10 Haz 2016 11:12
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 21:18
Hürriyet yazarı: 'Hasan Cemal, her yazısına iddianame yazılan gazeteci unvanını kimselere kaptırmayacak!'
Hürriyet yazarı Mehmet Y. Yılmaz, Hasan Cemal hakkında açılan Erdoğan'a hakaret davasını köşesine taşıdı.
Hürriyet yazarı Mehmet Y. Yılmaz, T24 yazarı Hasan Cemal
hakkında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a hakaret ettiği iddiasıyla
açılan ikinci davaya ilişkin olarak, "Öyle görünüyor ki
Cumhurbaşkanı, 'dünyanın en çok hakarete uğradığını düşünen devlet
başkanı' unvanına sahip olurken Hasan Cemal de her yazısına
iddianame yazılan gazeteci unvanını kimselere kaptırmayacak"
yorumunu yaptı.
Daha önce başlatılan sorulturmalardaki iddianameleri hatırlatan Yılnaz, "Tahmin edeceğiniz gibi bundan önceki iddianamelerde de olduğu gibi hakeret iddiasına ilişkin ifadeleri, yazının neresinde yer aldığı, hangi kelimelerle 'ifade edildiği' iddianamede belirtilmiyor" ifadesini kullandı.
Yılmaz, "Savcı bunu belirtemiyor, çünkü o da biliyor ki Yargıtay, Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararları ortada durduğu sürece o kelimelerin hakaret içerdiğini ispatlayabilmesi mümkün değil" dedi.
Yılmaz'ın Hürriyet'te "Cumhurbaşkanı ne yapacağını bilmiyor" başlığıyla yayımlanan (10 Haziran 2016) yazısından bazı bölümler şöyle:
Dava açmaktan yorulmadılar
Hasan Cemal hakkında Cumhurbaşkanı’na hakaret iddiasıyla bir dava daha açıldı.
Öyle görünüyor ki Cumhurbaşkanı, “dünyanın en çok hakarete uğradığını düşünen devlet başkanı” unvanına sahip olurken Hasan Cemal de her yazısına iddianame yazılan gazeteci unvanını kimselere kaptırmayacak.
Hasan Cemal o yazısında “neredeyse her Allah’ın günü Anayasa suçu işleyen bir Tayyip Erdoğan”dan söz ediyordu.
Savcının iddiasına göre Hasan Cemal “eleştiri sınırlarını aşmış”.
İddianamede şöyle deniliyor: “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın halk nezdinde itibarını zedelemeye yönelik ve kişilik haklarına saldırı niteliğinde hakaret teşkil eden sözler olduğuna ilişkin somut deliller bulunduğu...”
Tahmin edeceğiniz gibi bundan önceki iddianamelerde de olduğu gibi bu ifadelerin, yazının neresinde yer aldığı, hangi kelimelerle “ifade edildiği” iddianamede belirtilmiyor.
Bunu hâkim kendi kendisine bulacak artık!
Savcı bunu belirtemiyor, çünkü o da biliyor ki Yargıtay, Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararları ortada durduğu sürece o kelimelerin hakaret içerdiğini ispatlayabilmesi mümkün değil.
Onun için topu hâkime atıyor, o da muhtemelen Yargıtay’a atacaktır, ta ki top auta çıkana kadar!
Hep aynı şeyi söylüyorum ama yine tekrarlayacağım: Cumhurbaşkanı’nın halk nezdinde itibarını korumak isteyenler, onu meydan mitinglerinden, siyasi parti kongrelerine karışmaktan uzak tutmaya gayret etmeliler.
Çünkü her ağzını açtığında halkın bir bölümünü ötekileştiriyor.
Cumhurbaşkanlığı makamının itibarını korumak, herkesten önce Cumhurbaşkanlığı’na ait bir görev olmalıdır.
MEHMET YILMAZ'IN YAZISININ TAMAMI İÇİN TIKLAYIN
Daha önce başlatılan sorulturmalardaki iddianameleri hatırlatan Yılnaz, "Tahmin edeceğiniz gibi bundan önceki iddianamelerde de olduğu gibi hakeret iddiasına ilişkin ifadeleri, yazının neresinde yer aldığı, hangi kelimelerle 'ifade edildiği' iddianamede belirtilmiyor" ifadesini kullandı.
Yılmaz, "Savcı bunu belirtemiyor, çünkü o da biliyor ki Yargıtay, Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararları ortada durduğu sürece o kelimelerin hakaret içerdiğini ispatlayabilmesi mümkün değil" dedi.
Yılmaz'ın Hürriyet'te "Cumhurbaşkanı ne yapacağını bilmiyor" başlığıyla yayımlanan (10 Haziran 2016) yazısından bazı bölümler şöyle:
Dava açmaktan yorulmadılar
Hasan Cemal hakkında Cumhurbaşkanı’na hakaret iddiasıyla bir dava daha açıldı.
Öyle görünüyor ki Cumhurbaşkanı, “dünyanın en çok hakarete uğradığını düşünen devlet başkanı” unvanına sahip olurken Hasan Cemal de her yazısına iddianame yazılan gazeteci unvanını kimselere kaptırmayacak.
Hasan Cemal o yazısında “neredeyse her Allah’ın günü Anayasa suçu işleyen bir Tayyip Erdoğan”dan söz ediyordu.
Savcının iddiasına göre Hasan Cemal “eleştiri sınırlarını aşmış”.
İddianamede şöyle deniliyor: “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın halk nezdinde itibarını zedelemeye yönelik ve kişilik haklarına saldırı niteliğinde hakaret teşkil eden sözler olduğuna ilişkin somut deliller bulunduğu...”
Tahmin edeceğiniz gibi bundan önceki iddianamelerde de olduğu gibi bu ifadelerin, yazının neresinde yer aldığı, hangi kelimelerle “ifade edildiği” iddianamede belirtilmiyor.
Bunu hâkim kendi kendisine bulacak artık!
Savcı bunu belirtemiyor, çünkü o da biliyor ki Yargıtay, Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararları ortada durduğu sürece o kelimelerin hakaret içerdiğini ispatlayabilmesi mümkün değil.
Onun için topu hâkime atıyor, o da muhtemelen Yargıtay’a atacaktır, ta ki top auta çıkana kadar!
Hep aynı şeyi söylüyorum ama yine tekrarlayacağım: Cumhurbaşkanı’nın halk nezdinde itibarını korumak isteyenler, onu meydan mitinglerinden, siyasi parti kongrelerine karışmaktan uzak tutmaya gayret etmeliler.
Çünkü her ağzını açtığında halkın bir bölümünü ötekileştiriyor.
Cumhurbaşkanlığı makamının itibarını korumak, herkesten önce Cumhurbaşkanlığı’na ait bir görev olmalıdır.
MEHMET YILMAZ'IN YAZISININ TAMAMI İÇİN TIKLAYIN