19 Mayıs 2011 08:41
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 12:22
HÜRRİYET YAZARINDAN AKİF BEKİ'YE 31 MART GÖNDERMESİ
Hürriyet yazarı Kanat Atkaya, Radikal'in sağ beki Akif Beki için bir Meşrutiyet hatırası kaleme aldı.
İŞTE HÜRRİYET YAZARI KANAT ATKAYA’NIN YAZISININ KONUYA İLİŞKİN BÖLÜMÜ...
“Gerici 31 Mart’ın Avcı Taburu” ile “İnternet sansürüne hayır” yürüyüşünün ortak tek noktaları, “Olayların bir kısmı Taksim civarında gelişir...” olabilir" diyen Atkaya, döneme meraklı dediği Akif Beki’nin seveceğini düşündüğüm bir II. Meşrutiyet hatırası var elimde dedi ve şöyle yazdı:
Hüseyin Cahit bir iftara davet edilir.
Menemenlizade Tahir Bey’in evindeki iftarda Tevfik Fikret, İsmail Safa, Mehmet Rauf da var.
Yemekten sonra Maarif Meclisi’nin ünlü, hoş sohbetli, tutucu, statükocu hocalarından Hayret Mehmet Efendi de katılıyor aralarına.
Hayret Efendi, Hüseyin Cahit’i hiç görmemiş ama Muallim Naci’ye bulaşmasından dolayı çok öfkeli.
Hüseyin Cahit, yazarlığının ilk döneminde “eski kafalı” bulduğu Muallim Naci’ye “çakan” yazılar kaleme almış.
Haliyle Muallim Naci’nin aralarında Hayret Efendi’nin de bulunduğu dostları, hayranları da epeyce öfkelenmiş.
İsmail Safa hemen tezgâhı kurmuş: “Şu Hüseyin Cahit üzerine ne buyurursunuz efendim? Rahmetli Muallim Naci için yazdıklarını okudunuz mu?”
Sonrasını Hüseyin Cahit’in “Edebiyat Anıları”ndan aktarayım...
“Hayret Hoca köpürdü. Beni kişi olarak tanımıyordu. Karşısında oturduğumu da aklına getiremezdi:
Bilgisizlik iki türlü olur derler.
Birisi basit bilgisizlik, öteki katmerli bilmezlik.
Basit bilmezlik, açık. Katmerli bilmezlik, bilmediğini de bilmemektir.
Ama ben bunlara üçüncü bir cahillik daha ekleyeceğim: Üç katlı bilmezlik.
Bu da bilmemek, bilmediğini bilmemek, üstelik hiç kimseyi de hiçbir şey bilmez sanmaktır.
İşte bu sözünü ettiğiniz, bu cinsten...”
“Gerici 31 Mart’ın Avcı Taburu” ile “İnternet sansürüne hayır” yürüyüşünün ortak tek noktaları, “Olayların bir kısmı Taksim civarında gelişir...” olabilir" diyen Atkaya, döneme meraklı dediği Akif Beki’nin seveceğini düşündüğüm bir II. Meşrutiyet hatırası var elimde dedi ve şöyle yazdı:
Hüseyin Cahit bir iftara davet edilir.
Menemenlizade Tahir Bey’in evindeki iftarda Tevfik Fikret, İsmail Safa, Mehmet Rauf da var.
Yemekten sonra Maarif Meclisi’nin ünlü, hoş sohbetli, tutucu, statükocu hocalarından Hayret Mehmet Efendi de katılıyor aralarına.
Hayret Efendi, Hüseyin Cahit’i hiç görmemiş ama Muallim Naci’ye bulaşmasından dolayı çok öfkeli.
Hüseyin Cahit, yazarlığının ilk döneminde “eski kafalı” bulduğu Muallim Naci’ye “çakan” yazılar kaleme almış.
Haliyle Muallim Naci’nin aralarında Hayret Efendi’nin de bulunduğu dostları, hayranları da epeyce öfkelenmiş.
İsmail Safa hemen tezgâhı kurmuş: “Şu Hüseyin Cahit üzerine ne buyurursunuz efendim? Rahmetli Muallim Naci için yazdıklarını okudunuz mu?”
Sonrasını Hüseyin Cahit’in “Edebiyat Anıları”ndan aktarayım...
“Hayret Hoca köpürdü. Beni kişi olarak tanımıyordu. Karşısında oturduğumu da aklına getiremezdi:
Bilgisizlik iki türlü olur derler.
Birisi basit bilgisizlik, öteki katmerli bilmezlik.
Basit bilmezlik, açık. Katmerli bilmezlik, bilmediğini de bilmemektir.
Ama ben bunlara üçüncü bir cahillik daha ekleyeceğim: Üç katlı bilmezlik.
Bu da bilmemek, bilmediğini bilmemek, üstelik hiç kimseyi de hiçbir şey bilmez sanmaktır.
İşte bu sözünü ettiğiniz, bu cinsten...”