"HÜRRİYET GAZETESİ KENDİ ŞİŞEN EGOSUYLA BAŞEDEMİYOR"!..HANGİ ÜNLÜ YAZAR KAFAYI HÜRRİYET'İN MANŞETİNE TAKTI?..
Hürriyet Gazetesi'nde bir haberin herkesin gördüğü bir ilandan yola çıkılarak 5 gün sonra özel ibaresiyle sürmanşetten verilen haberin "bayat" olduğunu öne süren ünlü köşe yazarına göre Hürriyet bu hatayı hep yapıyor!...
Hürriyet bu hatayı hep yapıyor
Bir gazete için kötü alışkanlıklarından biri kendi şişen egosuyla bir türlü baş edememek olmalı. Hürriyet gazetesi, bu dertten epey çekiyor. İş giderek patolojik bir hal alıyor. Türk Basını´nın amiral gemisi ama giderek şanlı mirasına yaslanmanın gazetecilik açısından yeterli olacağını düşünüyor. Dışarıdan böyle hissediliyor. Maalesef, bu gazete her geçen gün "Hürriyet´te editör olmak dünyanın en kolay işi" tezini doğrulayacak işlere sayfalarını açıyor.
Dünkü sürmanşete dikkat edelim. "Hürriyet Özel" ibaresiyle verilen "Uzeller´in aile içi hisse savaşı." Hürriyet bu haberi 5 Nisan tarihinde Uzel Grubu´nun gazetelerde çıkan ilanına dayandırıyor; herkesin gördüğü bir ilanı beş gün sonra haber yapıyorlar.
Ancak daha da vahimi, "özel" ibaresiyle detaylı bir şekilde aktardıkları haber bayat! 2004 yılının 25 Ocak günündeki Akşam´dan okuyalım: "Anne ve oğulların miras savaşı... Kocasının ölümünden sonra yüzde 25´lik en büyük hissesine sahip olan Türkan Uzel, iki oğlunu haklarını gasp etmekle suçluyor. Kızı Şafak Kibar´la birlikte mahkemeye başvuran Türkan Uzel hisselerin hileyle elinden alındığını iddia etti."
Bir de Uzel ailesinin ilanından iki gün önce, yani 3 Nisan 2007 günü Vatan gazetesinde çıkan habere bakalım: "Uzel Makina´nın gizli blok satışının iptali için inceleme başlatıldı. Önder Uzel, ailesinden mal mı kaçırıyor?" Haberin devamında da aile içi kavgalar detaylı bir şekilde anlatılıyor.
Zaten Uzel ailesinde kavga baba Ahmet Uzel´in 1998 Ekim´inde ölümünden sonra başlıyor, 10 yıllık bir mazisi var neredeyse.
Şimdi bu mu "Özel haber" ya da buna özel haber diyeceksek, gerçekten taze ve yeni bir şeyler söyleyen habere ne diyeceğiz? Haberi yazan da sıradan bir isim değil, ekonomi müdürü Vahap Munyar. Hadi ilana dayandırılarak bir haber verildi, babanın ölümünden sonraki yargı süreçleri de habere eklendi. Ama o zaman da yeri sürmanşet değil, oraya çıkacak kadar özgün ve eşsiz değil ne yazık ki.
Hürriyet´in egosunun şişikliği de işte burada:
Bir haberi ancak kendileri yapınca fark ediyorlar, başkalarının bu konuda yazmış olmalarını hiç umursamıyorlar. Daha evvel de pek çok gaflete düşmüşlerdi, buna rağmen oradaki editörler daha çok çalışıp, daha çok okumak yerine ajans takip etmeyi tercih ediyorlar. Ne de olsa Hürriyet´in mirasına yaslanıp bu hataların görmezden gelinebileceğini zannediyorlar.
Uzel ailesinin içindeki kavga haberinin Hürriyet açısından daha da vahim bir tarafı var. Bizzat Hürriyet´in bir yazarı Uzeller´i kitabında detaylı bir şekilde yazmıştı. Onun bile farkında değiller. Soner Yalçın´ın "Beyaz Müslümanlar´ın Büyük Sırrı" kitabında hem Uzeller´den hem de Kibarlar´dan bahsediliyor.
Bir gazetecinin sürekli elinin altında bulunması gereken bir kitap bu. Sırf dizini bile haber yapmadan önce iyice taranmalı. Ama koskoca gazetede kendi yazarının kitabını okuyan bir kişi bile çıkmaz, bunları bilmez mi? Üstelik o kitabın ilk haberini yapan da Hürriyet´ti!
Hürriyet´in bu editoryal eksikliklerini teker teker yüzüne vurmaya devam edeceğim. Madem ki büyük gazete Hürriyet, bu iddiasına yakışır derecede mükemmelliyetçi ve kusursuz olmalı. Bu Türk Basını´nda da çıtanın yükselmesi demektir.
Ancak maalesef şunu da söylemek zorundayım: Bir tek Ertuğrul Özkök´le olmuyor.>