Hürriyet yazarı Murat Yetkin: Enis Berberoğlu'na yapılan sınırları zorluyor!
Hürriyet gazetesi yazarı Murat Yetkin, "30 yıllık arkadaşı ve meslektaşı" Enis Berberoğlu'nun tutuklanmasının "sınırları zorladığını" yazdı.
Hürriyet yazarı Murat Yetkin, MİT TIR'ları görüntülerinin
yayınlanması davası kapsamında 25 yıl hapis cezası verilen CHP
İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu'nun mahkeme salonunda
tutuklanmasıyla ilgili olarak "Eğer bu yaşananların tam da 15
Temmuz'un yıldönümü arefesinde CHP ve genel olarak muhalefeti
sindireceğini, AK Partiye yarayacağını düşünenler var ise, bence
onlar da yanılıyor" dedi.
Murat Yetkin'in "Berberoğlu'na yapılan sınırları zorluyor,
CHP sokağa çıkıyor" başlığıyla yayımlanan yazısı
şöyle:
Yok artık. Enis Berberoğlu'nun 25 yıl hapse çarptırıldıktan sonra
hemen cezaevine atılmasını etrafımda duyan hemen herkesin tepkisi
bu oldu: Yok artık.
Berberoğlu demiyeceğim, Enis diyeceğim, CHP milletvekili ama otuz
yıllık arkadaşım, meslektaşım. 2015'te gazeteciliği bırakıp
siyasete geçiş yapmadan önce Hürriyet Genel Yayın Yönetmeniydi,
yıllarca beraber çalıştık.
Enis hapse çarptırıldıktan hemen sonra, derdest edilmeden biraz
önce, ortada kanıt filan olmadan, "Bu mağduriyeti yaratanlar
utansın. Vatan sağ olsun" dedi.
CHP'li Engin Altay'ın ilk sözleri, "Diktatörü nasıl hoşnut ederim"
derdindeki yargıçların, "muhalefete göz dağı kararı" oldu, "Lanet
olsun böyle adalete" dedi.
Meclis'te ise Özgür Özel, "CHP faşizme teslim olmayacak" diye
grubunun öfkesini Genel Kurul'da dile getirdi.
Ama siyasi sonuçları bakımından en önemli tepki akşam saatlerinde
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'ndan geldi. Kılıçdaroğlu "Yarın saat
11'de" dedi, "Güvenpark'ta olacağım. Elimde tek bir afiş olacak.
Onda da 'Adalet' yazacak. Yürüyüşümüzü başlatıyoruz".
Bu CHP bakımından da, siyasetin işleyişi bakımından da bir eşiğin
aşılması sayılır.
AK Parti hükumeti Olağanüstü Hal gerekçesiyle ana muhalafet partisi
CHP'nin Kızılay protestosunu zor kullanarak engelleyecek mi?
Siyasetin şu anda böyle yakıcı bir gündemi de oldu.
Umalım hükümet halkı karşı karşıya getirebilecek tertiplere meydan
vermeden bu protestonun barışçı bir şekilde yapılıp tamamlanmasını
sağlayacak önlemi alır.
Enis, zaten yayınlanmış ama daha sonra üzerine yasak konmuş olan
MİT kamyonlarının Suriye'ye askeri malzeme taşırken durdurulup
aranması görüntülerini Cumhuriyet gazetesine vermekle
suçlanıyordu.
Malum, 2014 Ocak ayında meydana gelen olayla ilgili olan savcı,
hakim ve jandarmaların tamamı bugün ya Fethullahçılıktan
yargılanıyor, yanda kaçak durumda. Gazeteciler Can Dündar ve Erdem
Gül'ün dosyasını ayıran mahkeme, Enis'e "terör örgütüne bilerek
yardım etmek" ve "devlet sırlarını" yaymak suçlarından 25 yıl
verdi.
Damatları sabit adresi var diye tahliye eden Türk yargısı, yeri
yurdu belli milletvekilini, karara itiraz sürecini dahi beklemeden
derdest edip hapse attı.
Bu yaşananlar Türkiye'de siyasetin ve yargının sınırlarını fazla
zorlamaya başladı.
Eğer bu yaşananların tam da 15 Temmuz'un yıldönümü arefesinde CHP
ve genel olarak muhalefeti sindireceğini, AK Partiye yarayacağını
düşünenler var ise, bence onlar da yanılıyor.
Üstelik bu karar tam da gazeteci ve yazarların, siyasetçilerin
tutuklu yargılanması konusunun Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan AK
Parti hükümetinin başının zaten ağrıdığı bir döneme denk geldi.
Enis, Maltepe cezaevine konmadan önce "Ben cezaevine girer yatarım,
çıkarım, mahkemede hesaplaşırım" dedi.
Enis'i de Türkiye'deki siyaseti ve yargıyı da tanıyan bir gazeteci
olarak inanıyorum ki Enis yakında hapisten çıkacağına ve
hesaplaşacağına inanıyorum. Ergenekon, Balyoz davalarında
yaşananlar ortada.
Bu kararın onu alanların övünç kaynağı değil, muhtemelen pişmanlık
kaynağı olacağına da inanıyorum.
Ama şimdi gözler 15 Haziran saat 11'de Kızılay'da.