03 Mayıs 2008 15:04 Son Güncelleme: 19 Kas 2018 13:04

"HÜRRİYET'İN 60.YIL EKİNDE NEDEN BİR TANE BİLE MUHAFAZAKAR ÇALIŞAN YOK"!..ZAMAN YAZARININ İLGİNÇ SORUSUNA ÖZKÖK NE DİYECEK?..

Hürriyet kendince güç gösterisi de yapmış. Kimilerini barmen yerine oturtmuş kimilerini bilmem nereye ve 'Bu mahallenin efesi benim' triplerinde ama tüm bu şecaat arasında öyle bir ele verme var ki sormayın...

NEDİM HAZAR'IN YAZISI


60'lık şecaat!


60 yıl... Az buz bir zaman değil... Hürriyet refikimiz 60 yaşına basmış... Bundan dolayı da -haklı olarak- övünerek büyük bir çalışma yapmışlar.


290 sayfalık çalışma. Arasında Hürriyet'in ilk baskısı da var... İkinci sayfasında Mussollini ve metresini anlattıkları ilk nüsha. İnsan ister istemez düşünüyor; 60 yıl önce Mussollini ve metresini yayınlayanlar, 60 yıl sonra Putin ve metresini yayınlayacaklar tabii. Huyun çıkması ile ilgili bir durum... İlk günkü gibi!

Sahibinin, yöneticilerinin makaleler yazdığı, demeçler verdiği 60. Yıl ilavesinde bir şey adeta sakız gibi çiğneniyor: Hürriyet'in sahibi okurlarıdır. Ama gelin görün ve gazetecilik anlayışına bakın ki, barlara, moda evlerine bilmem nerelere gidilip herkesle görüşülmüş, köpeklere yazı yazdırılmış da, okurlarıyla ilgili tek bir şey yok!

Kimdir Hürriyet okuru? Acaba 60 yıldır bu gazeteyi alan müdavimleri yok muydu? Bunlar gazetecilikle ilgili olduğu için, sanırım sayfalarında yer almadı. Zira ilaveyi baştan sona okuduğunuzda, satır aralarına sinen kibri ve böbürlenmeyi fark etmemek için aptal olmak lazım. Binayla övünülür, 'şöyle makara yaparız, böyle eğleniriz, şunu da yaparız'la gurur duyulur da, 'sahibi' denen okurlardan tek kare resim, tek bir haber yoktur. Ya böbürlenmenin gözü kör ettiği bir idrak kilitlenmesi, ya da daha fenası- sözde sahiplik!

Öyle bir gazete düşünün ki, 60 yıllık bir serencamı konu eden ilave çıkarıyor, ilk sayısından başka habercilikle ilgili bir tek şey yok! Hani ses getiren haberler, tarihî nüshalar filan. Patronu bile yazısında, 'yazı işleri katına gittim, gayet moderndi' türü pohpohlamalarla mobilya yüceltmesi yapıyor. Öyledir, gazeteyi bina ve mobilya çıkarır!

Bu tür 'içerden' veriler inanılmaz faydalı oluyor aslında. Sizin yıllardan beri inandığınız, gözlemlediğiniz, bildiğiniz şeylere rasyonel delil sunuyor. Misal Hürriyet'in patronajı ve onların temsilcileri, iki de bir 'Mahalle baskısı' palavrasını sallar ya, bu ilave ile kendilerinin mahallesini görmek mümkün. Bu toplumun gazetesi olduğu söylenen bir yayın organında ve üstelik patronun okur olduğu bir gazetede toplumun hangi kesimi yaşamaktadır? Hele bir açıp resimlere bakınız... Hürriyet'in başörtüsü konusundaki bilinçaltını da okumak ve anlamak mümkün ilavede. Elbette örtüye canları pahasına karşı olacaklar, zira örtülü insan onlara göre ancak yemekhanede aşçı yamağı olabilir. Hürriyet'in 290 sayfalık ilavesinde bir tek muhafazakâr çalışan bulmak mümkün değil. Misal bir tek şeklen de olsa başı örtülü (karşı değiller ya!) çalışan yok! Pardon var, mutfakta aşçı yamağı... O kadar!

Baba imkânları ile bulunduğu noktaya gelmediğini anlatmaya çabalayan grubun patroniçesi ise şöyle diyor: "Bugün Hürriyet ailesinde çeşitli milletlerden insan çalışıyor. Hürriyet'in İstanbul'daki binası artık Babil Kulesi... Yemekhanede bir Türk bir İspanyol, bir Rus'la bir Finli veya Macar yan yana yemek yiyor. Bölümlerinde her gün birçok dilde 'İyi ki doğdun' partileri yapılıyor..." Hadi motto olarak kullandığınız "Türkiye Türklerindir"i bir çırpıda harcamanızdan vazgeçtik,Türkiye Türklerindir ama 'Hürriyet, biraz Finlerin, biraz Macarların az buçuk da Almanlarındır' mı demeliyiz?

Ya da fıkralar artık değişmeli sanırım. Bir Rus, bir İngiliz, bir de Hürriyetçi, bir gün...

Ve diyelim ki, staj yaptığınız ecnebi gazetelerde Ziggurat'ın b