Hürriyet yazarı madde madde yazdı! Alişan tipi aşk nasıl yaşanır?
29 Haziran'da Eda Erol'la evlilik yolunda ilk adımı atan şarkıcı Alişan'ın verdiği röportaj uzun süre magazin gündemini meşgul etmişti.
Bir süredir gündemde olmayan Alişan, Esra Erol’un kardeşi Eda Erol
ile nişanlanmasından sonra tekrar gündeme oturdu. Aslında gündeme
oturan nişandan ziyade sonrasında olanlardı.
Alişan’ın nişanın ardından bir gazeteye verdiği röportajda “Eda
terliklerimi ayağıma getirecek.” demesi tartışmaların fitilini
ateşledi. Hürriyet yazarı Pucca da, madde madde 'Alişan modeli
sevmek' nasıl oluyor, onu yazdı.
İşte Pucca'nın "Alişan modeli sevmek" başlıklı
bugünkü köşe yazısı:
Her ilişkinin dinamiği farklı, her ilişki kendinden mesul. Kiminde
tutku fazla, kimi huzur dolu, kimi acı çekmeli... Önemli olan kısmı
‘en azından’ toplum önünde saygıyı kaybetmemek. Aslında, tüm ülkeye
sevgilisini güzel bulmadığını, görücü usulü evleneceğini, eve
hizmetçi aradığını anlatan Alişan çok umurumda değil. Alişan sadece
kendi gibi hemcinslerinin temsili hali. Zaten nişanlısı da ‘ben çok
eğleniyorum, size b.k yemek düşer’ diyerek çat diye kapattı
ağzımızı. O da haklı, neticede ikisi yaşıyor bu durumu. Ama bana bu
Alişan tipi aşk yaşayan adamlardan gına geldi artık.
◊ Uzun ilişki yaşayamamalarının en büyük nedenini kadınlar olarak
görürler. Onlar harikadır, onlar mükemmeldir; kadınlar sorunludur.
Ağızlarından sürekli ‘kadın dediğin şöyle olmalı...’ diye bilmiş
bilmiş laflar çıkar.
◊ Sürekli olarak anaları gibi kadın ararlar. ‘Vefa’ adı altında
kocasının her türlü zorbalığına ses çıkarmamış, yuva yıkılmasın
diye kan kusup kızılcık şerbeti içtim demiş bir kadın. Ki elinden
kaçmasın...
◊ İstersen politikacı ol, ne bileyim Nobel üstüne Nobel al, hatta
ölümsüzlüğü bul. Evinde kocanın önüne iki kap sıcak çorba
koyamıyorsan kadın değilsin. Zaten bu saydıklarımı, onlara göre,
elinin hamuruyla kadınlar yapmaz.
◊ Kadınların ne giyip ne giymeyeceğiyle ilgili saatlerce
konuşabilirler. Koluna takıp ailesiyle tanıştıracağı kişi asla
‘açık’ giyemez. Ama baktıkları, takıldıkları, eğlendikleri
istediğini giyebilir.
◊ Sevgilisinin, evleneceği kişinin bir birey olduğunu her zaman
unutur. Yemesinden gezmesine, arkadaşlarından kuzenine kadar her
şeyine karışır.
◊ ‘Türk kızı kaprisi!’ adı altında aşağılamak, en sevdikleri
şeydir. Sonra bu aşağıladıkları kızlar gibi birini bulamıyoruz diye
dizlerini döverler.
◊ Seks onlar için bir skordur. Ne kadar çok kişiyle yaparlarsa
kendilerini o kadar ‘olmuş’ görürler. Ama hayatında hiç öpüşmemiş,
hatta mümkünse hiç dışarı yüzü görmemiş kız isterler.
◊ Patavatsızdırlar. Akıllarına ilk geleni söylemeyi dürüstlük,
hatta doğallık zannederler.
◊ İlişki içinde espriler hep aynıdır. Çapkınlıklarıyla ilgili
konuşmaya bayılırlar.
◊ Egolarına dair ufacık bir yıpranma gördükleri an önce din, Allah
diye saydırmaya başlarlar. ‘Şimdi konunun bununla ne alakası var?’
deyince bu kez vatanına, milletine nasıl sadık olduklarıyla
övünürler. Konunun bununla da alakası yoktur.
◊ Hayatın sillesini yemiş gibi davranırlar; çok şey görmüş, çok
kazık yemiş, iyi niyeti çok suistimal edilmiş kişilerdir. Oysa en
fazla arkadaşı borç isteyip geri ödememiştir.
◊ Şimdilik aklıma gelenler bunlar. Haa, benim sevgilim çok mu
akıllı? Keşkeee... Ama en azından şu uluorta espri adı altında
yaptığı şeyleri sınırlandırabildim.
Buna da şükür...