02 Kas 2007 11:30 Son Güncelleme: 19 Kas 2018 12:51

HÜRRİYET'İN YAYIN POLİTİKASI, STAR GAZETESİ BAŞYAZARI VE ONUN KİŞİLİĞİNDE ALTAN AİLESİNİ Mİ HEDEF ALDI?..BAŞYAZAR OKTAY EKŞİ'NİN YAZILARI KİŞİSEL Mİ,GAZETENİN YAYIN POLİTİKASINI MI YANSITIYOR?..İŞTE İLGİNÇ POLEMİK!..

Ülkemizde kendine özgü 'başyazı' uygulamasının sahibi bir başyazar Oktay Ekşi; "Temel kural şudur" diye altını çizdiği başyazarlık kuralını 'hazin bir itiraf' olarak görür ve her zaman içim ürpererek hatırlarım:

Başyazar dediğin farklı olur

Ülkemizde kendine özgü 'başyazı' uygulamasının sahibi bir başyazar Oktay Ekşi; "Temel kural şudur" diye altını çizdiği başyazarlık kuralını 'hazin bir itiraf' olarak görür ve her zaman içim ürpererek hatırlarım: "Doğrusu şu ki, bir gazetenin başyazarı, sütununda, bireysel görüşünden çok gazetenin yayın politikasını yansıtır."

Önceki yazıları da muhakkak öyledir, ama özellikle bu tanımı bizlerle paylaştığı 2001 yılı haziran ayından beri, Hürriyet'in 'başyazı' sütununda çıkan değerlendirmeleri gazete sahibinin görüşlerini yansıttığı inancıyla okuyorum. Kendisini geriye çekip gazetesinin yayın çizgisini savunan yazara farklı bir 'hayranlık' duyarak...

Herkes hatırlamayabilir: 2002 seçimlerinden bir yıl kadar önce, parçalı hükümetin üzerinde estirilen baskıyla, RTÜK Yasası yenilenmişti. Ülkemizin en büyük medya grubu, bütün yayın organlarında, "Maskeler çıkarılsın, TV sahipleri belli olsun" çizgisini savunuyordu. Sonunda dediklerini hükümete yaptırdılar; hem de rahatsızlığı daha o günlerde kendini belli etmeye başlamış Başbakan Bülent Ecevit'i yasanın geçeceği gece Meclis'te sabahlatmaya kadar işi yakın takip altında götürerek...

DSP, MHP ve ANAP'tan fire gelmesin diye, Bülent Ecevit, o haliyle, koltuğundan kıpırdamayarak sabaha kadar Meclis'te bekledi; yasa çıktı, ondan sonra evine gitti...

O kargaşa içerisinde öğrendik 'bireysel görüşünden çok gazetenin yayın politikasını yansıtan yazılar yazan kişi' anlamına gelen 'başyazar' tanımını...

Malum, Oktay Bey aynı zamanda Basın Konseyi'nin kurucusu ve ebedi başkanı... O sıfatıyla Ecevit'in değişiklik teklifi arasında bulunan, "Medya patronları kamu ihalelerine girebilir" maddesine karşı çıkıyordu. Bir gün bunu Hürriyet'teki sütununda yazdı da. Okuyalım: "Sahiplikten ve saydamlıktan söz etmişken gördüğümüz, bununla ilgili bir yanlışa da değinelim: / Tasarı, yürürlükteki yasanın 'bir radyo veya televizyonda yüzde 10'dan fazla hissesi olanların kamu ihalelerine girmelerini yasaklayan' hükmünü yürürlükten kaldırmayı amaçlamaktadır. / Bu yanlıştır. Radyo, televizyon ve gazete gibi 'kitle iletişim organı' sahiplerinin elindeki güç o kadar büyüktür ki, kamusal yarar böyle bir yasağın sürdürülmesini gerektirir. Bu konuda daha diyeceklerimiz var." (22 Mayıs 2001)

Ne güzel, değil mi? Güzel değil; çünkü bu değininin çıktığı gün yazmak zorunda kaldığı ikinci yazıda görüşünü 'revize' etti Hürriyet başyazarı. Onu da okuyalım: "Biz dün bu sütunda, 'radyo ve TV'lerde yüzde 10'dan fazla hissesi olanların kamu ihalelerine girmelerinin yasaklanması doğrudur' dedik. Ama bu konuda iki görüş daha var. Onları da aktarmak borcumuzdur: / Biri, 'Neden sadece radyo ve TV'deki ortaklık esas alınıyor? Gazete (mevkute) ve (her gün belli sayıdan fazla ziyaretçisi olan) internet yayıncılarına da yasak konulsun' diyor. Bize ilginç gelen bir öneri. / İkincisi... 'Yasak koymak neden? Elindeki medya gücünü ihale almak veya çıkar sağlamak için kullananı devlet cezalandırmalı. Yani yasaklayarak değil, görevini yaparak çözüm getirmeli' diyor. Bu, belki daha da ilginç." (23 Mayıs 2001)

RTÜK Yasasındaki 'patron yanlısı' değişikliklere karşı çıkanlar, 24 saat içerisinde meydana gelen bu muazzam dönüşe dikkat çekince, işte o zaman, Oktay Ekşi, 'başyazar' denilen kişinin kendi kafasına göre takılamayacağını, bu işin kuralı olduğunu belirten yazısıyla çıktı okur karşısına. Bu sayede öğ