18 Mayıs 2014 09:41 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 16:11

Hürriyet ile Sabah arasında kılıçlar çekildi!

Başbakan Erdoğan'ın Soma ziyareti sırasında protesto edilmesi üzerine girdiği markette bir kişiyi yumrukladığı iddiası Hürriyet ve Sabah gazeteleri arasında kavgaya neden oldu.

Hürriyet gazetesi 16 Mayıs Cuma günü gazetenin ilk sayfasında "Markette o an" başlığıyla Başbakan Erdoğan'ın marketteki fotoğrafını küçük bir haber yaptı.

Sabah gazetesi de 17 Mayıs'ta gazetenin sürmanşetinden, "Market Yalanı" başlığıyla bir "haber" yayınladı ve Doğan Medya ile Hürriyet'i hedef aldı.

Bunun üzerine Hürriyet'in Genel Yayın Yönetmeni Enis Berberoğlu bir yazı kaleme alarak, Sabah'ı gündemi değiştirmeye çalışmakla suçladı ve böyle bir tartışmanın zamanı olmadığını söyledi.
Tartışma bugün de Sabah ve Hürriyet Genel Yayın Yönetmenlerinin karşılıklı yazılarıyla devam etti.

İşte Enis Berberoğlu'nun o yazısı:

EY Sabah gazetesindeki meslektaşım...

Orada mısın?

Lafı uzatmayacağım.

Dünkü birinci sayfana sen de şaşırdın mı?

Soma marketi sanki Soma felaketinden daha önemli...

Hayrettir, bu ne şiddet, bu ne gazap...

Başta Hürriyet, Doğan Grubu yalan yazıyormuş.

İnsaf ve vicdanı geçtik, bari aklımızla alay edilmesin.

Olan biteni, kamera görüntüleri ile milyonlar izledi.

Bir kanaat edindi.

Arbedeyi gördü, darp edilen işçiyi dinledi.

Başbakanlık korumalarının orantısız şiddetine tanık oldu.

Peki, Hürriyet ne yaptı?

“Marketteki o an” başlığını tercih etti.

Darp edildiğini iddia eden gencin ifadesini de, “Fiziki müdahale yok, arbede var” yönündeki Başbakanlık açıklamasını da, birinci sayfasında ulusal mateme saygılı ölçüyle kullandı...

*

Ey Sabah gazetesindeki meslektaşım...

Haydi diyelim ki, hepsi montaj-dublaj...

Hatta kumpas ve dahası paralel komplo...

Hâlâ Türkiye’ye bir sorunun yanıtını borçlu kalırsınız.

Soma’daki o markette ne oldu?

Markette o itiş kakış ve arbede nasıl başladı?

Görüntüde, “Gel buraya, kaçma...” diye haykırdığı duyulan kimdi?

Dondurma dolabının önündeki genç neden yerlerdeydi?

O gence tekme tokat girişenler polis miydi?

*

Ey Sabah gazetesindeki meslektaşım...

Bırak, el âlemin ne dediği ile, yazıp çizdiği ile uğraşmayı...

Sen anlat Soma’daki markette olan bitenin aslını...

Ama kanıtıyla, tanığıyla, görüntüsüyle...

Bakıyorum dünkü haberinde hiçbirisi yok.

Galiba senin derdin, işin gücün haber değil.

Başbakan’la bizleri -hem de bu matem ortamında- karşı karşıya getirmek istiyorsun.

Bak açık söyleyeyim... Beceremezsin, oyuna gelmeyiz.

Çünkü Başbakan sadece sizin değil hepimizin başbakanı, neden kavga edelim, bu bir.

Gerçek haberci hiç kimseye düşmanlık etmez, kin gütmez, çamur atmaz, bu da iki...

O yüzden yazacağın doğru yoksa, bari bir sus.

Üstelik sen susuyorsun diye gazetecilik biter sanma.

Benim derdim senin de gazeteciliğin bitmesin diye.

Sahi, orada gazeteci var mı?

Enis Berberoğlu / Hürriyet

İşte Erdal Şafak'ın bugünkü yazısı


Hürriyet'e cevap değil tavsiye

Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Enis Berberoğlu dün
SABAH'ı hedef alan bir yazı yayınladı. Kendi imzasıyla.
Bizi gündemi değiştirmeye çalışmakla suçluyor.
Soma faciasının "İlk gününde, saatlerinde kıdemli yazar ve muhabirlerini alana
yollamak"la övünüyor.
Soma'ya gönderdiği o kıdemli yazarlardan birinin bir TV programındaki
korkunç ifadelerini duymuş olsa, herhalde o yazıyı kaleme almazdı.
***
Gelelim, Berberoğlu yönetimindeki Hürriyet'in kamuoyu nezdindeki imajına.
Gezi'den 17 Aralık'a, MİT darbesinden Soma faciasına kadar şu son birkaç yılda
Türkiye'de toplumsal travmalara yol açan tüm olaylarda Hürriyet marjinal grupların
peşine takılmadı mı?
Sırf muhalefet olsun diye birkaç yüz, bilemedin birkaç bin tirajlı uçuk gazetelerin
haberlerini mal bulmuş mağribi gibi sayfalarına taşımadı mı? Denize düşen yılana
sarılır misali.
Enis Berberoğlu'nun yazısında kullandığı ifadeyle, "Medyanın hükümete yeminli
muhalif bölümü"nün saflarında, hem de en ön saflarında yer almadı mı? Gönüllü
olarak. Seve seve. Yıllardır.
Salt iktidara muhalefet edebilmek, sırf hükümeti örseleyebilmek için her türlü yalana, iftiraya, entrikaya, manipülasyona
sadece kapılarını değil, sayfalarını da ardına kadar açmadı mı?
Paralel Yapı'nın medyasıyla kol kola girip 17 Aralık sürecinde adeta Gülenciler'in misyonerliğine soyunmadı mı?
***
Biz SABAH olarak, Hürriyet'in Türk medyasının güçlü bir parçası olmasını istiyoruz.
Çünkü SABAH olarak bir rakibe ihtiyacımız var.
Hürriyet yara alırsa, SABAH da bundan zarar görür.
Zira ikimiz "Ana akım mecra"yı veya "Merkez medya"yı oluşturuyoruz.
"Ana akım mecra"nın veya "Merkez medya"nın iki kolundan biri körelirse, öbürü de aşırı yüklenmeden, aşırı baskıdan mutlaka olumsuz etkilenir.
Biz SABAH olarak, Hürriyet'in Türk medyasının güçlü bir parçası olmasını istiyoruz; ama güçlü olmanın, güçlü kalmanın yolunun dürüst, ahlaklı, erdemli, etik, objektif, vicdanlı bir yayın çizgisinden geçtiğini de meslektaşlarımıza hatırlatmak gereğini duyuyoruz.
Hürriyet, yalan-iftira-entrika- manipülasyon halkalarından oluşan zinciri koparmalı; sadece ayağında değil, yüreğinde de çöreklenmiş olan o prangayı söküp atmalı.
***
Hürriyet yönetiminin bu yazıyı bir dost tavsiyesi olarak değerlendireceğini umuyorum.
Ve şimdilik... Onları "Müstahak", "Asıl darbe şimdi başlıyor" gibi zıvanadan çıkmış yazarlarıyla baş başa bırakıyorum.
Son sözüm budur!

Erdal Şafak/Sabah