Hürriyet'ten Yeni Şafak'a cevap: Asıl siz okura cevap verin
Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Enis Berberoğlu, gazeteye ilk sayfadan cevap verdi.
Yeni Şafak gazetesi dün, 'Cevap ver Hürriyet' manşetiyle çıkmıştı.
Önceki günlerde ABD Büyükelçisi Francis Ricciardone için 'Çek git
bu ülkeden' manşetine imza atan Yeni Şafak'ın gazete tarafından
hedef haline getirildiği iddia edilmişti.
Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Enis Berberoğlu, Hürriyet'in 1.
sayfasından bugün, Yeni Şafak'a şu ifadelerle karşılık verdi:
"Asıl siz okura cevap verin."
İşte Berberoğlu'nun Hürriyet'in 1. sayfasında anons edilen
"Asıl siz okura cevap verin" başlıklı yazısı:
Hürriyet önceki gün manşetinde son rüşvet skandalının merkezinde
yer alan ve tutuklu yargılanan Reza Zarrab’ın sorgu hâkimliğinde
verdiği ifadenin tutanaklarını yayımladı.
İfadenin en çarpıcı yanı, Zarrab’ın “Benden haber yapmama
karşılığında 1 milyon dolar istendi” cümlesiydi. Bu cümlede geçen
iki gazetenin isimlerini ne Hürriyet, ne de diğer yayın organları
kamuoyundan saklayamazdı. Nitekim Hürriyet ve 7 gazete ertesi gün,
TV haber bültenleri, internet siteleri daha o gece ifadeyi
sansürsüz aktardı.
Hürriyet habercilik gereği bu gazetelerden birisi olan Yeni
Şafak’ın internet sitesindeki yanıt niteliğindeki açıklamasını ilk
sayfadan duyurdu. Zarrab ile görüşmenin ses kaydını ve ilgili
haberleri tıpkı ifadedeki iddialarda olduğu gibi yorumsuz
aktardı.
ASILSIZ SUÇLAMALAR
HER nedense Yeni Şafak, diğer gazetelerin cevap hakkı tanımayan
haberlerine aldırmadı.
Sadece Hürriyet’in dengeli haberciliğinden rahatsız göründü.
Dün manşetinden Hürriyet’e saldırıya geçti.
Yeni Şafak manşetinde yer alan iddiaların tamamı yersiz ve
haksızdı.
1) Yeni Şafak, “Bizim görüşlerimiz yayımlanmadı, bizi dinlemediler”
diyor. Hürriyet’in birinci sayfasındaki “Yeni Şafak
yalanladı” başlığını görmezden gelerek okurla adeta alay
ediyor.
2) Yeni Şafak, “Suçlama 28 Şubat’la ilgili” komplo teorisine
sığınıyor. Yolsuzluk ile 28 Şubat davası arasındaki irtibatı nasıl
kurdular, dertlerini anlatamadıkları için yanıta lüzum yok.
3) Yeni Şafak, Hürriyet’in bir önceki Ankara Temsilcisi Metehan
Demir’i başka bir gazeteyi suçlamak için şahit gösterme ayıbına
başvurdu. Demir anlatılanları ağır dille yalanladı.
SAVCI VE POLİS DEĞİLİZ
ASLINDA Yeni Şafak ‘’Beni yazma, sadece diğer gazeteyi yaz’’ demeye
getirdi.
Yapamazdık, yapamayız, yapmayacağız.
Biz Hürriyet’te haberi eğip bükmeyiz, bir kısmını görmezden gelip,
diğer yanını büyütmeyiz.
Ne Yeni Şafak’a ne de Bugün gazetesine yargısız infaz
uygulamayız,
Zarrab haberinde de o veya bu gazeteyi kollamadık veya hedef
almadık.
Sadece temiz medyadan yana taraf olduk.
Biz kendimizi asla polis ve Savcı yerine koymayız.
Ama Savcı edasıyla atılan “Cevap Ver” manşetini de ciddiye
almayız.
‘’Hadi canım sen de, asıl siz okura, Savcı’ya cevap verin’’ deriz
geçeriz.
Soruşturmayı medya savaşıyla karartmayız.
DEVLET İÇİNDE PARALEL DEVLETLE DE SAVAŞIRIZ
DEMOKRASİLERDE hesap verebilir ve şeffaf olmak esastır.
Medya kamuoyu adına soru sorma görevini yerine getirir kabul...
Arada medyaya da soru sorulursa alınmaz, gücenmez.
Tabii ki iş ahlakına, haberciliğine, sorumluluğuna güveni
tamsa.
Mecburen biraz kendimden söz edeceğim.
‘Hortum’’ edebiyatına ilham veren Kemal Horzum dosyasını yazan ilk
haberciyim.
Gazetecilik ödülüyle tescillidir.
Moda deyimiyle bağzıları dilini yutmuşken Susurluk ve Yüksekova
çetelerini anlatan iki kitap yazdım, hâlâ referans olarak
gösterilir.
Yani yolsuzluk haberlerine aşinayım, çeteden korkmam.
Hürriyet yayın politikası evrensel gazetecilik meslek ilkelerine
bağlıdır.
Biz suçlar arasında tercih kullanmayız, gördüğümüz yerde ayırt
etmeden üzerine gideriz.
Diyoruz ki;
Yolsuzluklar çete iddiasıyla örtülmemeli...
Ve fakat hiçbir gerekçeyle devlet ve siyaset paralel devlete
teslim olmamalı.
Aksi halde ilk kaybeden şeffaflık, hür ifade hakkı ve özgür medya
olur.
Siz okurlarımızı temin ederiz ki...
Amiral gemisi sıfatıyla taşıdığımız bayrağın ve sorumluluğun
idrakindeyiz.
METEHAN DEMİR: ORADA YOKTUM, BAYRAM İLE
GÖRÜŞMEDİM
“Bugün Yeni Şafak gazetesinde manşetten verilen bir haberde, AB
Bakanı Egemen Bağış ile Bugün Gazetesi Ankara Temsilcisi Adem Yavuz
Arslan arasında geçtiği belirtilen ve benimle diğer bazı
gazetecilerin de tanıklık ettiği iddia edilen bir konuşmadan
bahsediliyor. Haberde, rüşvetle suçlanan Rıza Sarraf’ın, Bugün
Gazetesi muhabirinin kendisinden haberleri yazmaması karşılığında
para istediği ve bu konunun da Sayın Bakan ve Aslan arasındaki
konuşmada gündeme geldiği iddiası ifade ediliyor. Öncelikle, söz
konusu haberde benim orada olduğum ve bu konuşmaya tanıklık ettiğim
yönündeki iddia tamamıyla yalandır ve asılsızdır. Böyle bir olaydan
hiçbir yerde hiçbir şekilde haberim olmadı. İki kişinin arasında
geçmiş olabilecek bu tür bir konuşmayı da dedikodu bazında bile
herhangi bir yerde duymadım.” Haberde adı geçen Sayın Bakanın Özel
Kalem Müdürü İbrahim Bayram ile bu sabah telefonla görüştüm.
Kendisiyle yüz yüze iki yıldır bir
görüşmem olmadığını teyid etti.”
PEKİ O İMZAYI NEDEN ATTINIZ?
REZA Zerrab’ın avukatı Şeyda Yıldırım müvekkilinin Yeni Şafak’a
dönük sözlerine ilişkin ifadelerin medyaya yansımasından 36 saat
sonra açıklama yaptı. Yıldırım, müvekkilinin ifadesinde Yeni
Şafak’la ilgili bölümü teyit etti. Yani Hürriyet’in ve diğer
yayın organlarının yazdığını doğruladı. Ancak avukat bu
ifadeyi müvekkilinin yaşadığı yorgunluğa ve kötü fiziki
koşullara bağladı. Ama unutmamak gerekir ki, Zerrab’ın sorgu
hâkimliğinde verdiği ifadenin zabıtlarında sadece zanlının değil o
avukatın da imzası bulunuyor. Avukat müvekkilinin sorgu tutanağını
okuyor, imzalıyor ve bir kopyasını alıyor. Dolayısıyla, ‘’Bir
yanlışlık varsa neden o aşamada düzeltilmedi de, medya büyütünce
açıklama geldi?’’ sorusu akıllara geliyor.