Hürriyet yazarı ilk yazısında patronuna böyle dokundurdu!
Selahattin Duman, esprili spor yazılarından sonra Hürriyet'te gündemi yorumlayan yazılara imza atmaya başladı.
Sabah ve Vatan gazetelerinde üzun yıllar köşe yazarlığı yaptıktan
sonra, Vatan'ın Demirören grubuna satılması sonrasında yazılarına
ara veren Duman, Hürriyet'teki önce "O yazar" müstear ismiyle
haftada bir, ardından da spor yazılarıyla okur karşısına
çıkmıştı.
Duman bugün köşesinde "Bir köşe yazarı (köşesi fark etmez) nasıl
başarılı olu?" başlıklı yazısı ile Hürriyet'te siyaset yazmasına
nasıl karar verildiğini ve başına neler geldiğini yazdı.
Duman ilk yazısında hem siyasetçilere hem de patronuna dokundurmayı
ihmal etmedi: "Yazarına görev icat edip "Gidip yazsın.." demesini
bilen "Benim yazarımın giyecek pantolonu var mı?" diye sormasını da
bilecek."
İşte o yazıdan çarpıcı bölümler:
SABAHIN kör aydınlığında (yani öğleden sonra) telefon acı acı
çaldı.
Uyku sersemi olmayıp, aklımı başımda gezdirsem; Hitchcock filminden
bir gerilim sahnesini yaşıyormuş gibi telefona dik dik
bakardım.
Arayan Fikret Ercan'mış. Hürriyet'in dünya durdukça yerinde durası
yazıişleri paşası. Eski arkadaşım. Dış gezilerdeki can
yoldaşım.
Biz ona Arap Fikret deriz.
(...)
Arap Fikret lafa yekten girdi "Selo.." dedi. "Ampul Partisi ile
Altı Kazık Partileri'nin kongreleri var Ankara'da. Gazete için
izler misin?"
Araya bu fikrin, gazetenin başı Vuslat Hanım'dan çıktığını
sıkıştırmayı da ihmal etmedi.
Yaptığı teklifin açılımı şöyle:
"Patron gidip izlemeni istiyor. Potkan sıkıyorsa hayır de.."
Yazdıklarım Hürriyet'in kayıtlarına geçsin diye söylemiyorum.
Çalışma âşığı bir insanım. İsterim ki birileri bana hep iş versin.
Ben de öğleden sonra ikilere kadar uyumayayım, ha babam
çalışayım.
"Giderim.." dedim. "Durur muyum?"
Laf ağzımdan böyle çıktı ama içimde başka türlü rüzgârlar esiyordu.
Babası mezuniyet törenine gelmediği için bunalım geçiren Amerikan
ergeni gibiydim.
Sebebi mi? Söylemesi ayıptır, iştahı açık bir insanım. Bu yetmezmiş
gibi "Seyrek bıyıklı asabi şahsiyeti" mutlu etmek için sigarayı
bırakmışım.
Hal böyle olunca yirmi kilo aldım. (Paralel yapı otuz kilo diyor
ama inanmayın..) Mevcut pantolonlara sığmaz oldum.
Bodrum'daki gece etkinliklerine şortla katılan tek kişi olmaktan
utandığım için gidip kendime yeni bir pantolon aldım. Bulabildiğim
Bodrum'daki en geniş pantolondu. Çok şık bir şey değildi.
Tasarımcısı pantolonu şekillendirirken Alpullu Şeker Fabrikası'nın
çuvallarından esinlenmiş. Çuvalın bele denk gelen yerine dört köprü
dikip, yanlara birer cep ekleştirmiş. Olmuş sana pantolon. Giyinip
salınması da bana nasip oldu.
SIĞDIRMAYAN ALLAH..
Arap Fikret'ten şifreli talimat gelir gelmez ilk işim kalkıp o
pantolonu giymek oldu. İki ay içinde ne yediysek onun da içine
sığamadık. Meğer bendeki iştah açıklığı devam ediyormuş. Bu yüzden
son pantolona da sığmaz olmuşum.
Aslında giyebiliyorsun.
"Belini iliklemem.. Olur biter" diyorsan sorun yok. Lakin beli
kapanmıyor. Tam üç parmaklık kaçak var.
Varsın olsun, moralimi bozmadım. Sadece bu Ankara işini başıma
saranlara bir eyyam söylendim.
Gayet de haklıydım. Yazarına görev icat edip "Gidip yazsın.."
demesini bilen "Benim yazarımın giyecek pantolonu var mı?" diye
sormasını da bilecek.
Koca Ankara'ya, eve temizliğe gelen kadının şalvarını ödünç alıp
gidecek halimiz yok. Vurduk kendimizi rejime.
Bir hafta sadece marul, kıvırcık yaprağı, salatalık ve domates
yiyerek yaşadık.
Bunlardan başka her gün bir saat yüzme, sekiz kilometre yürüme, üç
saat sürekli dedikodu. Bir de baktım, günü geldiğinde pantolonun
içine serçeparmak farkıyla girebilmişim. Azmin zaferiydi bu.
* * *
İki partinin birden kongrelerini bir yazdım bu kadar olur.
Birinci kongreden sonra "Peeee!!" çeken Seyrek Bıyıklı Asabi
Şahsiyet'in gözleri dolu dolu olmuş ve "Bunları bilseydim
Cumhurbaşkanı adayı olmazdım.." demiş. Akif Beki'nin
yalancısıyım.
İkinci kongreden sonra da "Mülayim Bakışlı Gözlüklü Şahsiyet"
yazılarım üzerine duygusallaşmış "Ben partinin bu durumda olduğunu
bilmiyordum.." diye sızlanmış.
İşte ülke demokrasisine ayar veren o risalelerimden sonra gazete
yönetimi toplandı. İç sayfalarda da yazmama karar verildi.
Bugün o kararın icabını yerine getiriyorum.
Hürriyet okuruna Merhaba!