15 Ara 2012 13:31 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 14:30

"HÜRRİYET'İN HRANT MANŞETİ NE İŞ!" ERGUN BABAHAN SORDU!

Yazılarını kendi blog'undan yazan Ergun Babahan Hürriyet Gazetesi'nin bugünkü manşetini değerlendirdi.

Hürriyet'in Hrant manşeti ne iş!

Bugünkü Hürriyet'i açanlar birinci sayfasında bayat bir Hrant Dink haberi görünce şaşırmışlardır. Hürriyet'in geçen hafta Agos'ta manşet olan, bir çok haber portalı tarafından alıntılanan haberi manşet yapmasının amacı Hran için adalet arayışının işareti miydi?
Elbette hayır.
Öncelikle şunun altını çizelim: Hürriyet'teki yönetim değişikliği, iktidar kanadını rahatsız eden Ergenekoncu kanadın en azından bir bölümünü tasfiye amaçlıydı. Hürriyet uzun yıllar devlet içindeki derin yapılanmanın uzantısı olmuş, bugün gazeteyle ilgisi kesilen veya tutuklanan bir çok isim bu sayede burada yazar olmuştu.
Hürriyet demokratik bir tek sesin duyulmadığı, her olayı laiklik-şeriat temelinde ele alan ve ülkenin her alan gerici veya bölücü tehditle karşı karşıya olduğu izlenimi veren bir yayın çizgisi izliyordu. Böyle bir atmosfer, demokratik adımların atılmasını zorlaştırdığı gibi, askerin sürekli siyasetin içinde olmasını kolaylaştırıyordu.
Askerle ittifak, özellikle üçlü koalisyon döneminde rakiplerin bankalarına elkonulması (aslında kendi bankaları da dahil olmak üzere Türkiye'nin tüm bankaları aynı konumdaydı), sahiplerinin hapse atılması olaylarında ve özel özelleştirilmelerde işe yaradı.
Ergenekon davaları başlayana ve akaryakıt işerindeki sorunlar ortaya çıkıncaya kadar durum gayet iyiydi. Doğan'ın şimdi Milliyet Grubu'nda olan yazarlarının da katılımıyla gruba kesilen vergi cezası olayı Kemal Unakıtan'ın AK Parti ve hükümetten tasfiyesiyle sonuçlandı.
Ardından Ergenekon davaları başladı, başta Şato'nun (1. Ordu Komutanlığı) sakinleri olmak üzere grubun bel bağladığı komutanlar birer ikişer tutuklanmaya başladı.
Hürriyet'in o dönem yayın çizgisi davayı siyasi amaçlı, saçma sapan iddialar örgüsü olarak sunmaktı. Manşetleri ve köşelerinin tamamı davayı kamuoyunda desteksiz bırakmak üzerine kuruluydu.
Oysa, iktidar bu davanın arkasındaydı çünkü 2002'den beri neler olup bittiğini görüyor ama elinden bir şey gelmiyordu. Erdoğan, Baykal'ın davanın avukatlığını üstlenmesine ''Ben de bu davanın savcısıyım'' diye karşılık verecekti.
İş kırılma noktasına gelince patronaj grubu bir karar noktasına geldi. Sonuçta yönetim değişikliği kararı alındı. Yeni yönetim de ilk olarak gazetenin Ergenekon'la özdeşleşmiş kimi isimlerini tasfiye etti ama asıl damar yerinde kaldı.
Hürriyet'in önceki günkü Ergenekon manşeti bu damarın etkisiyle atılmıştı.
Ankara'dan gelen tepkiler, kantarın topuzunun kaçtığını gösterince bugün böyle bir yola başvurdular; yani Ergenekon kurbanı bir Ermeni bir gazetecinin katliyle ilgili bir haberi manşete çıkardı. Başbakan Erdoğan'ın fotoğrafını da manşetin içine gömerek Ankara'nın gazını almaya çalıştı.
Bunlar geçmişin bayat numaraları, kimse yutmuyor.