Hürriyet'ten Başbakan'ın "ahlaksızlık" çıkışına sert tepki:Vatan sevgimizi kimse sorgulayamaz!
Savcı Mehmet Selim Kiraz'ın cenazesine alınmayan Hürriyet, kendilerine uygulanan yasaklar ve Başbakan Davutoğlu'nun sözleriyle ilgili bir açıklama yaptı.
Savcı Mehmet Selim Kiraz'ın Eyüp Camisi'ndeki cenaze törenine
alınmayan gazetelerden biri olan Hürriyet, kendilerine uygulanan
yasaklara ve Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun gazetecilere yönelik
'ahlaksızlık' sözlerine tepki gösterdi.
Davutoğlu'nun sözlerini kendisine yakıştıramadıklarını belirten
Hürriyet, açıklamasında kendilerine geçmiş dönemde uygulanan
baskıları da hatırlattı.
İşte, Hürriyet'in o açıklaması:
Hürriyet'e yasak getirmek
Toplam 67 yıldır yayın hayatında olan Hürriyet gazetesi önceki gün
Başbakan Prof. Ahmet Davutoğlu’nun bir yasaklamasına maruz
kalmıştır. Muhabirlerimizin teröristlerce şehit edilen Savcı Mehmet
Selim Kiraz için düzenlenen cenaze törenine katılıp görevlerini
yerine getirmeleri, Davutoğlu’nun bu konuda verdiği talimatı
uygulayan Başbakanlık korumaları tarafından engellenmiştir.
Eyüp Sultan Camisi’ne bitişik meydanın girişinde icra edilen bu
yasak Hürriyet’in yanı sıra Doğan Grubu’ndaki diğer yayın
organlarına ve bazı başka gazetelerin temsilcilerine de
uygulanmıştır. Yasaklama, Başbakan’ın daha sonra Eyüp Kaymakamlık
binasında düzenlediği basın toplantısında da tekrarlanmıştır.
Yasaklama kadar düşündürücü olan Başbakan Davutoğlu’nun başvurduğu
söylemdir. Davutoğlu, Adliye’deki terör eylemine ilişkin fotoğrafın
yayımlanmasını önceki gün “ahlaksızlık” olarak nitelendirmiştir.
Başbakan, buradan yola çıkarak fotoğrafı yayımlayan gazeteleri
“terörist propagandaya alet olmak”la suçlamıştır.
Başbakanın bu ifadelerini reddediyoruz. Sarfettiği sözleri ve
başvurduğu yöntemi kendisine yakıştıramıyoruz. Bir başbakanın
gazeteleri, muhabirleri, foto muhabirleri ve kameramanları
cezalandırma yetkisini kendisine atfetmesinin, akreditasyon
işleriyle meşgul olmasının basın özgürlüğünün gerçek anlamda
işlediği bir demokraside yeri olduğuna inanmıyoruz. Bu, daha
çok üçüncü dünya rejimlerine özgü bir uygulamayı
çağrıştırıyor.
* * *
Başbakan’ın ağır suçlamaları, demokrasilerin en sıkıntılı
konularından biri olan terörle ilgili haberlerde basın özgürlüğünün
sınırlarının nereden geçtiği tartışmasının alanına giriyor.
Hürriyet, bu menfur eylemi birinci sayfasında “Teröre Lanet”
manşetiyle duyurmuş, altında eylemin fotoğrafını kontrollü bir
şekilde yayımlamıştır. Bunu yaparken, halkın haber alma hakkıyla
terör propagandası yapmama ilkesi arasındaki dengeyi hassasiyetle
gözetmiştir.
Doğan Grubu’nun diğer medya gruplarından önemli bir farkı, yayın
ilkelerinin uygulamasını iç mekanizmalarıyla sürekli bir şekilde
denetlemesi ve bunların sonuçlarını kamuoyuyla paylaşmasıdır.
Nitekim Doğan Yayın İlkeleri Kurulu, bu olaydan sonra grubun
yayınlarını değerlendirmiş ve vardığı sonuçları kamuoyuna
açıklamıştır. Biz kendi özeleştirimizi yapmaktan kaçınmıyoruz ve
okurlarımızın karşısına bunun verdiği güvenle çıkıyoruz.
Hürriyet bağımsız bir gazetedir. Gücünü okurlarından alır.
Hürriyet’i parti gazeteleriyle karıştırmamak gerekir.
* * *
Önceki gün karşılaştığımız uygulama gazetemizin bu tür
yasaklamalara hedef olduğu ilk olay değildir. Hürriyet, 12 Eylül
askeri rejiminde yayın yasağıyla karşılaşmış, ayrıca sıkça
yayınları nedeniyle seçilmiş iktidarların hışmına uğramıştır.
Hürriyet’in bulunduğu Doğan Yayın Grubu’nun maruz kaldığı
astronomik vergi yaptırımı yakın tarihimizden çok canlı bir
örnektir.
Hürriyet, bir demokraside olması gerektiği şekilde -her kurum gibi-
eleştiriden bağışık değildir, olmamalıdır. Ancak teröre yardımcı
olmak, Hürriyet’e en son yöneltilebilecek suçlamalardan biridir.
Başbakan Davutoğlu,gazetemizin, eski genel yayın
yönetmeni Çetin Emeç’i teröre kurban verdiğini herhalde
unutmuş olmalıdır.
Siyasilerin tasarrufları hakkındaki nihai hükmü her zaman tarih
veriyor. Olayların sıcaklığı içinde belirtilen kanaatler, yapılan
suçlamalar, sarf edilen özensiz sözler aradan zaman geçtikten sonra
silikleşiyor ve yerlerini tarihin hükmüne bırakıyor. İleride
bugünün tarihi yazılırken, başbakanın gazetecilerin bir cenaze
törenini izlemelerini yasaklaması gözden kaçmayacaktır.
Biz sadece gazeteciliğimizi yapmak istiyoruz. Meslektaşlarımızın
polisler tarafından köşe başlarında işlerini yapmaktan
alıkonması gibi tedbirlere, yasaklamalara muhatap olmak
istemiyoruz.
Ayrıca vatan sevgimizi kimsenin sorgulamasına izin verecek de
değiliz.