07 Eyl 2013 10:18 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 15:38

HÜRRİYET YAZARINDAN KARA TABLO; TÜRK BASINI KAN KAYBEDİYOR!

Hürriyet yazarı Sedat Ergin, TGC'nin açıklamasından yola çıkarak Türk basının içler acısı halini yazdı!

"Türk basınında büyük kan kaybı

TÜRKİYE Gazeteciler Cemiyeti (TGC), geçenlerde yayımladığı bir açıklamayla “medyadaki olağanüstü hal döneminin kalkması” temenisinde bulundu.

TGC Yönetim Kurulu tarafından yapılan açıklamada “basın ve ifade özgürlüğü üzerinde yaratılan korku ikliminin sürdüğü” belirtilerek, özellikle Gezi Parkı olaylarından sonra işten çıkarmaların hızlandığına dikkat çekildi.

Ülkenin en büyük basın örgütü “basında olağanüstü hal”den söz ediyor, “basın özgürlüğünün her yıl biraz daha geriye gittiğini” belirtiyorsa, üzerinde durulması gereken bir durum var demektir.

* * *
Gezi Parkı direnişi sonrasındaki sürecin basına yansımasına baktığımızda, siyasal iktidarın medyada kendisine dönük destek zeminini ciddi bir şekilde güçlendirdiğini görüyoruz.
İktidar tahkimatının birinci boyutu basındaki mülkiyet yapısını konu alan tasarruflar üzerinden kendisini gösteriyor. Örneğin, bağımsız editoryal çizgide duran bir basın grubunun (Karamehmet) TMSF’nin el koymasından sonra bir dizi personel tasarrufuyla birlikte girdiği belirgin yön değişikliği bu durumun göstergelerinden yalnızca biridir.

Yeni katılımlarla birlikte hükümete yakın duran yayın organlarındaki işten çıkarmalar sorunun ikinci boyutudur. TGC, Gezi Parkı’nın ardından muhalif gazetecilerin çıkarma sürecinin hızlandığını belirtirken, “işten ayrılmaya zorlanan” gazetecilerin sayısını “en az 100” olarak veriyor.

* * *
Burada göz ardı edilen kritik bir noktaya dikkat çekelim. İşten ayrılanlar söz konusu olduğunda kamuoyunun ilgisi daha çok tanınmış gazetecilere, ünlü köşe yazarlarına çevriliyor. Oysa çoğunun ismi kamuoyuna hiç yansımayan sayıca çok büyük bir grup söz konusu.

Bu grubun içindeki gazeteciler mesleğin her kademesinden geliyor. Aralarında genel yayın yönetmenleri de var, yazıişleri müdürleri, editörler, Ankara temsilcileri, hafta sonu ekleri yönetmenleri, mülakatçılar, okur temsilcileri... Ve her kıyımda olduğu gibi, yurtdışında olanlar da dahil çok sayıda muhabir... Görsel medyada da anchorman’den muhabire kadar yine her kademe etkileniyor bu dalgadan.

Ayrıca, sorunu yalnızca son dönemde işinden olanlarla sınırlı görmek de yanlış olur. Geride bırakmakta olduğumuz 2013 yazında basına çarpan gerçekten büyük bir dalgadır. Ama fotoğrafa bunun öncesinde, özellikle son 3-4 yıldır aşama aşama işlerinden olan gazeteciler ve köşe yazarlarının durumuyla birlikte bakmak gerekiyor.

Meselenin en üzücü tarafı, büyük bir birikimin heba olmasıdır. Meslekten çekilmek durumunda kalan meslektaşlarımız genellikle kıdem sahibi gazetecilerdir."

YAZININ TAMAMI İÇİN TIKLAYIN