26 Mar 2012 13:05 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 13:28

HÜRRİYET OKURU VURDU, OKUR TEMSİLCİSİ SAVUNDU! İMAM HATİP YAZILMALI MIYDI?

Hürriyet Gazetesi'ninde yayınlanan "eşinin öğrencisiyle ilişki görüntülerini buldu" başlıklı haberdeki "İmam Hatip Lisesi" vurgusu tartışma konusu oldu.

İmam Hatip’e yaklaşım

“EŞİNİN öğrencisiyle ilişki görüntülerini buldu” başlıklı haber, bir kadının Eğirdir İmam Hatip Lisesi’nde edebiyat öğretmeni olan kocasının bir öğrencisiyle cinsel ilişki sırasında çekilmiş görüntülerini bulmasını konu alıyordu. Kadın, bu görüntüleri bulunca savcılığa suç duyurusunda bulunmuş ve sonra Fransa’daki ailesinin yanına kaçmıştı.

İktisatçı yazar Dr. Ahmet Atılgan, öğretmenin İmam Hatip Lisesi’nde görev yaptığının haberde bu şekilde yazılmasına tepki gösterdi:

“Herhangi bir öğretmenin bir öğrencisi ile ilişkisi rezalettir, bunu önce not edelim. Sonra, dünyanın her yerinde ve Türkiye’de öğrencileri ile ilişki kuran öğretmenler olabilmektedir, maalesef. Bunun haber yapılması da olağandır. Ama ‘İmam Hatip Öğretmeni’ diye, bu niteliğin manşetten geçilmesi, işte bu Made in Hürriyet’tir.”

Atılgan’ın eleştirdiği haberin sunumu, gazete ile internette farklıydı. Haber, 15 Mart tarihli Hürriyet’te “Öğrencisiyle ilişkisini kaydetti” başlığıyla ve öğretmenin görev yaptığı okulun adı çıkarılarak verilmişti. Hürriyet internette ise tam tersine öğretmenin İmam Hatip Lisesinde çalıştığı bilgisi yer alıyordu, haberin başlığı gazetedeki gibiydi. Ama ana sayfadaki manşetler arasında “İmam Hatip Lisesi öğretmeni” olarak anons edilmişti haber.

Peki, haberin gazetedeki veriliş biçimi mi doğruydu, yoksa internetteki mi? Bir haberci gözüyle bakıldığında öğretmenin İmam Hatip’te çalıştığı haberin unsurlarından biriydi ve okurun bunu bilmeye hakkı vardı. Fakat öbür yandan bu olay nedeniyle bütün İmam Hatiplilerin zan altında bırakılması ve dahası ilişki görüntüleri kaydedilen öğrencinin kimliğinin deşifre olması tehlikesi söz konusuydu.

Görüşlerine başvurduğum gazeteci arkadaşlar arasında İmam Hatip’ten söz edilmesi gerektiğini savunan da oldu, karşı çıkan da. Bunun üzerine Galatasaray Üniversitesi’nden Prof. Dr. Yasemin İnceoğlu’nun uzmanlığına başvurdum. Nefret söylemi ve ayrımcılık konularında çalışmaları bulunan İnceoğlu, okulun tam adını vermeden “İmam Hatip Lisesi öğretmeni”nin yaptığı bir fiil olarak başlık atılmasının doğru olmadığını vurguladı ama haberde İmam Hatip Lisesi’nden söz edilmesi gerektiğini anlattı:

“Olay bir özel okulda veya herhangi bir Anadolu Lisesi’nde de geçseydi yine vermek gerekirdi. Bana kalırsa gazetede lise adının ayıklanması yanlıştı. Her şeyden önce altın kural bu haberin verilmesinin kamu yararı açısından önemidir. Bir lise öğretmeninden bahsediyoruz, kamu güvenini ve kamu düzenini ilgilendiren bir konu. İnsanlar çocuklarını bu öğretmenlere emanet ediyorlar, tam tersine gazetecinin belli başlı görevi bu kişileri ifşa etmektir. Kamu yararının gerektirdiği durumlarda özel yaşam ihlali düşünülmez. Haberin hem okul adı hem de öğretmenin ad-soyadının baş harfleriyle verilmesi gerekir. Burada korunması gereken okul veya öğretmen değil, rüştünü ispat etmemiş olan çocuk-birey sayılan kız öğrencidir. Esas onun yakın çevresine de teşhir edilmeyecek şekilde baş harfleri bile verilmemelidir.”

İnceoğlu haklı. Nasıl o fiili işleyen kişinin öğretmen olduğunun yazılması bütün öğretmenleri bağlamıyorsa İmam Hatip’te çalıştığının belirtilmesi de bütün İmam Hatiplileri zan altında bırakmaz. Suçlanan kişinin “İmam Hatip Lisesi öğretmeni” olması haberin bir unsuru. O nedenle de haberde bu bilgiye yer verilmesi gerekirdi.

Fakat İmam Hatip’in internetteki ilk sayfadaki manşetler arasına taşınması doğru olmamış. Zira bu unsur başa çıkınca haberin ağırlık noktası değişiyor; olay bir öğretmenle ilgili suçlama olmaktan çıkıp, “İmam Hatip öğretmeni” ile ilgili hale geliyor. İmam Hatip camiasının habere değil ama bu başlığa alınması haksız olmaz.

Tabii Hürriyet’in gazete ve internetteki farklı sunumlarının Dr. Atılgan’ın, Hürriyet ile ilgili ön kabule dayanan “Made in Hürriyet” yaklaşımının doğru olmadığını gösterdiğine de dikkat çekmek durumundayım.

Faruk Bildirici/Hürriyet