Hürriyet Ombudsmanı çarpıcı detayı yakaladı: Tutuklatan fotoğraf iddianamede yok!
Barbaros Muratoğlu’nun tutuklanmasına gerekçe olarak gösterilen Fethullah Gülen’le çekilen fotoğrafta ceketinin ilikli olmasına hakkındaki iddianamede yer verilmedi.
Hürriyet Okur Temsilcisi Faruk Bildirici, Doğan Holding Ankara
Temsilcisi Barbaros Muratoğlu’nun, “Silahlı terör örgütüne yardım
etmek“ suçlamasıyla tutuklu yargılandığı davaya ilişkin olarak,
"Dava dosyasını inceledim. İlk gözüme çarpan, bu davada hukukun
tersine işlemesi oldu" dedi.
"Bildiğim kadarıyla önce suç tespit edilir, sonra o suçu işleyen
bulunur. Muratoğlu ise önce suçlu ilan edilmiş, sonra suç isnatları
ortaya çıkarılmış" diyen Bildirici, "Şöyle ki, Muratoğlu, yaklaşık
5.5 ay önce gözaltına alınırken hakkındaki temel iddia, Fetullah
Gülen ile 2012 yılında çekilmiş bir fotoğraftı. Hâkim, çoğu
gazeteci yedi kişinin bulunduğu bu fotoğrafta Muratoğlu’nun
ceketinin iki düğmesinin iliklenmiş olmasını tutuklama gerekçesi
yapmıştı. Ancak bu fotoğraf iddianamede tamamen unutulmuş, tek
satır bile bahsedilmiyor" ifadesini kullandı.
Davanın bir önceki duruşmasında, itirafçı olarak verdiği ifadeler
nedeniyle Muratoğlu’nun gözaltına alınmasına neden olan 'FETÖ’den
tutuklu avukat Ramazan Aykış tanık olarak dinlenmişti. Savcı,
Muratoğlu'nun tahliyesini isterken, mahkeme, Muratoğlu’nun
tutukluluk halinin devamına hükmetmişti.
Bildirici'nin "Tutuklatan fotoğraf iddianamede yok"
başlığıyla yayımlanan yazısından bazı bölümler şöyle:
12 Eylül 1980 döneminde genç bir muhabir olarak askeri mahkemeleri
izlemiştim. Aynı binada, bitişik odada çalıştığım Doğan Holding
Ankara Temsilcisi Barbaros Muratoğlu da tutuklanıp Silivri
Cezaevi’ne konulunca eski alışkanlığım depreşti, dava dosyasını
inceledim.
İlk gözüme çarpan, bu davada hukukun tersine işlemesi oldu.
Bildiğim kadarıyla önce suç tespit edilir, sonra o suçu işleyen
bulunur. Muratoğlu ise önce suçlu ilan edilmiş, sonra suç isnatları
ortaya çıkarılmış.
Şöyle ki, Muratoğlu, yaklaşık 5.5 ay önce gözaltına alınırken
hakkındaki temel iddia, Fetullah Gülen ile 2012 yılında çekilmiş
bir fotoğraftı. Hâkim, çoğu gazeteci yedi kişinin bulunduğu bu
fotoğrafta Muratoğlu’nun ceketinin iki düğmesinin iliklenmiş
olmasını tutuklama gerekçesi yapmıştı. Ancak bu fotoğraf
iddianamede tamamen unutulmuş, tek satır bile bahsedilmiyor. Onun
yerini telefon konuşmaları listesi ve bir avukatla görüşmeler
almış.
Suçlama sadece gerekçesiz iki paragraf- Zaten 22 sayfalık
iddianamenin 20.5 sayfası, “FETÖ/PDY hakkındaki genel tespitler ve
örgütün yapılanması” ile ilgili. Muratoğlu ile ilgili suçlama
sadece iki paragrafta özetlenmiş. “Silahlı terör örgütüne yardım
ettiği” iddiasıyla cezalandırılması isteniyor.
Tanık avukat ifadesine açıklık getirdi- İddianamede Muratoğlu’na
yöneltilen iki suçlama var. Birincisi “FETÖ’nün yargıda etkin olan
yapılanmasından yararlanmak için örgüte ait bir hukuk bürosu”nda
çalışan avukat Ramazan Aykış ile görüşmek. Oysa holding adına
vekalet sözleşmesi yapılan bu avukat, hiçbir davayı kazanamayınca
sözleşme Kasım 2014’te feshedilmiş. Üstelik halen tutuklu bulunan
Aykış, son duruşmada ilk ifadesini düzelterek, “gözlemlerime
dayanarak verdiğim ifadeler kesinmiş gibi beyanlarıma geçirilmiş”
dedi. Muratoğlu’nun “cemaatin yargıda etkin olmasından dolayı
kendilerine vekalet verdiği” gibi bir sözünü de duymadığını
söyledi.
ByLock’u yok ama kullananlarla görüşmekle suçlanıyor- İkinci
suçlama da “ByLock programı kullanan FETÖ/PDY mensubu şahıslarla
görüşmek.” Fakat bu görüşmelerin içeriğinde nasıl bir suç unsuru
olduğu yok. Görüşmüş olmak başlı başına suç kabul ediliyor. Halbuki
o dönemde kamu görevlileri olan şahısların görevden ayrılmalarından
sonra Muratoğlu’nun bu kişilerle görüşmeleri kesilmiş. Ayrıca
kayıtlarda geçen telefon numaraları da yeterince araştırılmamış.
Örneğin, Kimse Yok Mu Derneği Konya Şube başkanına ait olduğu
söylenen telefon numarası, Vodafone telesekreter servisine ait bir
hat.
Savcı iki kez tahliye istedi, mahkeme reddetti - 13. Ağır Ceza
Mahkemesi’nde 21 Mart’ta yapılan ilk duruşmada savcı, “suçun vasıf
ve mahiyeti ile delillerin toplanmış olduğu” gerekçesiyle
Muratoğlu’nun tahliyesini istedi. Hatta adli kontrol talebinde bile
bulunmadı. Mahkeme ise “kuvvetli suç şüphesini gösteren deliller
bulunması, tanık üzerinde baskı girişimi ve delilleri karartma
ihtimalinin bulunması, kaçma şüphesi, muhtemel ceza ile tutuklama
tedbirinin ölçülü olması” gibi standart gerekçelerle tahliye
istemini reddetti. 18 Nisan’daki ikinci duruşmada savcı yine aynı
gerekçeyle tahliye talebini yineledi. Mahkeme tanığın dinlenmiş ve
delillerin toplanmış olmasına rağmen aynı gerekçelerle tutukluluğun
devamına karar verdi. Böylece bu tür davalarda pek görülmeyen bir
hukuki çelişki ortaya çıktı.
Dava artık final aşamasında.
16 Mayıs’ta savcı esas hakkındaki görüşünü açıklayacak; ardından
sıra savunmalara ve karara gelecek.
FETÖ üyesi hâkimle ev alma iftirası
Muratoğlu, Akşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Murat
Kelkitlioğlu’nun 24 Kasım 2016’daki yazısının ardından gözaltına
alınmıştı. Kelkitlioğlu, davanın her kritik dönemecinde yeni bir
suçlamada bulundu ve 3 Mart’ta yazdığı bir haberde, Muratoğlu’nun
“Kosova’ya kaçan FETÖ militanı eski Yargıtay Tetkik hâkimi Serkan
Aydın ile birlikte Priştine’deki bir siteden ev aldığını” öne
sürdü.
Halbuki sadece isim benzerliği söz konusuydu; Muratoğlu ile
birlikte Kosova’dan ev alan, aynı isimdeki işadamı arkadaşıydı.
Zaten hâkim Serkan Aydın, 22 Temmuz 2016 tarihinden itibaren
cezaevindeydi ve Kosova’dan ev alması söz konusu olamazdı. Nitekim
hâkimin eşi Gülşen Aydın da Ahmet Hakan’a bir mektup göndererek
iddiaları yalanladı. Muratoğlu’nun oradan 49 metrekarelik bir ev
almasının nedeni de küçük yaşta kaybettiği ve Kosovalı olan babası
ve annesinin doğup büyüdüğü topraklara duyduğu bağlılıktı.
Kelkitlioğlu’na gelen e-posta- İlginç bir şekilde, Kelkitlioğlu’na
gönderilen bir e-posta dava dosyasından çıktı. Sosyal medya
hesaplarında SPK’da başuzman görünen Namık Kemal Ayengin adlı
kişinin Kelkitlioğlu’na gönderdiği 11 Ocak 2017 tarihli e-postada,
Doğan Medya hakkında dedikodulara dayalı suçlamalar yer alıyor. Bu
e-postanın nasıl olup da savcılığa ulaştığı ve neden dosyaya
girdiği belirsiz.