27 Mar 2018 12:31
Son Güncelleme: 24 Kas 2018 02:07
Hüseyin Gülerce'den Aydın Doğan yazısı: Satmak zorundaydı çünkü uyanamadı...
Star gazetesi yazarı Hüseyin Gülerce bugünkü yazısında Aydın Doğan'ın Doğan medyayı satmak zorunda olduğunu gerekçeleriyle birlikte anlattı.
Hüseyin Gülerce'ye göre Aydın Doğan Doğan Medyayı satmak zorunda
kaldı. Çünkü Gülerce'nin deyimiyle Erdoğan Türkiye’si; iki asırlık
arayış, bocalama döneminden sonra öze dönüş, yerli ve milli
değerlerle diriliş Türkiye’siydi ve Aydın Doğan bu dirilişe
uyanamadı.
Hüseyin Gülerce yazısında "Aydın Doğan, 15 Temmuz akşamı bir temsilcisinin jesti ile karar anını yakalamışken yine aklını çeldiler, gönlünü yeni Türkiye’ye açamadı. Yine tereddüt etti, vesayetten Yeni Türkiye’ye geçişi bir defa daha okuyamadı. Eğer okuyabilseydi Aydın Doğan, medyasını satmak zorunda kalmayacaktı." ifadesini kullandı.
İŞTE HÜSEYİN GÜLERCE'NİN O YAZISI
Aydın Doğan, kendisine ait olan Türkiye’nin en büyük medya kuruluşunu Demirören Grubu’na sattı. Doğan Medya’nın sembol ismi Hürriyet gazetesi, Kanal D, CNN Türk, Posta gazetesi, satılan yayın organları içerisinde.
Bu satış, Cumhuriyet dönemi medya tarihinin bir dönüm noktasıdır. Nasıl AK Parti iktidarı ve Erdoğan dönemi, siyasi hayatımızın bir dönüm noktası ise Doğan medyanın, bilhassa Hürriyet gazetesinin el değiştirmesi de aynı ölçüde bir dönüm noktasıdır.
Erdoğan Türkiye’si; iki asırlık arayış, bocalama döneminden sonra öze dönüş, yerli ve milli değerlerle diriliş Türkiye’sidir.
Aydın Doğan, bu dirilişi okuyamadı. Yanlış tercih yaptığı, yanlış yerde durduğu için medyasını satmak zorunda kaldı.
Artık 15 Temmuz 2016 hain FETÖ darbe girişiminin bastırılması ve 16 Nisan 2017 referandumundaki ‘Evet’ ile yeni bir Türkiye gerçeği var. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi kapıda...
Bir yandan da yedi düvelle cephelerde savaş verdiğimiz bu süreçte, tarihî yükü taşıyacak omuz da devreye girdi; Cumhur ittifakı…
Vesayetçiler bütün güçlerini Atlantik cephesinden alıyordu. Ama FETÖ desteğine rağmen başarılı olamadılar. Bu defa CIA destekli 15 Temmuz darbe girişimi devreye girdi.
Aziz milletimiz kararını verdi, tercihini yaptı. Türkiye, tarihî iki kavşağı da, 15 Temmuz’u ve 16 Nisan’ı –Allah’ın izni ile- savrulmadan/devrilmeden geçti.
Aydın Doğan, 15 Temmuz akşamı bir temsilcisinin jesti ile karar anını yakalamışken yine aklını çeldiler, gönlünü yeni Türkiye’ye açamadı. Yine tereddüt etti, vesayetten Yeni Türkiye’ye geçişi bir defa daha okuyamadı.
Eğer okuyabilseydi Aydın Doğan, medyasını satmak zorunda kalmayacaktı. En fazla 5 yazarı gönderseydi, Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olarak devleti temsil ettiği gerçeğini iliklerine kadar kabul etseydi, yayın çizgisine sivil iradenin gösterdiği istikamet yön verseydi, Aydın Doğan hala medya patronuydu...
Yeni Türkiye’ye geçişi, Aydın Doğan neden okuyamadı?
Daha en başta Aydın Doğan Batılı sermayenin ve vesayetin izni, icazeti ile Hürriyet’in sahibi oldu. TSK içindeki cuntacılar olur vermeseydi, Aydın Doğan Hürriyet’in sahibi asla olamazdı. Bu gerçeği Aydın Doğan “Hürriyet, devlet gazetesidir” diyerek ifşa da etti.
Doğan medyası vesayetin bütün hamlelerinde, 28 Şubat sürecinde kendisine verilen görevin gereğini yaptı. Bir Kelkitli olarak, mütedeyyin kitleyi aşağılayan, inciten, hedef yapan yayınlara karşı çıkması gerekirken onay verdi.
Şimdi “gazeteciliğin evrensel kurallarına bağlı kaldım” diye mesaj yayınlıyor. Bugün Cumhurbaşkanı olan Erdoğan için Hürriyet’te atılan “Muhtar bile olamaz” manşeti, acaba hangi evrensel kuralın gereği?
Su yatağını buluyorken, Erdoğan liderliğinde Türkiye kendine gelirken, Aydın Doğan’ın etrafını Erdoğan düşmanları ile doldurdular. Erdoğan kin ve nefreti ile yatıp kalkan yazarlar, yayın yönetmenleri ile Aydın Doğan’a hayatının yanlışını yaptırdılar.
Aydın Doğan’ı, “Erdoğan’sız Türkiye” yalanına mahkûm ettiler…
Aydın Doğan medyası yerel seçimlerde AK Parti’nin, Cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan’ın karşısında yer aldı. 7 Haziran seçimlerinde HDP’ye barajı aştırmak için CNN Türk’te Demirtaş’a saz çaldırıldı, mavi boncuk takıldı. 16 Nisan referandumunda ‘Hayır’ için Doğan medyası en öndeydi…
Bu arada Erdoğan’a savaş açan Pensilvanya’daki elebaşı F. Gülen, FETÖ hainleri de devreye girmiş ve dinlemeler, şantajlar ile Aydın Doğan’ı teslim almışlardı.
Aydın Doğan T24’teki röportajda (23 Mart 2018) aynen şunu söyledi:
“Benden 1 milyar dolar vergi aldılar. Sonra da 260 milyon dolar aldılar. Bunu yapanların 16'sı da FETÖ'cü çıktı. Kimi tutuklandı, kimi kaçtı, ama 16'sı birden FETÖ'cü çıktı.”
Bunu şimdi söylüyor. Adım gibi eminim, o cezalar kesilirken de Aydın Doğan, F. Gülen mühründen haberdardı...
Aydın Doğan, medyasını satmayabilirdi. Eğer milletin karşısında değil de milletin safında olsaydı, eğer medyasını Cumhurbaşkanımız Erdoğan’a düşmanlık yapan adamlara teslim etmeseydi bunların hiçbiri başına gelmezdi.
Aydın Doğan’ı, Erdoğan’ın gidici olduğuna, vesayet rejiminin ve FETÖ’nün geri geleceğine ikna ettiler.
Aydın Doğan, vesayetten Büyük Türkiye’ye geçişte yanlış yerde durdu, medyasından oldu.
Hüseyin Gülerce yazısında "Aydın Doğan, 15 Temmuz akşamı bir temsilcisinin jesti ile karar anını yakalamışken yine aklını çeldiler, gönlünü yeni Türkiye’ye açamadı. Yine tereddüt etti, vesayetten Yeni Türkiye’ye geçişi bir defa daha okuyamadı. Eğer okuyabilseydi Aydın Doğan, medyasını satmak zorunda kalmayacaktı." ifadesini kullandı.
İŞTE HÜSEYİN GÜLERCE'NİN O YAZISI
Aydın Doğan, kendisine ait olan Türkiye’nin en büyük medya kuruluşunu Demirören Grubu’na sattı. Doğan Medya’nın sembol ismi Hürriyet gazetesi, Kanal D, CNN Türk, Posta gazetesi, satılan yayın organları içerisinde.
Bu satış, Cumhuriyet dönemi medya tarihinin bir dönüm noktasıdır. Nasıl AK Parti iktidarı ve Erdoğan dönemi, siyasi hayatımızın bir dönüm noktası ise Doğan medyanın, bilhassa Hürriyet gazetesinin el değiştirmesi de aynı ölçüde bir dönüm noktasıdır.
Erdoğan Türkiye’si; iki asırlık arayış, bocalama döneminden sonra öze dönüş, yerli ve milli değerlerle diriliş Türkiye’sidir.
Aydın Doğan, bu dirilişi okuyamadı. Yanlış tercih yaptığı, yanlış yerde durduğu için medyasını satmak zorunda kaldı.
Artık 15 Temmuz 2016 hain FETÖ darbe girişiminin bastırılması ve 16 Nisan 2017 referandumundaki ‘Evet’ ile yeni bir Türkiye gerçeği var. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi kapıda...
Bir yandan da yedi düvelle cephelerde savaş verdiğimiz bu süreçte, tarihî yükü taşıyacak omuz da devreye girdi; Cumhur ittifakı…
Vesayetçiler bütün güçlerini Atlantik cephesinden alıyordu. Ama FETÖ desteğine rağmen başarılı olamadılar. Bu defa CIA destekli 15 Temmuz darbe girişimi devreye girdi.
Aziz milletimiz kararını verdi, tercihini yaptı. Türkiye, tarihî iki kavşağı da, 15 Temmuz’u ve 16 Nisan’ı –Allah’ın izni ile- savrulmadan/devrilmeden geçti.
Aydın Doğan, 15 Temmuz akşamı bir temsilcisinin jesti ile karar anını yakalamışken yine aklını çeldiler, gönlünü yeni Türkiye’ye açamadı. Yine tereddüt etti, vesayetten Yeni Türkiye’ye geçişi bir defa daha okuyamadı.
Eğer okuyabilseydi Aydın Doğan, medyasını satmak zorunda kalmayacaktı. En fazla 5 yazarı gönderseydi, Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olarak devleti temsil ettiği gerçeğini iliklerine kadar kabul etseydi, yayın çizgisine sivil iradenin gösterdiği istikamet yön verseydi, Aydın Doğan hala medya patronuydu...
Yeni Türkiye’ye geçişi, Aydın Doğan neden okuyamadı?
Daha en başta Aydın Doğan Batılı sermayenin ve vesayetin izni, icazeti ile Hürriyet’in sahibi oldu. TSK içindeki cuntacılar olur vermeseydi, Aydın Doğan Hürriyet’in sahibi asla olamazdı. Bu gerçeği Aydın Doğan “Hürriyet, devlet gazetesidir” diyerek ifşa da etti.
Doğan medyası vesayetin bütün hamlelerinde, 28 Şubat sürecinde kendisine verilen görevin gereğini yaptı. Bir Kelkitli olarak, mütedeyyin kitleyi aşağılayan, inciten, hedef yapan yayınlara karşı çıkması gerekirken onay verdi.
Şimdi “gazeteciliğin evrensel kurallarına bağlı kaldım” diye mesaj yayınlıyor. Bugün Cumhurbaşkanı olan Erdoğan için Hürriyet’te atılan “Muhtar bile olamaz” manşeti, acaba hangi evrensel kuralın gereği?
Su yatağını buluyorken, Erdoğan liderliğinde Türkiye kendine gelirken, Aydın Doğan’ın etrafını Erdoğan düşmanları ile doldurdular. Erdoğan kin ve nefreti ile yatıp kalkan yazarlar, yayın yönetmenleri ile Aydın Doğan’a hayatının yanlışını yaptırdılar.
Aydın Doğan’ı, “Erdoğan’sız Türkiye” yalanına mahkûm ettiler…
Aydın Doğan medyası yerel seçimlerde AK Parti’nin, Cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan’ın karşısında yer aldı. 7 Haziran seçimlerinde HDP’ye barajı aştırmak için CNN Türk’te Demirtaş’a saz çaldırıldı, mavi boncuk takıldı. 16 Nisan referandumunda ‘Hayır’ için Doğan medyası en öndeydi…
Bu arada Erdoğan’a savaş açan Pensilvanya’daki elebaşı F. Gülen, FETÖ hainleri de devreye girmiş ve dinlemeler, şantajlar ile Aydın Doğan’ı teslim almışlardı.
Aydın Doğan T24’teki röportajda (23 Mart 2018) aynen şunu söyledi:
“Benden 1 milyar dolar vergi aldılar. Sonra da 260 milyon dolar aldılar. Bunu yapanların 16'sı da FETÖ'cü çıktı. Kimi tutuklandı, kimi kaçtı, ama 16'sı birden FETÖ'cü çıktı.”
Bunu şimdi söylüyor. Adım gibi eminim, o cezalar kesilirken de Aydın Doğan, F. Gülen mühründen haberdardı...
Aydın Doğan, medyasını satmayabilirdi. Eğer milletin karşısında değil de milletin safında olsaydı, eğer medyasını Cumhurbaşkanımız Erdoğan’a düşmanlık yapan adamlara teslim etmeseydi bunların hiçbiri başına gelmezdi.
Aydın Doğan’ı, Erdoğan’ın gidici olduğuna, vesayet rejiminin ve FETÖ’nün geri geleceğine ikna ettiler.
Aydın Doğan, vesayetten Büyük Türkiye’ye geçişte yanlış yerde durdu, medyasından oldu.