Hürriyet yazarı ezber bozdu! Cemaate karşı Erdoğan'ın yanındayım!
Hürriyet’te bugün Mehmet Y. Yılmaz ezber bozarak devlet içindeki illegal ve paralel yapıyla mücadelede Başbakan Erdoğan’ın yanında yer aldığını açıkladı.
Tam bir "Erdoğan muhalifi" olan Mehmet Y.Yılmaz bugünkü yazısında,
“Ama madem kendimi öncelikle ‘demokrat’ olarak tanımlıyorum,
seçimle işbaşına gelmiş ve yarın yine bir seçimle gönderilebilecek
bir iktidar ile mücadele etmeyi, görünmeyen güçlerle gölge boksu
yapmaya tercih ederim.” diyerek de ezber bozdu.
Yılmaz şunları yazdı:
ERDOĞAN’IN O SÖZLERİNE YANLIŞ DİYEMEM
Siyasetin toz duman olduğu böyle ortamlarda arada bir nefes alıp,
pozisyonunuzu netleştirmenin her türlü kafa karışıklığına iyi
geleceğine inanırım. Bu yazıyı bu amaçla yazıyorum.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Manisa nutkunda şöyle konuştu:
“Maalesef devletin içinde yapılaşmaya giden bir örgüt, çete var.
Bunlar mahremiyet diye bir şey tanımıyorlar. İzlemekse izlemek,
dinlemekse dinlemek. Yapılan işlerde yargı, dürüst karar veren adım
atan bütün yargı mensuplarını tenzih ediyorum. Bunların dışında
maalesef belli bir örgüt anlayışı içinde, görev alanının dışına
çıkmak suretiyle bazı medya gruplarını alan ve servis yaparak masum
insanları lekeleme gayreti içinde olan yargı mensupları da var.
Yürütme var. Polisin içinde de var. Orada da var. Oradan da bu tür
servisler yapılıyor. Hiçbir günahı olmayanlar suçlanıyor.”
Bu sözlerin yanlış olduğunu söyleyebilir miyim? Hayır,
söyleyemem.
Başbakan “devletin içinde yapılaşmaya giden örgüt” ile mutlu mesut
yaşarken, ben bu köşede bunu kaç kere yazmıştım? Hatırlayamayacağım
kadar çok!
BİRBİRLERİNİ YESİNLER DİYEMEYİZ
Şu anda seçim ile işbaşına gelmiş meşru bir hükümet var.
O meşru hükümet, devletin içindeki bir cemaatçi yapılanma ile
iktidar savaşına girdi.
Geçmiş dönemde o cemaatçi yapılanma ile al gülüm–ver gülüm
yaşadıkları gerçeğini biliyoruz.
Hatta bir adım daha ileri giderek o yapılanmanın yargıda ve poliste
yaygınlaşmasına, yerleşmesine, kadrolaşmasını tamamlamasına da
ortak olduklarını söyleyebiliriz.
Bugün aralarında bir iktidar mücadelesine girmiş olmaları, bu
gerçeği unutturmasın.
Ama “Eskiden birlikte insanların başına çorap ördüler, şimdi de
birbirlerini yesinler” de diyemeyiz.
DEMOKRASİ İÇİN DEVLET İÇİNDEKİ YAPILANMALAR
TEHDİTTİR
Devlet içindeki bu tür yapılanmaların, siyasi sorumluluk almadan
siyaseti dizayn etmeye kalkışanların demokrasi için en büyük tehdit
olduğunu düşünürüm.
Geçmişte de böyle düşünüyordum, şimdi de böyle.
Geçmişte devlet içindeki derin yapılanmalar, hükümetlere “boy
ölçüsü” vermek istediklerinde cinayetler de dahil çok suçlar
işlediler. Bugünkü derin yapılanmalar da henüz belki cinayet
işlemediler ama en az onun kadar ağır suçlar içinde oldular.
Bunu dışarıdan seyredip, kimin kazanacağını beklemek, demokrasiye
inanan herkes için en hafif deyimle “saflık” olabilir.
Recep Tayyip Erdoğan’ın, tek adam olma ve otoriter yönetim
heveslerine ne kadar karşıysam, devlet içindeki cemaatçi yapılanma
ile mücadelesinde de o kadar yanında olduğumu ifade etmek
isterim.
Yeter ki bu mücadeleden şeffaf, hesap verebilir, hukukun
üstünlüğüne ve insan haklarına saygılı, en geniş şekliyle
demokrasiye inanan bir iktidar çıksın.
Bunu beklediğim için “saf” olduğumu düşünebilirsiniz, size bu
nedenle hak da verebilirim.
Ama madem kendimi öncelikle “demokrat” olarak tanımlıyorum, seçimle
işbaşına gelmiş ve yarın yine bir seçimle gönderilebilecek bir
iktidar ile mücadele etmeyi, görünmeyen güçlerle gölge boksu
yapmaya tercih ederim.