30 Ağu 2011 17:45
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 12:45
HÜRRİYETÇİLERİN DE SONU MİLLİYETÇİLER GİBİ OLMASIN!
Milliyet yazarı Mehmet Tezkan Hürriyetçileri hangi konuda ikaz etti?
Bayram geldi diyet zamanıdır
Oruç tutan da tutmayan da iftar sofrasının cazibesine kapılmışsa, üstelik kendine de meraklıysa diyet farz olmuş demektir..
Nereden mi biliyorum..
Çok tanık oldum.. Ramazanda oruç tutup, üç beş kilo alanı çok gördüm.. Bayram sabahı diyete başlayanını..
Şunu kafadan söyleyeyim.. Diyet yapmak, az yeme faaliyetine girmek iklim meselesi, atmosfer meselesi.. Kuvvetli bir rüzgâr esecek ki o rüzgâra kapılıp gideceksin..
Kapılman için de iki kişi lazım..
Biri, motive edecek, öncülük yapacak.. Öteki uzman olacak.. Diyetisyen yani..
Bu ikiliyi buldunuz mu, işlem tamamdır.. Kilolar tıkır tıkır gider..
*
Daha önce anlatmıştım, Milliyet’e girdiğim zaman bi baktım akşamüstü herkesin elinde çavdar ekmeğiyle yapılmış kaşarlı tost..
Saate bakmana gerek yok.. Tost servisi başladığı zaman bil ki saat 17.00 demektir..
Önce çok şaşırdım.. Milliyet’in âdeti sanmıştım.. Meğer diyet yapıyorlarmış.. Formül, diyetisyen Serap Güzel’inmiş.. Akşamüstleri yenen tost çok kritikmiş..
Nasıl iş diye sordum, soruşturdum..
Kimi beş kilo verdim dedi..
Kimi on, on beş!..
O ara ben de rüzgâra kapıldım, üç-dört kilo fazlalıktan kurtuldum..
Anlayacağınız o günlerde Milliyet tığ gibi olmuştu..
*
Gel zaman git zaman.. Milliyet’in diyetisyeni Serap Hanım Hürriyet’e geçti..
Geçenlerde Ayşe Arman’ın köşesinde okudum.. Hürriyet’i de tığ gibi yapmış..
Kimi on beş kilo vermiş, kimi on kilo.. Ayşe Arman kimin kaç kilo verdiğini isim isim yazmıştı..
Okuyunca hafif bi tebessüm ettim..
Hürriyetçilerin de sonu Milliyetçiler gibi olmasın da!..
*
Milliyetçilere ne mi oldu?
Dedim ya bu iş için iki kişi lazım.. Biri uzman olacak, öteki grubu motive edecek..
Diyetisyen gidince, haftalık kilo kontrolleri de bitti.. Kaytarmalar başladı.. Akşamüstleri tost servisi yarı yarıya azaldı..
Kimi diyetisyenin verdiği ara öğünleri aynen uygulamaya devam etti ama ana öğünlerde bildiğini okumaya başladı..
Kimi kendini terhis etti..
Kilolar yavaş yavaş geri döndü..
*
Aslında bu işin müsebbibi diyetisyenin Hürriyet’e geçmesi değil.. Grubu motive eden arkadaşımızın foyasının ortaya çıkmasıydı..
O kişi eski yazı işleri müdürümüz Tahir Özyurtseven’di.. Programı harfiyen uyguluyor, herkese de uygulatıyordu..
Sayesinde yeme saatleri saniye şaşmıyordu..
Fakat ilginçtir, herkes kilo verirken Tahir kilo vermiyor, bilakis ufak ufak alıyordu.. Sorana; yok canım iyiyim, biraz gazım var diyerek konuyu kapatıyordu..
*
Gel zaman git zaman.. Gazeteden bir grup beraberiz.. Tahir’in eşi de var.. Bu mevzu açıldı.. Tahir’in diyet konusunda ne kadar hassas olduğundan bahsettik..
İşte o dakika Tahir’in foyası ortaya çıktı..
Bize, burada yediğim kadarıyla duruyorum, akşamları meyve ile geçiştiriyordum diyordu meğerse eve gidince tam tersini söylüyormuş..
Gazetede bugün hiçbir şey yemedim diye Antep yemeklerine hücum ediyormuş!..
(Antep yemekleri konusunda eline su döken az bulunur.. İlk lokmada notu verir.. Aşçıyı çağırır hatasını anında söyler..)
Bunu duyan diyete devam eder mi?
Etmediler, lider takımı satarsa diyen etli dolmalara saldırdı...
Şimdilik durum pek iç acıcı değil..
*
(Küçük bir not: Sıkı Fenerbahçeli olan Tahir’in üzüntüden kendini yemeğe vurduğu dört beş kilo daha aldığı söyleniyor!)
*
Dilerim Hürriyetçilerin de sonu böyle olmaz!
Diyetisyenleri iyi de diyet grubunun lideri kim, onu bilmiyorum..
Önemli olan o..
Bizim Tahir gibi damak tadı olan biriyse, yemeğe de düşkünse, Hürriyetçiler de yeni yıla kalmaz Milliyetçiler gibi olur..
*
Gelelim sadede.. Diyeceğim şudur; kilo vermek adamın iflahını keser..
*
Bayramınız kutlu olsun..
Oruç tutan da tutmayan da iftar sofrasının cazibesine kapılmışsa, üstelik kendine de meraklıysa diyet farz olmuş demektir..
Nereden mi biliyorum..
Çok tanık oldum.. Ramazanda oruç tutup, üç beş kilo alanı çok gördüm.. Bayram sabahı diyete başlayanını..
Şunu kafadan söyleyeyim.. Diyet yapmak, az yeme faaliyetine girmek iklim meselesi, atmosfer meselesi.. Kuvvetli bir rüzgâr esecek ki o rüzgâra kapılıp gideceksin..
Kapılman için de iki kişi lazım..
Biri, motive edecek, öncülük yapacak.. Öteki uzman olacak.. Diyetisyen yani..
Bu ikiliyi buldunuz mu, işlem tamamdır.. Kilolar tıkır tıkır gider..
*
Daha önce anlatmıştım, Milliyet’e girdiğim zaman bi baktım akşamüstü herkesin elinde çavdar ekmeğiyle yapılmış kaşarlı tost..
Saate bakmana gerek yok.. Tost servisi başladığı zaman bil ki saat 17.00 demektir..
Önce çok şaşırdım.. Milliyet’in âdeti sanmıştım.. Meğer diyet yapıyorlarmış.. Formül, diyetisyen Serap Güzel’inmiş.. Akşamüstleri yenen tost çok kritikmiş..
Nasıl iş diye sordum, soruşturdum..
Kimi beş kilo verdim dedi..
Kimi on, on beş!..
O ara ben de rüzgâra kapıldım, üç-dört kilo fazlalıktan kurtuldum..
Anlayacağınız o günlerde Milliyet tığ gibi olmuştu..
*
Gel zaman git zaman.. Milliyet’in diyetisyeni Serap Hanım Hürriyet’e geçti..
Geçenlerde Ayşe Arman’ın köşesinde okudum.. Hürriyet’i de tığ gibi yapmış..
Kimi on beş kilo vermiş, kimi on kilo.. Ayşe Arman kimin kaç kilo verdiğini isim isim yazmıştı..
Okuyunca hafif bi tebessüm ettim..
Hürriyetçilerin de sonu Milliyetçiler gibi olmasın da!..
*
Milliyetçilere ne mi oldu?
Dedim ya bu iş için iki kişi lazım.. Biri uzman olacak, öteki grubu motive edecek..
Diyetisyen gidince, haftalık kilo kontrolleri de bitti.. Kaytarmalar başladı.. Akşamüstleri tost servisi yarı yarıya azaldı..
Kimi diyetisyenin verdiği ara öğünleri aynen uygulamaya devam etti ama ana öğünlerde bildiğini okumaya başladı..
Kimi kendini terhis etti..
Kilolar yavaş yavaş geri döndü..
*
Aslında bu işin müsebbibi diyetisyenin Hürriyet’e geçmesi değil.. Grubu motive eden arkadaşımızın foyasının ortaya çıkmasıydı..
O kişi eski yazı işleri müdürümüz Tahir Özyurtseven’di.. Programı harfiyen uyguluyor, herkese de uygulatıyordu..
Sayesinde yeme saatleri saniye şaşmıyordu..
Fakat ilginçtir, herkes kilo verirken Tahir kilo vermiyor, bilakis ufak ufak alıyordu.. Sorana; yok canım iyiyim, biraz gazım var diyerek konuyu kapatıyordu..
*
Gel zaman git zaman.. Gazeteden bir grup beraberiz.. Tahir’in eşi de var.. Bu mevzu açıldı.. Tahir’in diyet konusunda ne kadar hassas olduğundan bahsettik..
İşte o dakika Tahir’in foyası ortaya çıktı..
Bize, burada yediğim kadarıyla duruyorum, akşamları meyve ile geçiştiriyordum diyordu meğerse eve gidince tam tersini söylüyormuş..
Gazetede bugün hiçbir şey yemedim diye Antep yemeklerine hücum ediyormuş!..
(Antep yemekleri konusunda eline su döken az bulunur.. İlk lokmada notu verir.. Aşçıyı çağırır hatasını anında söyler..)
Bunu duyan diyete devam eder mi?
Etmediler, lider takımı satarsa diyen etli dolmalara saldırdı...
Şimdilik durum pek iç acıcı değil..
*
(Küçük bir not: Sıkı Fenerbahçeli olan Tahir’in üzüntüden kendini yemeğe vurduğu dört beş kilo daha aldığı söyleniyor!)
*
Dilerim Hürriyetçilerin de sonu böyle olmaz!
Diyetisyenleri iyi de diyet grubunun lideri kim, onu bilmiyorum..
Önemli olan o..
Bizim Tahir gibi damak tadı olan biriyse, yemeğe de düşkünse, Hürriyetçiler de yeni yıla kalmaz Milliyetçiler gibi olur..
*
Gelelim sadede.. Diyeceğim şudur; kilo vermek adamın iflahını keser..
*
Bayramınız kutlu olsun..