Hüseyin Çelik'ten 6'lı masa yorumu! "Şapkamızı önümüze alıp düşünmemiz lazım"
AKP'li Hüseyin Çelik, "Türkiye’de hukuksuzluklar, adaletsizlikler varsa, bunları dile getirmek ‘kral çıplak’ demekse, kral çıplak" dedi.
AKP'nin kurucularından olan eski Millî Eğitim Bakanı Prof. Dr. Hüseyin Çelik, AKP'nin MHP ile ittifakının muhafazakâr Kürt seçmeni küstürdüğünü, yargının muhaliflere karşı sopa olarak kullanılmaması gerektiğini söyledi. Çelik, 6'lı masadaki 5 partinin inançları ve dünya görüşleri bakımından AKP'ye daha yakın olduğunu ancak CHP ile ittifak yaptıklarını belirterek, AKP'lilerin "şapkasını önüne alıp düşünmesi" gerektiğini vurguladı.
Gazete Duvar'dan Serkan Alan'a konuşan AKP'li Çelik, güçlendirilmiş parlamenter sisteme dönüş amacıyla kurulan 6'lı muhalefet masasına işaret ederek, "Otoriterleşme zıtları birleştirir. Birbiriyle bir araya gelmesi mümkün olmayanları otoriterleşme bir araya getirir. Şimdi, Sayın Ali Babacan, Sayın Ahmet Davutoğlu, Sayın Temel Karamollaoğlu, Sayın Gültekin Uysal ve Sayın Meral Akşener. Beş isim sayıyorum. İnançları, dünya görüşleri, hayatlarını tanzim etme biçimleri bakımından AK Parti’ye mi daha yakın CHP’ye mi? AK Parti’ye ama CHP’yle ittifak kuruyorlar. AK Partililerin bunu oturup düşünmesi lazım. Şapkamızı önümüze alıp düşünmemiz lazım" diye konuştu.
"Bunları dile getirmek ‘kral çıplak’ demekse 'kral çıplak'"
Çelik, eski TBMM Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın "Kral çıplak demenin vaktidir. Allah cesur olana izzet verir" sözlerini de değerlendirdi. Çelik, "Türkiye’de hayat pahalılığı var. Ben iktidar mensubu olduğum için, 'Yok canım her şey güllük gülistanlık, ne hayat pahalılığı' dersem ben saygınlığımı kaybederim. 'Hayat pahalılığı var, enflasyon yüksektir' demek eğer 'kral çıplak' demekse, eyvallah kral çıplak. Eğer Türkiye’de hukuksuzluklar, adaletsizlikler varsa bunları dile getirmek 'kral çıplak' demekse kral çıplak. Sayın Arınç’ın kastettiği bu. Türkiye’de bütün siyaset şahısların etrafında yapılır. Bugün de siyasetin ve muhalefetin Sayın Erdoğan’ın etrafında dönmesini doğru bulmuyorum. Sayın Erdoğan bir fanidir ya. Bence ilkeler üzerinden, prensipler üzerinden siyaset yapılması gerekiyor. İşi sadece şahıslar üzerinden ele almak çok doğru sonuçlara bizi götürmez" ifadesini kullandı.
"MHP ile ittifaka girmiş bir AK Parti’nin muhafazakâr Kürtleri küstürdüğüne inanıyorum"
Çelik, AKP'deki oy kaybını ve Kürtlerin tercihini de değerlendirdi. Çelik, AKP'de oy kaybı olduğunu söylerken, "Türkiye’de 20 milyon Kürt olduğu söyleniyor. 20 milyon Kürt varsa 15 milyon da Kürt seçmen var demektir. Peki 5 milyonu HDP’ye oy veriyorsa diğerleri kime oy veriyor? AK Parti’ye veriyor. Doğu ve Güneydoğu’da CHP’nin bir varlığı var mı?" dedi.
Çelik şöyle devam etti:
"Eli HDP’ye oy vermeye gitmeyen muhafazakâr Kürtler büyük çapta AK Parti’ye oy veriyor. Ben Genel Merkez’deki MYK’da, MKYK’da, Bakanlar Kurulu’nda hep şunu söyledim. AK Parti Edirne’den Kars’a kadar her etnik unsurdan her bölgeden oy alan bir partidir. Eğer biz Türkçülerle yakınlaşırsak Kürtleri kaybederiz. Eğer biz Kürtçü siyasetle yakınlaşırsak Türkleri kaybederiz. AK Parti’nin böyle bir lüksü olamaz. Dolayısıyla ben oldum olası bu çerçevede MHP ile ittifaka girmiş bir AK Parti’nin birçok muhafazakâr Kürt’ü küstürdüğüne inananlardanım. Burada ciddi manada bir sıkıntı var."
"Yargıyı siyasilere, muhaliflerimize karşı sopa olarak kullanmamalıyız"
Milli Eğitim Bakanı olduğu dönemde yargının iktidara karşı bir sopa olarak kullanıldığını söyleyen Çelik, mevcut durumu da şöyle değerlendirdi:
"Yargı o gün başka bir grup tarafından bizim hükümetimize ve iktidarımıza karşı sopa olarak kullanılıyordu. Ama bizim bugün böyle bir şey yapmamamız gerekiyor. Mademki güç kuvvet bizde, o zaman biz yargıyı başkasına karşı, siyasilere karşı, muhaliflerimize karşı sopa olarak kullanmamalıyız. Bunu Enis Berberoğlu’na haksızlık yapıldığını söylerken de vurguladım, Osman Kavala’yla ilgili olarak da söyledim. Canan Kaftancıoğlu’na verilen cezada da söyledim. İlk defa söylemiyorum. Yargı, hukuk terazisi, asla şaşmamalıdır. Kiminle ilgili olursa olsun gerçek manada hukuk uygulanmalıdır."