Hürriyet yazarı, TRT'nin seçim yayınlarını eleştirdi: Çabuk çabuk konuş ey muhalefet!
Hürriyet Gazetesi yazarı Kanat Atkaya, bugünkü köşe yazısında, TRT'nin muhalefet partilerine daha az süre vermesini eleştirdi.
Cumhurbaşkanlığı ve genel milletvekili seçimine bir buçuk aydan az
süre kala Türkiye Radyo Televizyon Kurumu'nun (TRT) siyasi
partilere ayırdığı süre tartışma konusu oldu.
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu'nda (RTÜK) yapılan ve seçimlerin 24
Haziran 2018'e çekildiğinin belli olduğu 17 Nisan ile 6 Mayıs
tarihlerini kapsayan çalışmaya göre TRT; Saadet Partisi ve HDP’ye
yayın akışında hiç yer vermedi. İyi Parti ise TRT ekranlarında 9.5
dakika yer alabildi.
AKP-MHP ittifakına ayrılan süre, 37 saat 40 dakika 2 saniye.
Hürriyet Gazetesi yazarı Kanat Atkaya, bugünkü köşe yazısında,
TRT'nin muhalefet partilerine daha az süre vermesini
eleştirdi.Atkaya, "Toplumun her kesimine, her siyasi görüşten
bireye eşit mesafede durmak gibi mühim, ciddi bir sorumluluğunuz,
göreviniz vardır." dedi.
İşte Atkaya'nın "Çabuk çabuk konuş ey muhalefet!"
başlıklı bugünkü yazısı:
ÖNCE bir hafıza tazelemesi...
2017’nin şubat ayında devreye sokulan 687 sayılı KHK (Kanun
Hükmünde Kararname) ile Yüksek Seçim Kurulu’nun özel televizyon
kanallarına uyguladığı yaptırımların önü kapatıldı.
Özellikle seçim dönemlerinde YSK’nın “tarafsız davranmadığı ve
eşitlik ilkesini gözetmediği” gerekçesiyle özel kanallara
uyguladığı cezalar tarihe karıştı.
Bu konuda özellikle muhalefeti yok sayan iktidara yakın kanallar
rahatladı.
“Ben özel bir yayın kuruluşuyum. İstediğim siyasi görüşü ve onun
temsilcisini desteklerim. İstemediğime, onaylamadığıma söz hakkı
tanımam” görüşünü liseler arası münazara yarışmalarında
savunabilir, hatta bu argümanı haklı çıkaracak bir performans
sergileyerek kazanan taraf da olabilirsiniz.
Gazetecilik mesleğinin ilkelerini, vicdani sorumluluklarını askıya
almanın vebali umurunuzda olmayabilir.
Bütün izleyicilerinin, takipçilerinin homojen yapıda, aynı siyasi
görüş etrafında toplanmış bir kitle olduğunu varsaymanın bedeli
izlenmemek olabilir; onu da dert etmeyebilirsiniz...
Ancak eğer bir kamu kuruluşuysanız...
Kamudan toplanan vergilerle, kamuya hizmet için
kurulmuşsanız...
Toplumun her kesimine, her siyasi görüşten bireye eşit mesafede
durmak gibi mühim, ciddi bir sorumluluğunuz, göreviniz vardır.
Veya en azından böyle olmalıdır.
Var olan duruma bakarak “Ne anlatıyorsun yahu sen?” diyecek
olanlarınız itirazlarında haklı olacaktır ama bu “olması gerekeni”
değiştirmez.
Nedir bugünkü vaziyet?
Cumhuriyet’ten Sinan Tartanoğlu’nun RTÜK tarafından yürütülen bir
çalışmaya dayandırdığı haberi bize bir fikir verebilir.
Bahçeli’nin 17 Nisan’daki “Ne gerek var Kasım 2019’a kadar
beklemeye” çağrısıyla tetiklenen seçim sürecinde 6 Mayıs’a kadar
geçen süreçte TRT’nin performansı şöyle:
TRT, AKP-MHP ittifakına 37 saat 40 dakika 2 saniye, muhalefet
partilerine ve bu partilerin cumhurbaşkanı adaylarına ise toplamda
3 saat 13 dakika 58 saniye yer verdi...
Bu 3 saat 13 dakika 58 saniye içinde HDP ve Saadet Partisi’ne “0
saniye”, yani hiç süre ayrılmadığını da belirteyim...
Bu durumda TRT’ye bir daha “Yahu tamam anladık, hesabı sadece
Başbakan sorabilir sana” diye seslenmenin nafile olduğu ortada.
Ben de zaten TRT’ye değil, muhalefete sesleneceğim...
Kardeşim ne söyleyecekseniz çabuk çabuk söyleyin, o 3 saatten pay
alamayan da var!