Hüseyin Gülerce cemaat soruşturmasında ifade verdi!
Zaman gazetesi eski yazarı Hüseyin Gülerce bugün ifadesine başvurulmak üzere çağırıldığı Çağlayan Adliyesi'ne geldi.
Gazeteci Hüseyin Gülerce, attığı bir tweet ve katıldığı televizyon
programında söyledikleri nedeniyle, İstanbul Cumhuriyet
Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Birimi tarafından Fethullah
Gülen aleyhine yürütüldüğü öğrenilen bir soruşturma kapsamında
"tanık" olarak ifade verdi.
Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'na gelen Gülerce, İstanbul
Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Birimi'nin
bulunduğu 7. kata çıkarak, burada görevli savcılardan Fuzuli
Aydoğdu'ya yaklaşık 2 saat ifade verdi.
Gülerce'nin, bazı kişilerin şikayetiyle Fethullah Gülen aleyhine
açılan ve savcı Aydoğdu'nun yürüttüğü bir soruşturma kapsamında
tanık olarak ifadesine başvurulduğu öğrenildi. Gülerce'nin, 16
Ekim'de, "7 Şubat savaş ilanıydı. 25 Aralık topyekun saldırıydı.
Durdurmaya çok çalıştım. Ama çok bilmiş çekirge ile müneccim
yaftası yapıştırıldı" şeklinde yazdığı tweet ve bir televizyon
programında söyledikleri nedeniyle tanıklığına başvurulduğu
kaydedildi.
Adliye çıkışında gazetecilere açıklama yapan Gülerce, "Paralel
yapıyla ilgili bir soruşturma kapsamında bilgime başvurulmak üzere
tanık olarak davet edildim. Herkesin bildiği paralel yapıyla ilgili
soruşturma kapsamında, özellikle de Beyaz TV'de son 4-5 programda
yaptığım konuşmalarla ilgili sorular soruldu" dedi.
- "25 Aralık'ı nereden bilebilirim ben?"
Son attığı tweet ile ilgili bazı internet sitelerinin haber
yaptığını ve "25 Aralık'ın yapılacağını biliyormuş da önlemeye
çalışıyormuş" izlenimi doğduğunu aktaran Gülerce, "Halbuki cümlenin
başında, '7 Şubat (MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın ifadeye çağrılması)
savaş ilanıydı' diyorum, yani 7 Şubat'tan beri ben cemaatle hükümet
arasındaki savaşı önlemeye çalıştım. 25 Aralık'ı nereden
bilebilirim ben?" şeklinde konuştu.
Bir soru üzerine, "tweet attığı cümlenin baştan okunması durumunda
'25 Aralık'ın olacağını bildiği' anlamının çıkarılmayacağını ve
bunun zorlama bir şey olduğunu" savcıya söylediğini anlatan
Gülerce, şöyle devam etti:
"Bu süreçte olan bitenleri, Zaman gazetesindeki yazılarımla
önlemeye çalıştım. 'Bir şeyler olacak' dedim, Ahmet Turan Alkan bey
bana, 'turfa müneccim' dedi. Ama oradaki ifade, Ahmet Turan
Alkan'ın yazmasından ziyade, Zaman gazetesinde genel yayın
yönetmenliği yapmış bir insanın aleyhinde böyle hakaretamiz bir
yazının çıkabilmiş olması önemliydi. Yani şimdi bir gazetede genel
yayın yönetmenliği yapmış ve hala yazar olan bir insana, hem de
yakın bir arkadaşı tarafından hakaretamiz bir yazı çıkıyor ve
Zaman'da çıkıyorsa bu ne anlama geliyor? Beni asıl üzen, kıran bu
oldu. Halbuki benim önlemeye çalıştığım şey Türkiye içindi. Şu anda
gelinen noktada daha henüz iddialar var, yargıya intikal edecek, ne
olacak bilmiyoruz. Ama şu anda Türkiye'nin en önemli meselesi oldu.
İnsanlarımız bu işe çok üzülüyorlar. Ben bunları gördüğüm,
üzüldüğüm için durdurmaya çalıştım, yoksa 25 Aralık'ı bilip
önlemeyen de namerttir."
- "Başbakan iken Erdoğan'a hakaret ettiler"
Dosyanın içeriğiyle ilgili bilgisi olmadığını belirten Gülerce,
"Ben ilke bazında eleştiri getiriyorum. Hiçbir sivil toplum
kuruluşunun, hiçbir cemaatin hükümete savaş açması doğru bir şey
değil, görülmüş bir şey de değil" dedi.
Söz konusu hareketin üslup diye bir hassasiyeti olduğunu ve
"üslubumuz bizim namusumuzdur" denildiğini hatırlatan Gülerce,
sözlerini şöyle sürdürdü:
"Başta Today's Zaman genel yayın yönetmeni olmak üzere, Zaman
gazetesinde bazı yazarlar, ama tweetlerle ama yazılarla, başbakan
iken tabii, cumhurbaşkanı olunca bunu yapamıyorlar, Sayın Erdoğan'a
hakaretler ettiler. AK Parti grubunda konuşma yaparken 'rezil adam'
diye tweet attı sayın Bülent Keneş. Mesela sıradan bir camianın
içinden biri yapsa olabilir ama Today's Zaman genel yayın
yönetmeninin bağlayıcılığı var. Neden bu arkadaşa 'dur' denilmiyor?
Beni en çok üzen budur. 'Bir daha yapma' denilmesi lazım. Tayyip
Bey cumhurbaşkanı olmasaydı bu hakaretler devam edecekti."
- "Bu siyasi hareket 7 Şubat'la başladı"
Hüseyin Gülerce, Gezi olaylarına ilişkin temmuzda Zaman gazetesinde
yazdığı yazının başlığının "Erdoğan gitsin AK Parti kalsın planı
bu" olduğunu belirterek, "Gezi olaylarında Zaman yazarları neler
yazdılar, ben de aynı gazetede bunu yazdım. Bu, süreci durdurmak
değil mi? Yapmayın, etmeyin, bu bir plan, bu bir siyasi hareket.
Baştan itibaren, 7 Şubat'la başladı" diye konuştu.
Savcının kendisine, "Sizin Zaman gazetesindeki bu çizgi
farklılığınız ne zaman başladı?" diye sorduğunu ifade eden Gülerce,
şunları söyledi:
"Ben de '7 Şubat'a kadar hiçbir ciddi problemim yoktu. Ertesi gün 8
Şubat'ta Zaman gazetesi MİT ifadesiyle ilgili şu başlığı attı,
'Savcılar bugüne kadar haklı çıktı'. Ben de savcı beye, 'Söz
meclisten dışarı, savcılar her zaman haklı çıkmaz' dedim. O da,
'Evet, yüzde 60'ı reddediliyor' dedi. Nasıl oluyor da bir iddia
makamı için bir gazete, 'Savcılar hep haklı çıktı' diyor. Bu,
hükümete karşı bir savaş ilanıdır. Çünkü MİT Müsteşarı, Sayın
Erdoğan'ın başbakanken yaptığı bir tayindir ve kendisi için çok
önemli bir makam. Şimdi bunu idrak edemeyecek bir gazeteci, editör
var mı? Bu, doğrudan MİT üzerinden, müsteşarı ve personeli
üzerinden başbakana yönelik bir hareket. Bir sivil toplum kuruluşu
bunu neden sahiplenir, benim sarsıntı geçirdiğim yer."
Gülerce, savcının kendisindeki kırılmayı sorduğunu da belirterek,
"Ben sırayla dedim ki; 7 Şubat'taki MİT krizindeki tavır. İki, Gezi
olaylarındaki hiç görülmeyen üslup yanlışlığı, Erdoğan'ı
eleştirmenin ötesinde hakaret etme noktası benim için kırılma
noktasıydı. Zaman'da hakaret olmaz. Hem de seçilmiş başbakana
hakaret yapılıyor. Üçüncüsü 17-25 Aralık, dördüncüsü de yerel
seçimler esnasında" diye konuştu.