28 Şub 2017 13:23
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 22:31
Hürriyet, Erdoğan'ın 'Karargâh rahatsız' haberiyle ilgili açıklamalarını nasıl gördü?
Erdoğan'ın açıklamaları Hürriyet gazetesinin internet sitesinde yaklaşık 20 dakika sonra yayımlandı
Hürriyet gazetesi, cumartesi günü yayımlanan 'Karargâh rahatsız'
haberiyle ilgili ilk defa konuşan, "Atılan başlık çok çok çirkindi.
Bir terbiyesizlik, seviyesizliktir. Bedelini ağır ödeyecekler" gibi
ifadeler kullanan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın açıklamalarını
'Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan önemli açıklamalar' başlığıyla gördü.
Erdoğan'ın açıklamaları Hürriyet gazetesinin internet sitesinde
yaklaşık 20 dakika sonra yayımlandı.
Hurriyet.com.tr'de yayımlanan haber şöyle:
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Pakistan’a hareketinden önce açıklama yaptı.
İşte Erdoğan’ın yaptığı açıklamalardan ve sorulara verdiği cevaplardan satır başları:
İnşallah az sonra 13’ncü Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Zirvesi’ne katılmak üzere İslamabad’a hareket edeceğiz. Zirveye katılacak olan liderlerle ikili görüşme imkanı da bulacağım. Bildiğiniz gibi Türkiye ekonomik işbirliği teşkilatının ilk kurucularındandır. Bölgesel işbirliği kalkınma çabalarını artırmak amacıyla İran ile birlikte 1985 yılında tesis ettiğimiz teşkilat, genişletilmiştir. Bugün örgüt 8 milyon kilometrelik alanda 400 milyon nüfusa hitap etmektedir.
Marmaray, Avrasya Tüneli, Yavuz Sultan selim Köprüsü gibi projeler sadece ülkemiz için değil teşkilat üyesi ülkelerin de ulaşım kapasitesini yükseltmiştir. Üçüncü havalimanı gibi projelerimizin ciddi katkıları olacaktır. Bakü – Tiflis – Kars gibi tren hatlarının da ciddi katkısı olacaktır.
İslamabad Zirvesi’nin tarihi bir fırsat olduğuna inanıyorum. Ticaretin serbestleştirilmesi yönünde önemli bir araç olan ticaret anlaşmasını bir an önce hayata geçirmek istiyoruz.
Sayın Genelkurmay Başkanı Fırat Kalkanı’nda arzulanan hedeflere ulaşıldı demişti. Daha sonraki hedefler ne olacak? Rakka ile ilgili ne düşünüyorsunuz?
Biz başından beri bu süreci ÖSO ile beraber yürüttük. Yani kara harekatı Özgür Suriye Ordusu'yla beraber yürütülmüştür. Biz ÖSO’ya gerekli desteği verdik. Ama ta başından beri kullandığım bir ifade var. Burada üç başlık uygulamada olmalı. Birincisi eğit-donattır. Diğer terörden arındırılmış güvenli bölge, üçüncüsü uçuşa yasak bölgedir. Tabi bunu Amerikalı dostlarımızla ne yazık ki anlaşamadık. Çünkü onlar eğit-donat fikrine olumlu bakarken, uçuşa yasaklı bölgeye sıcak bakmadılar, güvenli bölge olayın ta Antalya’daki G20’de gayet güzel demiş olmalarına rağmen adım atmadılar. Biz burada bir yerde yalnız kaldık.
Nereye kadar? Gaziantep’teki malum olaya kadar. Gaziantep’te 56 vatandaşımız şehit edilince ki DEAŞ’ın bir operasyonuydu. Artık dedik, durmak yok gereği neyse bunu yapacağız. Böylece ÖSO ki, bu bizim yetiştirdiğimiz eğit-donat kapsamındaki oranın halkı.
Bu desteğin birçok boyutu var. Fakat ABD yine burada ÖSO’ya başta olumlu yaklaşmasına rağmen, daha sonra Suriye Demokratik Güçleri diye bir yapı ortaya koydu. Buna karşı çıktık, çünkü bunun içerisinde terör örgütü mensupları da var. Dedik ki biz kesinlikle PYD ve YPG’den kimseyle mutabık veya beraber olmamız mümkün değil. Çünkü biz bir terör örgütünü, diğer terör örgütünün asla karşıtı gibi görmemiz mümkün değil. Ve mücadelemizi de özgür Suriye ordusuyla beraber yürüttük. Cerablus’ta başarı, Rai’de başarı, Dabık’ta başarı, El Bab’ta başarı.
Bu kararlılığımız bizim aynen devam ediyor. Şimdiki safha nedir? Daha önce belirlediğimiz Münbiç’tir. Ki Münbiç Araplara ait bir yerdir. PYD veya YPG’nin değildir. Fırat’ın doğusuna kesinlikle PYD ve YPG’nin geçmemesi gerekir dedik. Geçiyorlar, geçmeye devam ediyorlar. Ama hala geçmiş değildir. Oraya Münbiç’in yerel halkının gelmesi lazım.
TSK’da kadın subay ve astsubayların başörtüsü takması önündeki engel kaldırıldı. Değerlendirmenizi alabilir miyiz?
Bu konu yeni değil, beklentiydi. Arkadaşlarımız hükümet olarak değerlendirmelerini yaptıktan sonra adımlar atıldı. Şu anda başlamış vaziyette. Temennimiz odur ki, hazırlanan mevzuata göre hanım kardeşlerimiz de kendilerinin inanç hürriyetinden bu noktadaki emek noktasında iş temini noktasındaki özgürlüklerinden her yerde istifade edebilmesidir. Bu silahlı kuvvetlerimizde de yargıda da eğitimde de bu ön açılmış vaziyette. Bundan sonraki süreçte bütün mazlum mağdur hanım kardeşlerimiz bundan istifade etmek suretiyle tüm kurumlarda yerlerini alabileceklerdir.
Dünyaya bakıyorsunuz her birinde silahlı kuvvetlerde de var, Amerika’da da var. Oradaki Müslümanlar inancının gereği neyse onu yapabiliyor. Oralarda bu oluyor da halkının yüzde 99’u Müslüman olan ülkede niçin bunlar olmasın? Temennim odur ki hiçbir aşırılığa fırsat vermeden, aşırılığa gitmeden çerçeve içerisinde devamı, bütün gerilimleri bunlar alacak. Çok daha bu kurumlarımız bu müesseselerimiz inşallah rahat bir şekilde yoluna devam edecektir.
GENELKURMAY BAŞKANI AKAR'LA GÖRÜŞME
Öncelikle Genelkurmay Başkanımızla dün Beylerbeyi Sarayı'ndaki görüşmemiz tabi birinci derecede malum El Bab operasyonunun tamamlanması sürecine yönelik yapılan bazı görüşmeler var, çalışmalar var. Türkiye Amerika Rusya arasındaki bu görüşmelerde nerelere geldik, bundan sonra onlarla yapılacak görüşmelerde ne durumdayız, onların değerlendirmesini birlikte yapma fırsatını bulduk. Malum El Bab operasyonu tamamlandı. Ama bu tabi oradaki sürecin bitmesi anlamına değil, bizim buradaki hedefimiz Cerablus Dabık El Bab ondan sonra da tabi koalisyon güçleriyle, mutabık kalmamız halinde gerek Münbiç gerekse Rakka’ya yönelik atılacak olan adımlar var. Biz yakın bir ülke olarak Rusya ile görüşmemiz, müttefik olarak Amerika ile koalisyon güçleriyle yapacağımız dayanışma, bu süreç içerisinde önem arz ediyor. Bunları da birliktelik içerisinde yürütmek de bizim önemli bir hedefimiz. Biz daha önce bunları uzaktan çok seyrettik, bedelleri oldu. Artık hem masada hem arazide olacağız dedik. Bunları açıkça dost muhatap müttefike söylemiş bulunuyoruz.
Bir diğer konu da sizlerin ifade ettiği gibi ismini verdiğiniz bu gazetede ön sayfada atılan başlık. Tabi içerde atılan başlık çok çok daha çirkindi. Ve 7 soruya 7 cevap, öbür tarafta ‘karargah rahatsız’ başlığı gibi ifadeler bunlar tabi bizleri rahatsız ettiği gibi TSK’yı hayda hayda rahatsız etmiştir. Bizim rahatsız olduğumuz konuda silahlı kuvvetlerimizin rahatsız olmaması mümkün değildir. Biz aynı vücudun azaları gibiyiz. Zira bu işin başı neresidir? Devlettir, hükümettir. Ve silahlı kuvvetler devletin bir uzvudur. Burada yapılan çok açık net söylüyorum, atılan başlık terbiyesizliktir, seviyesizliktir. Böyle bir başlığı atmaya bir defa bu gazetenin ne yönetimi, ne patronaj kadrosu muktedir değildir, olamaz. Bu işin hukuki süreci neyse…
Devleti kendi içinde birbirine düşürmeye kimsenin hak ve yetkisi yoktur. Bunların bunlar eski alışkanlıkları. Bunlar artık geride kaldı. Herkes yerini bilecek, konumunu bilecek. Yerini konumunu bilerek adımını atacak. Siz kalkıp da 7 soruya 7 cevap derken bir defa silahlı kuvvetleri zan altında bırakıyorsunuz. Öbür tarafta, cumhurbaşkanı ile beraber genelkurmay başkanı ‘nereye giderse yanında gidiyor’ ifadeleriyle ayrıca bir terbiyesizlik yapıyorsunuz. Bir Genelkurmay Başkanı’nın herhangi bir toplantıya gitmesinden daha tabii ne olabilir? Bunlar dünyayı bilmiyorlar ya… Dünyayı tanımıyorlar.
Ama sorduğun zaman yok amiral gemisiymiş, yok şuymuş buymuş gibi de hava atarlar. Kusura bakmasınlar, artık böyle bir şey yok. Yani bizi kendi içimizde birbirimize düşürmeye çalışıyorsa, bunun bedelini de ağır ödeyecektir. Biz şu anda ekonomik zirve toplantısına gidiyoruz. Bir çok konuyu görüşeceğimiz zirvedir. Savunma, ekonomi turizm her şey vardır.
Bu ne densiz bir yaklaşımdır? Böyle bir şey olabilir mi? Kusura bakmasınlar, bunu da tabi genelkurmay başkanımızla tabi görüştük. Kendileri de zaten bu konuyla ilgili kendisi de yapacaklar. Bunlar bizleri ciddi manada üzmektedir. Çünkü her zamankinden daha fazla birliğe kardeşliğe ihtiyacımızın olduğu dönemde bu tür yaklaşımları ben, kusura bakmasınlar ben affedilir bulmuyorum.
Hurriyet.com.tr'de yayımlanan haber şöyle:
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Pakistan’a hareketinden önce açıklama yaptı.
İşte Erdoğan’ın yaptığı açıklamalardan ve sorulara verdiği cevaplardan satır başları:
İnşallah az sonra 13’ncü Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Zirvesi’ne katılmak üzere İslamabad’a hareket edeceğiz. Zirveye katılacak olan liderlerle ikili görüşme imkanı da bulacağım. Bildiğiniz gibi Türkiye ekonomik işbirliği teşkilatının ilk kurucularındandır. Bölgesel işbirliği kalkınma çabalarını artırmak amacıyla İran ile birlikte 1985 yılında tesis ettiğimiz teşkilat, genişletilmiştir. Bugün örgüt 8 milyon kilometrelik alanda 400 milyon nüfusa hitap etmektedir.
Marmaray, Avrasya Tüneli, Yavuz Sultan selim Köprüsü gibi projeler sadece ülkemiz için değil teşkilat üyesi ülkelerin de ulaşım kapasitesini yükseltmiştir. Üçüncü havalimanı gibi projelerimizin ciddi katkıları olacaktır. Bakü – Tiflis – Kars gibi tren hatlarının da ciddi katkısı olacaktır.
İslamabad Zirvesi’nin tarihi bir fırsat olduğuna inanıyorum. Ticaretin serbestleştirilmesi yönünde önemli bir araç olan ticaret anlaşmasını bir an önce hayata geçirmek istiyoruz.
Sayın Genelkurmay Başkanı Fırat Kalkanı’nda arzulanan hedeflere ulaşıldı demişti. Daha sonraki hedefler ne olacak? Rakka ile ilgili ne düşünüyorsunuz?
Biz başından beri bu süreci ÖSO ile beraber yürüttük. Yani kara harekatı Özgür Suriye Ordusu'yla beraber yürütülmüştür. Biz ÖSO’ya gerekli desteği verdik. Ama ta başından beri kullandığım bir ifade var. Burada üç başlık uygulamada olmalı. Birincisi eğit-donattır. Diğer terörden arındırılmış güvenli bölge, üçüncüsü uçuşa yasak bölgedir. Tabi bunu Amerikalı dostlarımızla ne yazık ki anlaşamadık. Çünkü onlar eğit-donat fikrine olumlu bakarken, uçuşa yasaklı bölgeye sıcak bakmadılar, güvenli bölge olayın ta Antalya’daki G20’de gayet güzel demiş olmalarına rağmen adım atmadılar. Biz burada bir yerde yalnız kaldık.
Nereye kadar? Gaziantep’teki malum olaya kadar. Gaziantep’te 56 vatandaşımız şehit edilince ki DEAŞ’ın bir operasyonuydu. Artık dedik, durmak yok gereği neyse bunu yapacağız. Böylece ÖSO ki, bu bizim yetiştirdiğimiz eğit-donat kapsamındaki oranın halkı.
Bu desteğin birçok boyutu var. Fakat ABD yine burada ÖSO’ya başta olumlu yaklaşmasına rağmen, daha sonra Suriye Demokratik Güçleri diye bir yapı ortaya koydu. Buna karşı çıktık, çünkü bunun içerisinde terör örgütü mensupları da var. Dedik ki biz kesinlikle PYD ve YPG’den kimseyle mutabık veya beraber olmamız mümkün değil. Çünkü biz bir terör örgütünü, diğer terör örgütünün asla karşıtı gibi görmemiz mümkün değil. Ve mücadelemizi de özgür Suriye ordusuyla beraber yürüttük. Cerablus’ta başarı, Rai’de başarı, Dabık’ta başarı, El Bab’ta başarı.
Bu kararlılığımız bizim aynen devam ediyor. Şimdiki safha nedir? Daha önce belirlediğimiz Münbiç’tir. Ki Münbiç Araplara ait bir yerdir. PYD veya YPG’nin değildir. Fırat’ın doğusuna kesinlikle PYD ve YPG’nin geçmemesi gerekir dedik. Geçiyorlar, geçmeye devam ediyorlar. Ama hala geçmiş değildir. Oraya Münbiç’in yerel halkının gelmesi lazım.
TSK’da kadın subay ve astsubayların başörtüsü takması önündeki engel kaldırıldı. Değerlendirmenizi alabilir miyiz?
Bu konu yeni değil, beklentiydi. Arkadaşlarımız hükümet olarak değerlendirmelerini yaptıktan sonra adımlar atıldı. Şu anda başlamış vaziyette. Temennimiz odur ki, hazırlanan mevzuata göre hanım kardeşlerimiz de kendilerinin inanç hürriyetinden bu noktadaki emek noktasında iş temini noktasındaki özgürlüklerinden her yerde istifade edebilmesidir. Bu silahlı kuvvetlerimizde de yargıda da eğitimde de bu ön açılmış vaziyette. Bundan sonraki süreçte bütün mazlum mağdur hanım kardeşlerimiz bundan istifade etmek suretiyle tüm kurumlarda yerlerini alabileceklerdir.
Dünyaya bakıyorsunuz her birinde silahlı kuvvetlerde de var, Amerika’da da var. Oradaki Müslümanlar inancının gereği neyse onu yapabiliyor. Oralarda bu oluyor da halkının yüzde 99’u Müslüman olan ülkede niçin bunlar olmasın? Temennim odur ki hiçbir aşırılığa fırsat vermeden, aşırılığa gitmeden çerçeve içerisinde devamı, bütün gerilimleri bunlar alacak. Çok daha bu kurumlarımız bu müesseselerimiz inşallah rahat bir şekilde yoluna devam edecektir.
GENELKURMAY BAŞKANI AKAR'LA GÖRÜŞME
Öncelikle Genelkurmay Başkanımızla dün Beylerbeyi Sarayı'ndaki görüşmemiz tabi birinci derecede malum El Bab operasyonunun tamamlanması sürecine yönelik yapılan bazı görüşmeler var, çalışmalar var. Türkiye Amerika Rusya arasındaki bu görüşmelerde nerelere geldik, bundan sonra onlarla yapılacak görüşmelerde ne durumdayız, onların değerlendirmesini birlikte yapma fırsatını bulduk. Malum El Bab operasyonu tamamlandı. Ama bu tabi oradaki sürecin bitmesi anlamına değil, bizim buradaki hedefimiz Cerablus Dabık El Bab ondan sonra da tabi koalisyon güçleriyle, mutabık kalmamız halinde gerek Münbiç gerekse Rakka’ya yönelik atılacak olan adımlar var. Biz yakın bir ülke olarak Rusya ile görüşmemiz, müttefik olarak Amerika ile koalisyon güçleriyle yapacağımız dayanışma, bu süreç içerisinde önem arz ediyor. Bunları da birliktelik içerisinde yürütmek de bizim önemli bir hedefimiz. Biz daha önce bunları uzaktan çok seyrettik, bedelleri oldu. Artık hem masada hem arazide olacağız dedik. Bunları açıkça dost muhatap müttefike söylemiş bulunuyoruz.
Bir diğer konu da sizlerin ifade ettiği gibi ismini verdiğiniz bu gazetede ön sayfada atılan başlık. Tabi içerde atılan başlık çok çok daha çirkindi. Ve 7 soruya 7 cevap, öbür tarafta ‘karargah rahatsız’ başlığı gibi ifadeler bunlar tabi bizleri rahatsız ettiği gibi TSK’yı hayda hayda rahatsız etmiştir. Bizim rahatsız olduğumuz konuda silahlı kuvvetlerimizin rahatsız olmaması mümkün değildir. Biz aynı vücudun azaları gibiyiz. Zira bu işin başı neresidir? Devlettir, hükümettir. Ve silahlı kuvvetler devletin bir uzvudur. Burada yapılan çok açık net söylüyorum, atılan başlık terbiyesizliktir, seviyesizliktir. Böyle bir başlığı atmaya bir defa bu gazetenin ne yönetimi, ne patronaj kadrosu muktedir değildir, olamaz. Bu işin hukuki süreci neyse…
Devleti kendi içinde birbirine düşürmeye kimsenin hak ve yetkisi yoktur. Bunların bunlar eski alışkanlıkları. Bunlar artık geride kaldı. Herkes yerini bilecek, konumunu bilecek. Yerini konumunu bilerek adımını atacak. Siz kalkıp da 7 soruya 7 cevap derken bir defa silahlı kuvvetleri zan altında bırakıyorsunuz. Öbür tarafta, cumhurbaşkanı ile beraber genelkurmay başkanı ‘nereye giderse yanında gidiyor’ ifadeleriyle ayrıca bir terbiyesizlik yapıyorsunuz. Bir Genelkurmay Başkanı’nın herhangi bir toplantıya gitmesinden daha tabii ne olabilir? Bunlar dünyayı bilmiyorlar ya… Dünyayı tanımıyorlar.
Ama sorduğun zaman yok amiral gemisiymiş, yok şuymuş buymuş gibi de hava atarlar. Kusura bakmasınlar, artık böyle bir şey yok. Yani bizi kendi içimizde birbirimize düşürmeye çalışıyorsa, bunun bedelini de ağır ödeyecektir. Biz şu anda ekonomik zirve toplantısına gidiyoruz. Bir çok konuyu görüşeceğimiz zirvedir. Savunma, ekonomi turizm her şey vardır.
Bu ne densiz bir yaklaşımdır? Böyle bir şey olabilir mi? Kusura bakmasınlar, bunu da tabi genelkurmay başkanımızla tabi görüştük. Kendileri de zaten bu konuyla ilgili kendisi de yapacaklar. Bunlar bizleri ciddi manada üzmektedir. Çünkü her zamankinden daha fazla birliğe kardeşliğe ihtiyacımızın olduğu dönemde bu tür yaklaşımları ben, kusura bakmasınlar ben affedilir bulmuyorum.