28 Kas 2016 09:18
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 21:41
Hürriyet Okur Temsilcisi açıklık getirdi: "Dick” mi, “Dirk” mi?
Hürriyet Gazetesi Okur Temsilcisi Faruk Bildirici, Fenerbahçe Teknik Direktörü Advoocat'ın lakabının nasıl yazılması gerektiğini açıkladı.
Hürriyet Gazetesi Okur Temsilcisi Faruk Bildirici, Fenerbahçe Teknik Direktörü Dick Advoocat ile ilgili olarak "Tam adı Dirk Nicolaas Advocaat. Dick ise ona verilen lakaplardan biri. Bir diğer lakabı ise Little General (Küçük General). Bu lakapları alması Hollanda yıllarına dayanıyor ve hakkında pek çok kulaktan dolma hikâye var" dedi.
Faruk Bildirici'nin "Yalanlamalar da yalanlanır" başlığıyla yayımlanan (28 Kasım 2016) yazısı şöyle:
Resmi makamlardan gelen yalanlamalar, araştırma haberlerinin ve perde arkası haberciliğinin belalısıdır.
Devlet adamlarının, siyasetçilerin açıklamaları o haberin doğru olmadığı izlenimi verir kamuoyuna. Halbuki resmi yalanlamalar her zaman doğruyu söylemez. Zaman da çoğu kez bu yalanlamaları yalanlar.
Hürriyet’in 21 Eylül’de yayınlanan “Piyade gidiyor” sürmanşeti de böyle bir haber. Milli Savunma Bakanı Fikri Işık, haberdeki “Fırat Kalkanı operasyonunda El Bab kentini hedefleyen Türk Silahlı Kuvvetleri, Suriye’deki güçlere muharip piyadelerle takviye yapmaya hazırlanıyor” bilgisini yalanlamıştı. Işık, haberin yayınlandığı gün gazetecilere, “Türkiye’nin kendi piyadeleriyle bu işi yapmak yerine Özgür Suriye Ordusu’nun elemanlarıyla bu harekâtı yürütmek şu anda bizim planlamamız. Yani kendi piyademizle bu harekâta katılmayı düşünmüyoruz” demişti.
Fırat Kalkanı harekâtı, hiç de Bakan Işık’ın söylediği gibi gelişmedi. Haberde yazıldığı gibi, “Özel Kuvvetler’in yanı sıra Kara Kuvvetleri’ne bağlı değişik muharip piyade sınıfları” da ÖSO’ya destek için Suriye’ye girdi; El Bab yakınlarına kadar gitti.
Bu durumun kanıtlarından biri Genelkurmay Başkanlığı’nın 15 Kasım’da medyaya gönderdiği bilgilendirme notuydu. O notta “Komando Bölüğü timlerinin Şuvayhat Şadır ve Başgün meskûn mahallerinde kontrolü sağladığı” anlatılıyordu. Yani Suriye topraklarında. Başbakan Yıldırım’ın 15 Kasım’da partisinin grup toplantısındaki konuşması da bu doğrultudaydı; “Suriye’de birliklerimizle ÖSO, El Bab’a doğru ilerliyor”.
Türk askerinin Suriye’de olduğunun başka bir kanıtı da Genelkurmay Özel Kuvvetler Komutanı Korgeneral Zekai Aksakallı’dan geldi. TBMM Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu’nun davetine karşılık “Suriye’deyim, gelemiyorum” haberi göndermişti Korgeneral.
24 Kasım’da El Bab bölgesinde Türk askerine düzenlenen saldırılarda şehit olan dört askerden üçü “piyade” sınıfındandı. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin verdiği gazete ilanında üç şehidin rütbelerinin yanında “piyade” yazıyordu.
Görüldüğü gibi, gelişmeler, Hürriyet’in haberini doğruluyor. Yanlış haberlerde özür dilediğimiz gibi doğrulanan haberleri de okura duyurmamız gerek. Bakan Işık da kimi gazetelerde “Hürriyet’in haberi yalanlandı” diye yayınlanan o sözlerine yeni bir açıklama getirir herhalde...
Bir de hatırlatma. Gazetesinden dokuz yazar ve yöneticisi ile birlikte cezaevine atılan Cumhuriyet yazarı Kadri Gürsel de o günlerde Uğur Ergan’ın bu haberine atıfta bulunarak, “Piyade Suriye batağına mecbur girecek” diye yazmıştı. O da haklı çıktı.
Dick mi, Dirk mi?
Fenerbahçe Teknik Direktörü Advocaat’ın adı “Dick” mi, “Dirk” mi? Okurlarımızdan Bülent Özel, merak etmişti bu konuyu. “Gazetenizde Dick Advocaat olarak yazmışsınız, gerçek ismi Dirk değil mi?” diye soruyordu. Ben de biraz taradım. Hollandalı çalıştırıcının adı resmi kayıtların tümünde “Dirk” olarak geçiyor. Fenerbahçe’nin resmi sitesinde de “Dirk” olarak yazılıyor. Ama Hürriyet’te ve bütün spor medyasında gerçek adıyla değil, “Dick” olarak anılıyor. Gerçek adının yerine “Dick”in tercih edilmesinin nedenini ‘Spor Servisi’ndeki arkadaşlara sordum. Spor yazarı Koray Durkal yanıtladı:
“Tam adı Dirk Nicolaas Advocaat. Dick ise ona verilen lakaplardan biri. Bir diğer lakabı ise Little General (Küçük General). Bu lakapları alması Hollanda yıllarına dayanıyor ve hakkında pek çok kulaktan dolma hikâye var.
Ancak Hollandalı Hoca tüm dünyada Dirk değil Dick Advocaat olarak anılıyor, tanınıyor. Kısacası bu bize özgü bir kullanım şekli değil. Dick Advocaat olarak bilindiği için biz de bu şekilde kullanıyoruz.”
Spor medyasında insanların lakaplarıyla anılması sık rastlanan bir durum. Fakat lakap ve isim aynı şey değil. O nedenle lakabı, isim gibi yazmamak gerektiğini düşünüyorum. En azından okurun lakap olduğunu anlayacağı şekilde örneğin tırnak içine alarak yazmak daha doğru.
Faruk Bildirici'nin "Yalanlamalar da yalanlanır" başlığıyla yayımlanan (28 Kasım 2016) yazısı şöyle:
Resmi makamlardan gelen yalanlamalar, araştırma haberlerinin ve perde arkası haberciliğinin belalısıdır.
Devlet adamlarının, siyasetçilerin açıklamaları o haberin doğru olmadığı izlenimi verir kamuoyuna. Halbuki resmi yalanlamalar her zaman doğruyu söylemez. Zaman da çoğu kez bu yalanlamaları yalanlar.
Hürriyet’in 21 Eylül’de yayınlanan “Piyade gidiyor” sürmanşeti de böyle bir haber. Milli Savunma Bakanı Fikri Işık, haberdeki “Fırat Kalkanı operasyonunda El Bab kentini hedefleyen Türk Silahlı Kuvvetleri, Suriye’deki güçlere muharip piyadelerle takviye yapmaya hazırlanıyor” bilgisini yalanlamıştı. Işık, haberin yayınlandığı gün gazetecilere, “Türkiye’nin kendi piyadeleriyle bu işi yapmak yerine Özgür Suriye Ordusu’nun elemanlarıyla bu harekâtı yürütmek şu anda bizim planlamamız. Yani kendi piyademizle bu harekâta katılmayı düşünmüyoruz” demişti.
Fırat Kalkanı harekâtı, hiç de Bakan Işık’ın söylediği gibi gelişmedi. Haberde yazıldığı gibi, “Özel Kuvvetler’in yanı sıra Kara Kuvvetleri’ne bağlı değişik muharip piyade sınıfları” da ÖSO’ya destek için Suriye’ye girdi; El Bab yakınlarına kadar gitti.
Bu durumun kanıtlarından biri Genelkurmay Başkanlığı’nın 15 Kasım’da medyaya gönderdiği bilgilendirme notuydu. O notta “Komando Bölüğü timlerinin Şuvayhat Şadır ve Başgün meskûn mahallerinde kontrolü sağladığı” anlatılıyordu. Yani Suriye topraklarında. Başbakan Yıldırım’ın 15 Kasım’da partisinin grup toplantısındaki konuşması da bu doğrultudaydı; “Suriye’de birliklerimizle ÖSO, El Bab’a doğru ilerliyor”.
Türk askerinin Suriye’de olduğunun başka bir kanıtı da Genelkurmay Özel Kuvvetler Komutanı Korgeneral Zekai Aksakallı’dan geldi. TBMM Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu’nun davetine karşılık “Suriye’deyim, gelemiyorum” haberi göndermişti Korgeneral.
24 Kasım’da El Bab bölgesinde Türk askerine düzenlenen saldırılarda şehit olan dört askerden üçü “piyade” sınıfındandı. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin verdiği gazete ilanında üç şehidin rütbelerinin yanında “piyade” yazıyordu.
Görüldüğü gibi, gelişmeler, Hürriyet’in haberini doğruluyor. Yanlış haberlerde özür dilediğimiz gibi doğrulanan haberleri de okura duyurmamız gerek. Bakan Işık da kimi gazetelerde “Hürriyet’in haberi yalanlandı” diye yayınlanan o sözlerine yeni bir açıklama getirir herhalde...
Bir de hatırlatma. Gazetesinden dokuz yazar ve yöneticisi ile birlikte cezaevine atılan Cumhuriyet yazarı Kadri Gürsel de o günlerde Uğur Ergan’ın bu haberine atıfta bulunarak, “Piyade Suriye batağına mecbur girecek” diye yazmıştı. O da haklı çıktı.
Dick mi, Dirk mi?
Fenerbahçe Teknik Direktörü Advocaat’ın adı “Dick” mi, “Dirk” mi? Okurlarımızdan Bülent Özel, merak etmişti bu konuyu. “Gazetenizde Dick Advocaat olarak yazmışsınız, gerçek ismi Dirk değil mi?” diye soruyordu. Ben de biraz taradım. Hollandalı çalıştırıcının adı resmi kayıtların tümünde “Dirk” olarak geçiyor. Fenerbahçe’nin resmi sitesinde de “Dirk” olarak yazılıyor. Ama Hürriyet’te ve bütün spor medyasında gerçek adıyla değil, “Dick” olarak anılıyor. Gerçek adının yerine “Dick”in tercih edilmesinin nedenini ‘Spor Servisi’ndeki arkadaşlara sordum. Spor yazarı Koray Durkal yanıtladı:
“Tam adı Dirk Nicolaas Advocaat. Dick ise ona verilen lakaplardan biri. Bir diğer lakabı ise Little General (Küçük General). Bu lakapları alması Hollanda yıllarına dayanıyor ve hakkında pek çok kulaktan dolma hikâye var.
Ancak Hollandalı Hoca tüm dünyada Dirk değil Dick Advocaat olarak anılıyor, tanınıyor. Kısacası bu bize özgü bir kullanım şekli değil. Dick Advocaat olarak bilindiği için biz de bu şekilde kullanıyoruz.”
Spor medyasında insanların lakaplarıyla anılması sık rastlanan bir durum. Fakat lakap ve isim aynı şey değil. O nedenle lakabı, isim gibi yazmamak gerektiğini düşünüyorum. En azından okurun lakap olduğunu anlayacağı şekilde örneğin tırnak içine alarak yazmak daha doğru.