"HÜRRİYET'İN HRANT MANŞETİ NE İŞ!" ERGUN BABAHAN SORDU!
Yazılarını kendi blog'undan yazan Ergun Babahan Hürriyet Gazetesi'nin bugünkü manşetini değerlendirdi.
Hürriyet'in Hrant manşeti ne iş!
Bugünkü Hürriyet'i açanlar birinci sayfasında bayat bir Hrant
Dink haberi görünce şaşırmışlardır. Hürriyet'in geçen hafta Agos'ta
manşet olan, bir çok haber portalı tarafından alıntılanan haberi
manşet yapmasının amacı Hran için adalet arayışının işareti
miydi?
Elbette hayır.
Öncelikle şunun altını çizelim: Hürriyet'teki yönetim değişikliği,
iktidar kanadını rahatsız eden Ergenekoncu kanadın en azından bir
bölümünü tasfiye amaçlıydı. Hürriyet uzun yıllar devlet içindeki
derin yapılanmanın uzantısı olmuş, bugün gazeteyle ilgisi kesilen
veya tutuklanan bir çok isim bu sayede burada yazar olmuştu.
Hürriyet demokratik bir tek sesin duyulmadığı, her olayı
laiklik-şeriat temelinde ele alan ve ülkenin her alan gerici veya
bölücü tehditle karşı karşıya olduğu izlenimi veren bir yayın
çizgisi izliyordu. Böyle bir atmosfer, demokratik adımların
atılmasını zorlaştırdığı gibi, askerin sürekli siyasetin içinde
olmasını kolaylaştırıyordu.
Askerle ittifak, özellikle üçlü koalisyon döneminde rakiplerin
bankalarına elkonulması (aslında kendi bankaları da dahil olmak
üzere Türkiye'nin tüm bankaları aynı konumdaydı), sahiplerinin
hapse atılması olaylarında ve özel özelleştirilmelerde işe
yaradı.
Ergenekon davaları başlayana ve akaryakıt işerindeki sorunlar
ortaya çıkıncaya kadar durum gayet iyiydi. Doğan'ın şimdi Milliyet
Grubu'nda olan yazarlarının da katılımıyla gruba kesilen vergi
cezası olayı Kemal Unakıtan'ın AK Parti ve hükümetten tasfiyesiyle
sonuçlandı.
Ardından Ergenekon davaları başladı, başta Şato'nun (1. Ordu
Komutanlığı) sakinleri olmak üzere grubun bel bağladığı komutanlar
birer ikişer tutuklanmaya başladı.
Hürriyet'in o dönem yayın çizgisi davayı siyasi amaçlı, saçma sapan
iddialar örgüsü olarak sunmaktı. Manşetleri ve köşelerinin tamamı
davayı kamuoyunda desteksiz bırakmak üzerine kuruluydu.
Oysa, iktidar bu davanın arkasındaydı çünkü 2002'den beri neler
olup bittiğini görüyor ama elinden bir şey gelmiyordu. Erdoğan,
Baykal'ın davanın avukatlığını üstlenmesine ''Ben de bu davanın
savcısıyım'' diye karşılık verecekti.
İş kırılma noktasına gelince patronaj grubu bir karar noktasına
geldi. Sonuçta yönetim değişikliği kararı alındı. Yeni yönetim de
ilk olarak gazetenin Ergenekon'la özdeşleşmiş kimi isimlerini
tasfiye etti ama asıl damar yerinde kaldı.
Hürriyet'in önceki günkü Ergenekon manşeti bu damarın etkisiyle
atılmıştı.
Ankara'dan gelen tepkiler, kantarın topuzunun kaçtığını gösterince
bugün böyle bir yola başvurdular; yani Ergenekon kurbanı bir Ermeni
bir gazetecinin katliyle ilgili bir haberi manşete çıkardı.
Başbakan Erdoğan'ın fotoğrafını da manşetin içine gömerek
Ankara'nın gazını almaya çalıştı.
Bunlar geçmişin bayat numaraları, kimse yutmuyor.