"HÜRRİYET GAZETESİ'NİN SİCİLİ FAİLİ MEÇHULLERDE TEMİZ DEĞİL!.." 24 MODERATÖRÜ GÜRKAN ZENGİN MEDYA MÜFETTİŞİ'NDEYDİ!..
Haber kanalı 24'te "Gürkan Zengin'le Editör" programını sunan televizyon gazetecisi Gürkan Zengin TRT2'de yayınlanan Medya Müfettişi programında Serra Karaçam'ın konuğu oldu.
TRT2'de yayınlanan ve Serra Karaçam'ın sunduğu Medya Müfettişi programının dün akşamki konuğu haber kanalı 24'ün moderatörlerinden Gürkan Zengin oldu.
Zengin başta AK Parti ile Doğan Medya Grubu arasındaki vergi cezası polemiği ve ordudaki intiharlar olmak üzere gündemdeki çeşitli konular üzerinde açıklamalarda bulundu.
Gürkan Zengin'e resmi konutunda AB ülkelerinin büyükelçileriyle öğle yemeği yiyen ve daha sonra gerçekleştirilen toplantıda bir konuşma yaparak Avrupa Parlamentosu'nun Türkiye Raporuna "Allah aşkına gözünüz kör mü?" şeklinde sert tepki gösteren Başbakan Erdoğan'ın sözleri hatırlatıldı. Erdoğan konuşmasında Türkiye'de basın özgürlüğü konusundaki tartışmaların Avrupa'ya çok farklı aksettirildiğinden sözederek bunda da Türkiye'deki bir kısım medyanın ciddi lobi faaliyetlerinin etkili olduğunu düşündüklerini ifade etmiş ve şunları söylemişti: "Ülkemizinde medya kuruluşlarının yayınladıkların haberler, analizler, yorumlar, derinlemesine incelendiğinde yedi yıl öncesine göre gelinen seviyenin, kıyas kabul edilmeyecek derecede olduğu rahatlıkla görülecektir. Ancak şunu da kabullenmek gerekir; basının, Başbakan'ı eleştirmek hakkı olduğu kadar, başbakan'ın da basını eleştirme hakkı vardır. Eleştiri, eleştiri sınırlarını aşıp hakarete dönüştüğünde yaptığımız sadece hukuka başvurmak ve hukuk yoluyla hak aramaktır. Yoksa bunu da mı yapmayalım? Bu hakaretler, benim edep, haya sınırlarımı da aşar. Bunu da söyleyeyim... Bir kısım yargı kararlarının basın özgürlüğüne müdahale olarak yansıtılmasını da ben son derece yanlış ve yönlendirici buluyorum. Türkiye hakkındaki raporların da bu manada yeterince araştırma yapılmadan hazırlandığını görüyorum. Yine yazılı ve görsel medyanın, bu tür yazılar sebebiyle değil de eğer farklı konularda, örneğin Maliye'yi ilgilendiren konularda rutin olarak çalışmalar yapılan, vergi incelemelerinden doğan neticelerde meydana gelmiş bazı konular eğer kalkıp 'basın özgürlüğüne müdahale' diye yansıtılırsa ve AB mensubu ülkeler bunu bu şekilde değerlendirirse, bu bizi ayrıca üzer... O zaman AB kendi ilkeleriyle, özellikle bir defa orada çatışır ki, bu AB müktesebatına ters bir görünümdür. Bunu da hatırlatmayı kendim için görev telakki ediyorum"
Program sunucusu Serra Karaçam, Zengin'e "Bu sitemi doğru buluyor musunuz, rutin bir vergi uygulaması ile basına müdahale ilintisini bir gazeteci olarak bağdaştırdınız mı hiç?" sorusunu yöneltti.
Zengin, "Şüphelendim, kuşku duydum.Duymadım dersem yalan olur" dedikten sonra sözlerine şöyle devam etti:
"Ben AK Parti'nin bu tür müdahalelere ihtiyaç duyacağını aslında zannetmiyorum.2002-2007 sonrasındaki ortam, kamuoyu desteği, bugün bile kamuoyu desteğinin bu partinin arkasında olduğunu düşünüyorum.Dolayısıyla medyaya yönelik böyle bir cezalandırıcı tutum içinde olduğunu sanmıyorum ama yine de şüphelerin var.Sürecin sonunda yargı kararları çıkmaya başladı.Doğan Grubu lehine sonuçlanan iki mahkeme kararı var.Eğer bağımsız yargıya inanıyorsak bu benim kuşkularımı arttıran birşey.Hükümetin gerçekte o gruba yönelik belli bir tavırla hareket edip etmediğini, bürokrasinin belli bir kesiminin belli bir tavırla, önyargıyla hareket edip etmediğni bilmiyorum ama bu yargı kararlarında haklı bir şekilde çıkmaları 'acaba bazı bürokratlar hata mı ettiler' şüphesini benim zihnimde bir kez uyandırdı.Ama Doğan Grubu'nun da bu meseleyi lüzümundan fazla abarttığını, Türkiye'nin demokrasi sicilini böyle bozmaya çalıştığını da görüyorum.Bu tavrı da onaylamıyorum.
Anladığım kadarıyla yoruma açık bazı durumlar var.Gerek Başbakan konuştuğunda gerek Aydın bey konuştuğunda haklı oluyorlar.Bunlar da yasalarla ortaya çıkan boşlukların yansımaları tabii"
Son zamanlarda askeriyede meydana gelen intiharların hatırlatılması üzerine Gürkan Zengin, bu konuda çok fazla spekülasyon yapıldığını, her iki tarafın da bunu kullandıklarını ifade etti.Zengin, "İnsanlar hayatlarına son veriyorlar.Üzücü bir durum.Bunun üzerinde spekülasyon yapılmaz, susulur, anlamaya çalışılır.Önemli bir gazetecilik yapılacaksa bir kere neden intihar ettiklerini anlamamız gerekir.Belki de gerçekten kişisel-ailevi sorunların yansıması olarak yapılıyor.Belki kişisel ailevi sorunların ordu içindeki bazı yüksek rütbeli subayların ailevi durumları bu dönem daha fazla gündeme taşınıyor onlar daha fazla araştırılıyor baskı altına alınıyor.Ama kesin olan bir mücadele olduğu doğru.Genelkurmay Başkanı "Soros" diyor, Bazı kesimleri işaret ediyor,"bildiklerimizi açıklarız" diyor.Mutlaka açıklamalı. Mutlaka Türk Ordusu'nu yıpratmaya yönelik çabalar var.Gerçekler ortaya çıktıkça hem Genelkurmay hem de Türkiye'de sistem doğru bir yere oturacaktır" şeklinde konuştu.
Serra Karaçam Gürkan Zengin'e Ertuğrul Özkök'ün intiharlarla ilgili olarak "Bu yeni faili meçhul metodlarıdır" anlamında özetlenebilecek bir yazı kaleme aldığını belirterek,Özkök'ün bu yazısında intihar edenlerin psikolojik baskı altına alındığını, bunun sorumlusunun da faili meçhulleri derin devlete mal edip de 7 yıldır derin devlette olduğunu belirttiği hükümeti adres olarak gösterdiğini söyledi.Karaçam, "elbette hukuki süreçler bizlerin umudu olacak değil mi?" dedi.
Zengin'in bu soruya cevabı "Keşke Ertuğrul bey binlerce faili meçhulün üzerine de bu etkinlikte gidebilseydi.Bu Ergenekon sürecini de kendisi ve başında bulunduğu gazete aynı kararlılıkta destekleyebilseydi.O gazetenin de sicilinin bu anlamda temiz olduğunu kusura bakmasın söyleyemeyeceğim" şeklinde oldu.