Bugün gazetesinden Kamil Maman istiyor. (Bugün FETÖ'den kaçak). Yeni Şafak ise Zarrab’la bir söyleşi yapıyor. (Biz o söyleşinin ses kayıtlarını yayınladık.) FETÖ, “Yeni Şafak rüşvet istedi” diye yaygaralara başlıyor. Oysa rüşvet isteyenler kendileri. Bir şeyleri gizlemeye, kamufle etmeye çalışıyorlar.
Ekrem Dumanlı emretti, Berberoğlu o manşeti attı. Ve işte o kavga…
Bu yayınla yetinmemiş olacak ki Ekrem Dumanlı, aynı haberi Hürriyet gazetesinde manşet yaptırdı. Bunu öğrenince o dönem Hürriyet’in Genel Yayın Yönetmeni Enis Berberoğlu’nu aradım. “Yapmayın, bu yanlış, rüşveti onlar istedi. Şimdi sizin üzerinizden bize saldırıyorlar. Hürriyet’i bu kirli iş için kullandırtmayın. Yaparsanız büyük bir kavga başlatmış olursunuz” dedim.
Berberoğlu, “Biz doğru olduğuna inanıyoruz ve yapacağız” dedi. Ona, “Bunu size Ekrem Dumanlı yaptırıyor” dedim ve tekrar yapmamaları için uyardım.
Yaptılar… Berberoğlu dahataşra baskısı gitmeden Hürriyet’in birinci sayfasını bana gönderdi. Ekrem Dumanlı’nın talimatı ne ise yapılmıştı. Ben yine tepki gösterdim. Gece baskısında ise, ifadeleri kısmen yumuşatmışlardı.
Hürriyet’in o manşetlerin İran parasıyla ne ilgisi var?
Düşünün, Ekrem Dumanlı Hürriyet gazetesine manşetler attırıyor, FETÖ’nün finansal darbe planlarında o gazete de bir cephe olarak kullanılıyordu.
O gün, Hürriyet’in FETÖ tarafından nasıl kullanıldığını anladım. Tabi Hürriyet grubu ile FETÖ’nün ortak hareket etmesinin parasal bir boyutu olup olmadığını, İran’la iş yapma boyutu olup olmadığını bilmiyorum. Ama bu soru şimdi daha güçlü biçimde zihnimde yankılanmıyor değil.
Bugünlerde, Doğan grubunun fabrika ayarlarına dönmesi, Hürriyet üzerinden yayınlara aynen devam etmesi, o zamanların intikamını alma niyetiyle olabilir mi? Yoksa bugün yeniden ama bu sefer New York’ta başlatılan ekonomik darbe girişiminde Doğan grubu yeniden mevzi mi alıyor? Bu soruya, 15 Temmuz sonrası Doğan grubuyla “şaşırtıcı” bir yakınlaşma görüntüsü veren arkadaşların cevap vermesi gerekiyor.
Yine Doğan grubu, yine Kılıçdaroğlu..
Benzer biçimde bugünkü operasyonun içerideki operasyonel gücü de CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu. Doğan grubu ve Kılıçdaroğlu’nun üstlendiği rol, Türkiye karşıtı eksende kendilerine biçilen misyon, ciddi anlamda izaha muhtaç.
Kimsenin rüşvet, yolsuzluk ya da başka bir meselesi yok. Onlar FETÖ’nün alamadığı paranın öfkesini almak için sıraya girmiş. Onlar CIA-FETÖ operasyonunda, Türkiye’yi köşeye sıkıştırma operasyonunda ihale peşinde. Onlar, her çokuluslu müdahalede nerede durdularsa aynı yerde duruyorlar.
ABD ambargosu bizi ilgilendirmez, Türkiye doğru olanı yapmıştır
ABD’nin İran’a ambargo kararı bizi hiç ilgilendirmez. O karar kendi şirketlerini, vatandaşlarını bağlar. BM üzerinden bir ambargo kararı yok çünkü. Türkiye doğru olanı yapmıştır. Böyle yapmaya da devam etmelidir. Aynı ABD’nin 15 Temmuz’da içeriden, Suriye üzerinden, terör örgütleri eliyle Türkiye’ye saldırıları ortada iken, New York’taki dava kimsenin umurunda değildir.
Tiyatro kurdular ve oynuyorlar. Cephe yine aynı. ABD, FETÖ, CHP ve Doğan grubu… Ama bu aşamadan sonra hiçbir şey yapamazlar artık. O dönemler çoktan geçti.
Bundan sonra biz yapacağız. McGurk’ün terör ve savaş suçları davaları, Türkiye içindeki terör saldırılarında ABD askeri çevrelerinin, istihbaratının ve diplomatik misyonlarının rolü ve daha nice insanlığa karşı suç dosyalarını biz hazırlayacağız. İşin kötüsü, bu işte elverişli araç olarak kullanılan Kılıçdaroğlu ortada kalacak…
Bence meseleyi dikkatle izleyenler, FETÖ ve CIA’nın İran paralarına çökme planlarını, yapamayınca da Türkiye’den intikam almaya dönük girişimlerini net olarak görecektir.