Hürriyet Okur Temsilcisi o muhabire 'ayar' verdi: Gazeteci örtbas etmez!
Hürriyet gazetesi okur temsilcisi Faruk Bildirici, Ensar Vakfı olayını "örtbas etmekle" suçlanan Hürriyet gazetesi muhabiri Gülden Aydın'ı eleştirdi.
Hürriyet gazetesi okur temsilcisi Faruk Bildirici, Ensar Vakfı
olayını "örtbas etmekle" suçlanan Hürriyet gazetesi muhabiri Gülden
Aydın'ı eleştirdi. Bildirici, "Gazeteci örtbas etmez" başlıklı
yazısında "Gazeteciler birilerini, özellikle de toplumdaki güç
odaklarını memnun etmek değil, tam tersine gerektiğinde hoşnutsuz
etmekle yükümlüdür." ifadelerini kullandı.
İşte Bildirici'nin yazısının ilgili bölümü:
"Gazetecilik, örtülen gerçekleri gün yüzüne çıkarıp kamuoyuna
aktarma, aktarılanla yetinmeme, denetleme, sorgulama ve eleştirme
mesleğidir.
Gazeteciler birilerini, özellikle de toplumdaki güç odaklarını
memnun etmek değil, tam tersine gerektiğinde hoşnutsuz etmekle
yükümlüdür.
Nereden gelirse gelsin bütün yanlışlara kafa tutar bu mesleğin
erbapları.
Maalesef ülkemizde çocukların cinsel istismarı, tecavüz ve ensest
gibi vakalarda örtbas etme eğilimi yaygın. Sadece suçlananlar
değil, kimi zaman mağdur taraf da örtbas etmeye çalışabiliyor.
Belki içinde bulunduğu “mahalleden” dışlanma korkusu, güce karşı
çıkamama, utanma ya da başka birçok nedenden kaynaklanıyor olabilir
bu çaba.
Kuşkusuz onaylanamaz ama anlaşılabilir davranışları.
Gazetecilerin ise bu tür vakaları asla ve asla örtbas etme
eğilimine girmemesi gerekir.
Tersine sorumluların ve nedenlerinin ortaya çıkarılması için bütün
araştırma teknikleri kullanılmalı, suçun tekrarlanmaması için önlem
alınması sağlanmalı, önlemler ısrarla ve inatla takip
edilmelidir.
İnsani değerlere karşı işlenen bu suçlar karşısında gazetecinin
tarafsız kalması beklenemez.
Bence “ahlaki tarafsızlık”, bu vakalara karşı tavır almayı zorunlu
kılar.
Elbette suça karşı olmak, suçluya taraf olmak ya da olmamak
anlamına gelmez. Ne kadar utanç verici olursa olsun yine de
suçlananlara adil davranmak ve haklarını göz ardı etmemek
durumundayız.
Ayrıca ceza hukukunun en önemli ilkelerinden biri olan “suçun ve
cezanın kişiselliği ilkesi”ni de unutmamalıyız.
Bir kişinin işlediği öne sürülen suç nedeniyle yakınları ve içinde
bulunduğu kurumlar ya da topluluklar peşin hükümle suçlanamaz.
Ama suç ve suçlu ile ilgili kurum ya da toplulukların ilişkisi
araştırılır; suça ilişkin bir ihmal olup olmadığı, alınan
önlemlerin kalitesi, suçun örtbas edilip edilmediği sorgulanır.
Bunları aktarmamın nedeni, 10 erkek çocuğun Ensar Vakfı ve Karaman
Anadolu İmam Hatip Lisesi Mezunları Derneği’nin (KAİMDER)
Karaman’daki ev ve yurtlarında cinsel istismara uğramasıyla ilgili
davanın iki gün sonra başlayacak olması.
Ne yazık ki, bu olayın ortaya çıktığı andan beri kimi çevreler
olayı örtbas etme çabası içine girdi. Garip ama gazeteciler de
kamuoyundaki yaklaşımlara paralel olarak iki kampa ayrıldı.
Bir grup, Ensar Vakfı ve KAİMDER’i suçlarken, bir grup da bu
kurumları savunmayı yeğledi. Oysa gazeteci peşin hükümle
davranamaz.
Gazeteci ne o kurumların sözcüsü olur ne de düşmanı.
Gazetecinin görevi, olayı örtbas etmek isteyenlerle mücadele etmek
ve gerçeğin peşine düşmektir; yani araştırmak, sorgulamak,
önyargılı davranmak yerine soru sormaktır.
Ensar Vakfı ve KAİMDER yöneticilerinin bu suçla bir ilişkisi var
mı?
Böyle bir suçun işlenmemesi için yeterli önlem alınmış mı?
Neden bu kurumlarda böyle olaylar yaşanmış?
Suçun ortaya çıkmaması için örtbas etmeye çalışılmış mı?
Sadece Ensar Vakfı ve KAİMDER de değil, Milli Eğitim Bakanlığı,
valilik, polis ve ilgili devlet kuruluşları, küçük çocukların
geceleri de kaldığı böyle yurtlar açılmasına nasıl göz yummuş;
neden hiç denetlememiş?
Onlarca soru daha sorulabilir. Bu soruların yanıtları alınabildiği
oranda sorumlular, sorumluluklar ve varsa kurumsal yanlışlar ortaya
çıkar.
Sadece Karaman’daki davayı incelemek de yetmez.
Türkiye’nin her yanına yayılmış bu yurtlara gitmek, oralardaki
ilişkileri, yaklaşımları, önlemleri araştırmak ve sorgulamak
gerek
Ancak böyle yaparsak başka çocuk ve kadınların mağdur olmasını
önleyebiliriz."
ÖZÜR DİLEMİŞTİ
Hürriyet gazetesi'de Gülden Aydın imzasıyla manşetten verilen
Karaman’da Ensar Vakfı ve KAİMDER’e bağlı evlerde 45 çocuğa tecavüz
iddiasıyla hazırlanan iddianame haberine okuyucular tepki
göstermişti.
Haberde, Ensar Vakfı’nın adının iddianamede sadece bir kez geçtiği
iddia edilmişti. Bu ifadeler nedeniyle Hürriyet’e sosyal medyada
eleştiriler yöneltilmişti.
Daha sonra ise Gülden Aydın’ın özür metni gazetede
yayımlanmıştı.
“Okurdan özür” başlıklı metinde şu ifadeler yer aldı:
“Hürriyet’te dün yer alan Karaman iddianamesine ilişkin haberimde
‘sadece bir çocuğun ifadesinde Ensar Vakfı’ geçiyor bilgisine
sehven yer verdim. Oysa bu sayı daha fazla. Benden kaynaklanan bu
hata nedeniyle okurlar, mağdurlar ve ailelerinden özür dilerim.”