24 Ara 2013 09:02 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 15:50

Hürriyet'ten Yeni Şafak'a cevap: Asıl siz okura cevap verin

Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Enis Berberoğlu, gazeteye ilk sayfadan cevap verdi.

Yeni Şafak gazetesi dün, 'Cevap ver Hürriyet' manşetiyle çıkmıştı. Önceki günlerde ABD Büyükelçisi Francis Ricciardone için 'Çek git bu ülkeden' manşetine imza atan Yeni Şafak'ın gazete tarafından hedef haline getirildiği iddia edilmişti.

Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Enis Berberoğlu, Hürriyet'in 1. sayfasından bugün, Yeni Şafak'a şu ifadelerle karşılık verdi:

"Asıl siz okura cevap verin."

Hürriyet'ten Yeni Şafak'a cevap: Asıl siz okura cevap verin - Resim : 1


İşte Berberoğlu'nun Hürriyet'in 1. sayfasında anons edilen "Asıl siz okura cevap verin" başlıklı yazısı:
Hürriyet önceki gün manşetinde son rüşvet skandalının merkezinde yer alan ve tutuklu yargılanan Reza Zarrab’ın sorgu hâkimliğinde verdiği ifadenin tutanaklarını yayımladı.

İfadenin en çarpıcı yanı, Zarrab’ın “Benden haber yapmama karşılığında 1 milyon dolar istendi” cümlesiydi. Bu cümlede geçen iki gazetenin isimlerini ne Hürriyet, ne de diğer yayın organları kamuoyundan saklayamazdı. Nitekim Hürriyet ve 7 gazete ertesi gün, TV haber bültenleri, internet siteleri daha o gece ifadeyi sansürsüz aktardı.
Hürriyet habercilik gereği bu gazetelerden birisi olan Yeni Şafak’ın internet sitesindeki yanıt niteliğindeki açıklamasını ilk sayfadan duyurdu. Zarrab ile görüşmenin ses kaydını ve ilgili haberleri tıpkı ifadedeki iddialarda olduğu gibi yorumsuz aktardı.

ASILSIZ SUÇLAMALAR
HER nedense Yeni Şafak, diğer gazetelerin cevap hakkı tanımayan haberlerine aldırmadı.
Sadece Hürriyet’in dengeli haberciliğinden rahatsız göründü.
Dün manşetinden Hürriyet’e saldırıya geçti.
Yeni Şafak manşetinde yer alan iddiaların tamamı yersiz ve haksızdı.
1) Yeni Şafak, “Bizim görüşlerimiz yayımlanmadı, bizi dinlemediler” diyor. Hürriyet’in birinci sayfasındaki “Yeni Şafak yalanladı” başlığını görmezden gelerek okurla adeta alay ediyor.
2) Yeni Şafak, “Suçlama 28 Şubat’la ilgili” komplo teorisine sığınıyor. Yolsuzluk ile 28 Şubat davası arasındaki irtibatı nasıl kurdular, dertlerini anlatamadıkları için yanıta lüzum yok.
3) Yeni Şafak, Hürriyet’in bir önceki Ankara Temsilcisi Metehan Demir’i başka bir gazeteyi suçlamak için şahit gösterme ayıbına başvurdu. Demir anlatılanları ağır dille yalanladı.

SAVCI VE POLİS DEĞİLİZ
ASLINDA Yeni Şafak ‘’Beni yazma, sadece diğer gazeteyi yaz’’ demeye getirdi.
Yapamazdık, yapamayız, yapmayacağız.
Biz Hürriyet’te haberi eğip bükmeyiz, bir kısmını görmezden gelip, diğer yanını büyütmeyiz.
Ne Yeni Şafak’a ne de Bugün gazetesine yargısız infaz uygulamayız,
Zarrab haberinde de o veya bu gazeteyi kollamadık veya hedef almadık.
Sadece temiz medyadan yana taraf olduk.
Biz kendimizi asla polis ve Savcı yerine koymayız.
Ama Savcı edasıyla atılan “Cevap Ver” manşetini de ciddiye almayız.
‘’Hadi canım sen de, asıl siz okura, Savcı’ya cevap verin’’ deriz geçeriz.
Soruşturmayı medya savaşıyla karartmayız.

DEVLET İÇİNDE PARALEL DEVLETLE DE SAVAŞIRIZ
DEMOKRASİLERDE hesap verebilir ve şeffaf olmak esastır.
Medya kamuoyu adına soru sorma görevini yerine getirir kabul...
Arada medyaya da soru sorulursa alınmaz, gücenmez.
Tabii ki iş ahlakına, haberciliğine, sorumluluğuna güveni tamsa.
Mecburen biraz kendimden söz edeceğim.
‘Hortum’’ edebiyatına ilham veren Kemal Horzum dosyasını yazan ilk haberciyim.
Gazetecilik ödülüyle tescillidir.
Moda deyimiyle bağzıları dilini yutmuşken Susurluk ve Yüksekova çetelerini anlatan iki kitap yazdım, hâlâ referans olarak gösterilir.
Yani yolsuzluk haberlerine aşinayım, çeteden korkmam.
Hürriyet yayın politikası evrensel gazetecilik meslek ilkelerine bağlıdır.
Biz suçlar arasında tercih kullanmayız, gördüğümüz yerde ayırt etmeden üzerine gideriz.
Diyoruz ki;
Yolsuzluklar çete iddiasıyla örtülmemeli...
Ve fakat hiçbir gerekçeyle devlet ve siyaset paralel devlete teslim olmamalı.
Aksi halde ilk kaybeden şeffaflık, hür ifade hakkı ve özgür medya olur.
Siz okurlarımızı temin ederiz ki...
Amiral gemisi sıfatıyla taşıdığımız bayrağın ve sorumluluğun idrakindeyiz.

METEHAN DEMİR: ORADA YOKTUM, BAYRAM İLE GÖRÜŞMEDİM
“Bugün Yeni Şafak gazetesinde manşetten verilen bir haberde, AB Bakanı Egemen Bağış ile Bugün Gazetesi Ankara Temsilcisi Adem Yavuz Arslan arasında geçtiği belirtilen ve benimle diğer bazı gazetecilerin de tanıklık ettiği iddia edilen bir konuşmadan bahsediliyor. Haberde, rüşvetle suçlanan Rıza Sarraf’ın, Bugün Gazetesi muhabirinin kendisinden haberleri yazmaması karşılığında para istediği ve bu konunun da Sayın Bakan ve Aslan arasındaki konuşmada gündeme geldiği iddiası ifade ediliyor. Öncelikle, söz konusu haberde benim orada olduğum ve bu konuşmaya tanıklık ettiğim yönündeki iddia tamamıyla yalandır ve asılsızdır. Böyle bir olaydan hiçbir yerde hiçbir şekilde haberim olmadı. İki kişinin arasında geçmiş olabilecek bu tür bir konuşmayı da dedikodu bazında bile herhangi bir yerde duymadım.” Haberde adı geçen Sayın Bakanın Özel Kalem Müdürü İbrahim Bayram ile bu sabah telefonla görüştüm. Kendisiyle yüz yüze iki yıldır bir
görüşmem olmadığını teyid etti.”

PEKİ O İMZAYI NEDEN ATTINIZ?
REZA Zerrab’ın avukatı Şeyda Yıldırım müvekkilinin Yeni Şafak’a dönük sözlerine ilişkin ifadelerin medyaya yansımasından 36 saat sonra açıklama yaptı. Yıldırım, müvekkilinin ifadesinde Yeni Şafak’la ilgili bölümü teyit etti. Yani Hürriyet’in ve diğer yayın organlarının yazdığını doğruladı. Ancak avukat bu ifadeyi müvekkilinin yaşadığı yorgunluğa ve kötü fiziki koşullara bağladı. Ama unutmamak gerekir ki, Zerrab’ın sorgu hâkimliğinde verdiği ifadenin zabıtlarında sadece zanlının değil o avukatın da imzası bulunuyor. Avukat müvekkilinin sorgu tutanağını okuyor, imzalıyor ve bir kopyasını alıyor. Dolayısıyla, ‘’Bir yanlışlık varsa neden o aşamada düzeltilmedi de, medya büyütünce açıklama geldi?’’ sorusu akıllara geliyor.