23 Ara 2010 08:27 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 11:54

HÜRRİYET'TE NE YAZIYOR, KİM OKUYOR ALLAH AŞKINA?

Yeni Şafak yazarı Salih Tuna, Demokratik Özerklik Çalıştayı'na "İslamcı aydınlar"ın çağrılmamasına karşın davet edilen hangi isme kafayı taktı?

Kılıçdaroğlu evdeki Mustafa’mdan da olacak!

Öğrenebildiğim kadarıyla Taraf gazetesinden kimseyi çağırmamışlar. Sadece Ayşe Hür’ü çağırmışlar; o da tarihçi-yazar kontenjanından.


Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk’un eşbaşkanlığındaki Demokratik Toplum Kongresi(DTK)nin geçen hafta sonu Diyarbakır’da düzenlediği "Demokratik Özerklik Çalıştayı"ndan bahsediyorum.


Hadi diyelim bizim bilmediğimiz bir nedenden dolayı Taraf’a takmışlar!


"İslamcı aydınlarla" alıp veremedikleri ne?


Sordum soruşturdum; ilaç niyetine olsun bir tek "İslamcı aydın" çağırmamışlar.


Mesela, bizim Akif Emre’yi aradım; davet falan edildin mi diye sordum, yok dedi.


Hayır yani, sen davet et de, iştirak eder etmez onun bileceği iş.


Gelgelelim kimi demokrat liberal aydınların yanı sıra "ulusalcı aydın" kategorisinden "Ablacığım"ı çağırmışlar.


Vatana millete hayırlı olsun, da, "Ablacığım"ın kerameti ne?


Entelektüel derinlik desem, Radikal’deki yazıları bir dereceye kadar öyleydi de, Hürriyet’te ne yazıyor, kim okuyor Allah aşkına?!


Klas bir duruş sergilediği için desem, "sivil dikta" heyulasına harcadığı kelime sayısının zekatını verse "askeri vesayet"i tek başına bitirirdi.


Hele ki, 27 Nisan muhtırasına karşı öne sürdüğü bahane tam bir fecaat. O şarkıdaki gibi, "Nerden baksan ahmakça!"


Yanlış anlaşılmasın; "Demokratik Özerklik Çalıştayı"nda arzı endam etmesi her şeye rağmen iyi olmuştur.


Yani, her cinsten, her meşrepten aydının katılması elbette iyidir.


Benim merak ettiğim; "İslamcı aydınları" yok saymak niye?


Kürt halkı nezdinde temsil kabiliyetleri alabildiğine "var" olduğu için mi "İslamcı aydınlar" yok sayılıyor?


Bir de, "Demokratik Özerklik Çalıştayı"ndaki şu ifade çok dikkatimi çekti: "Şehir, kasaba, mahalle ve köyde yaşayan tüm halklar faşist, gerici ve soykırımcı saldırılara karşı bilinçli ve duyarlı olur; öz savunma, esasında, bu yönelimler karşısında toplumsal direnişi ifade eder..."


Pardon yahu, ne demek "gerici?"


Bakıyorum da egemenlerin o bildik jargonu şappadak benimsenmiş!


Ortodoks Kemalistlerin 80 yıl boyunca "gerici" yaftasına neyi nasıl yüklediklerini az çok biliyoruz.


Ezanın Türkçe okunmasına karşı çıkmak vaktiyle en azılı "gerici" çıkışlar arasında sayılıyordu.


Beyaz Türklere göre Kürtlerin alayı zaten "gerici" addediliyordu.


Peki...


"Demokratik Toplum Kongresi"nin değerli eşbaşkanlarının indinde "gericilik" neyin nesidir?


"Faşist" ve "soykırımcı" ifadeleriyle birlikte zikrettiklerine göre Kemalistlerden daha az karşı olmadıkları besbelli.


Ne kadar tuhaf:


"Gerici" vurgusu Kemal Kılıçdaroğlu’nun son kurultay konuşmasında yok, "Demokratik Özerklik Çalıştayı"nda var!


Milliyet gazetesi yazarı Melih Aşık’tan Vatan gazetesi yazarı Mutlu Mustafa’ma kadar birçok Kemalist "gericiliğe" vurgu yapmadığı için "CHP elden gitti!.." diye dizlerini dövüyor, bunlar nerden gidiyor!


Mutlu Mustafa’m dünkü yazısında, "CHP Parti Meclisi"ne seçilen ilahiyatçı Dr. Mustafa Çakmak’ın dine ve cemaatlere yaklaşımı dolayısıyla isyan edip, "CHP’den cacık bile olmaz!..." diyordu.


Hatta sırf bu yüzden CHP’ye oy vermeyeceğini deklare ediyordu.


Mezkur "Çalıştay"daki "gerici" vurgusu BDP’ye tastamam sirayet ederse oyunu BDP’ye verebilir.


Neden olmasın?!


Mahut ulusalcı aydın malum "Çalıştay"da arzı endam edince oluyor da, Mutlu Mustafa’m BDP’ye oy verince mi olmuyor?!


Olur olur! Yanına bi ufak da açtılar mı tam olur!


O değil de ben Kılıçdaroğlu’nun haline çok üzülüyorum!


Dimyat’a pirince giderken evdeki Mustafa’mdan olacak!

Salih Tuna/Yeni Şafak