Saat 03.00, Taksim Meydanı, metro çıkışı... Savaş Özbey’in sokaktaki ilk uykusu. Birazdan yağmur başlayacak ve açıkta yatan bütün evsizler kendine sığınacak kapalı bir alan arayacak.
Sahipli köpekler atlayıp zıplarken, sokak köpekleri niye miskin miskin uyur, artık biliyorum. Çünkü onlar gece uyumamış oluyorlar. Sokaktaki bir can için, gece, uyunacak zaman değil. Tetikte olup kendini tehlikelerden koruma, hazır insanlar yokken, yiyecek bir şeyler arama zamanı... Evsiz insanlar da böyle. Çoğunlukla gece uyumuyorlar. Gündüz, tehlikeler geçip hava ısındıktan sonra alıyorlar uykularını.
İlk gece, ilk arkadaşlarım: Sevgi Abla’yla Ayhan. Sevgi Abla’nın kırmızı ayakkabıları falan var, kadın da olunca cesaretlenip yanlarına gidiyorum. Nerede yatacaklarını soruyorum. Ceylan Intercontinental Oteli’nin personel çıkışında yatıyorlarmış. Önünde taksi durağı olduğu için güvenliymiş. Üstü kapalı ve kuytuda olduğu için de soğuk değil. Parkın görevlisi gelip bizi banklardan kaldırıyor. Fıskiyeleri açıp çimleri sulayacak. “Islanırsınız” diyor.
“Oh kira yok, elektrik-su yok” demeyin. Gece termosta satılan bir bayat çay 1.5, tuvalet 1 lira. Günde kaç kere ihtiyacınız olabileceğini düşünün. Kiradan pahalıya geliyor. Çözümü civardaki fast-food’çularda buldum. Beni belleyip tanımasınlar diye hepsine sırayla gidiyorum. Gece kapanıyorlar ama zaten o saatten sonra başka kurallar işlemeye başlıyor. Çay mı? Onu da içmeyiver....