Hülya Avşar sordu, Rüzgar Erkoçlar cesurca cevapladı!
Rüzgar Erkoçlar, Star TV’deki Bir Hülya Avşar Sohbeti programının dördüncü hafta konuğuydu.
Rüzgar Erkoçlar, cinsiyet değiştirme operasyonu sonrası
kameralardan uzak bir hayat yaşamak istediğini ancak ifşa
edildiğini söyledi. Neden "Rüzgar" ismini seçtiğini anlattı.
İşte Rüzgar Erkoçlar'ın konuşmasından satır başları:
"Pastanenin kapısında çalışma ilanını gördüm ve içeri girdim. İlanı
sorduğum kişi zaten oranın patronuymuş. Beni tanımadı. Hatta
çalışmaya başladıktan 4-5 ay sonra beni tanımaya başladı.
Televizyon izleyen, sosyal medyayla alakası olan bir insan değildi.
O dönemlerde yaşadığım deneyimi hiçbir şey bana veremez. Orada
yaşadıklarım şu an beni güçlü kılıyor. 15 saat çalışıyordum ve
kendisi gibi beni yetiştiriyordu. Sonuçta hiç bilmediğiniz bir
meslek. Hayatımın en mutlu günleriydi. Huzurlu ve özgürdüm.
"İFŞA EDİLDİM"
Çok rahat yaşıyorum. Türkiye'de hiçbir insanın başına böyle bir
durum gelmedi. Kızan insanlar da olmuş bana. Şunu anlayamıyorlar;
ben ifşa edildim. Kendi rızamla çıkıp da "Ben böyleyim" demedim.
Benim kendi öz irademle vermiş olduğum bir karar değildi. Benden
habersiz iki kişi tarafından, kendi onayımın dışında, hatta
ameliyatlıyken ifşa edildim. Bir sabah uyandım, "n’oluyoruz ya"
dedim.
Ben o kadar popüler bir oyuncu değildim. Bakıldığı zaman insanlar
tanır mıydı? Belki "erkek kardeşi" falan derlerdi. Benim düşüncem
bu sektörde kameraların önünde bir hayat yaşamak değil, kendim olma
savaşımdı. Özgür olduğum bir meslek yapabilirdim. Oyunculuktan çok
keyif alıyorum. Gelen projeler var ama henüz bunu Rüzgar olarak
deneyimleyemedim. Motorsiklet kullanırken kendimi özgür
hissediyorum. Özellikle yazın rüzgarı hissettiğinizdeki o duygu...
Bu yüzden ismim Rüzgar.
BU DEĞİŞİMİNİ NASIL DEĞERLENDİRİYORSUN?
Cinsiyetimizi oluşturan hormon anne karnında belirlenmeye başlıyor.
Bende eksik olan hormon erkeklik hormonuydu. İlaçlarla olması
gereken noktaya getirildi. Hormon psikolojik açıdan da önemli.
İnsanlar bunun farkında değil, hayatınızdaki en önemli faktörlerden
bir tanesi. İnsanı dibe de götürebilir direkt yukarı da
çıkartabilir. İlaç kullanımı dikkatli yapılmalı ve 3 ayda, 6 ayda
bir kontrole gidilmeli.
Bu değişimi yaptırmak isteyen çok fazla insan var. Benimle farkına
varmaya başladılar. Benim gibi olup da kendini saklayan insanlara
saygım sonsuz. Her şeyin konuşulması taraftarı ben de değilim.
Sağlıkla, sakalla ilgili gelen sorular oluyor. Hormon ilaçlarından
dolayı kan akışı hızlı oluyor, kan pıhtılaşması olabilir.
Sakallarımı doğuştan sakalları az çıkan insanlar da soruyor; ne
yapabiliriz diye. "Hormonlarınızı kontrol ettirebilirsiniz"
diyorum. Özellikle kullandığım bir ilaç yok. Tüylenme iki senenin
içinde oldu. 5-6 senede tamamlanıyor her şey. Bir senem daha var
aslında.
"SURATIMA SÖYLEME CESARETİNDE BULUNABİLİRLER
Mİ?”
Tuğba beni bilerek hayatıma geldi. Ama benim için çok zor. "Bir
şeylere kırılıyor mu?" diye düşünüyoum. Sevdiğim insanları
üzebilecek bir şey olursa... Benim hakkımda internet ortamında
yazmak çok kolay, karşıma gelip o sözleri suratıma söyleme
cesaretinde bulunabilirler mi? Aile, hassas nokta; orası tahammül
sınırımı aşan şeyler.
İnternet ortamında her şeyi yazıyorlar. Biraz empati kursunlar,
herkesin kız kardeşi, sevgilisi var. Kendilerine aynı şeyler
söylense nasıl hissederler? Ondan sonra yazsınlar.
Fiziksel güç için programlı spor yapıyorum. İlaç kullanımı azaldı
ama ömür boyu devam edecek.
"ÇOCUĞUM OLABİLİYOR"
Çocuğum olabiliyor. Olabilirliği olmayan bir şeyi Allah yaratmaz.
Herhalde bu benim sınavım. Bir ilaç bunu yapabilir mi? Demek ki
hazırmışım. Tabii ki çocuk istiyorum.
NİŞANLINLA NASIL TANIŞTIN?
Yakın arkadaşlarımız tanıştırdı. Beni bilerek tanıştı benimle. Ben
de resmine falan baktım tabii. Sonra mesajlaşma oldu. Nişantaşı'nda
ilk defa buluşacağız, "Orada buluşmayalım, basın vardır" dedim.
"Yok" dedi. Gittik, ilk kez baş başa kalacağız, basın bizi çekmiş.
Tuğba önden taksiye bindi, gitti. Biraz gerildi. Tuğba’da onu daha
önceden tanıyormuşum hissi var. O samimiyet duygusu çok
farklıydı.
NİŞANLININ AİLESİ NASIL KARŞILADI?
Beni tanıdıkları zaman insanların önyargısı kırılıyor. Ailesine
saygısı vardır ama karakter olarak tanıdığım için, o bir şeye
"evet" diyorsa insanlar ona "evet" demek zorunda. Sonra ailesiyle
tanışmak istedim. Beni birebir tanıdıkları zaman insanlar daha çok
seviyor.
Kıskanç bir insanım ama insanlar hayatta özgürdür. Ben Tuğba'yı
tanıdığımda make-up artistiydi. Şu an bir kozmetik markasında müdür
yardımcısı olarak çalışıyor. Sevdiğim kadını sahiplenen bir yapıya
sahibim. Tuğba da beni kıskanabilir. Benim hayatıma geldiğinde
mesleğimin oyunculuk olduğunu, iş hayatımı biliyordu. En başında
her şeyi konuştum, iş hayatım bu, hayranlarım var, genelde
kızlar... Bana güveniyor. O, ona yanlış yapmayacağını bildiği bir
adamla birlikte, ben de aynı şekilde; ikimiz de şanslıyız.
KADINLARA GÜVENİLİR Mİ?
Hayır tabii ki. Çok fazla anlamam burçlardan ama mesela terazi
burcu sakıncalı bir burçtur. Mavi boncuk dağıtmayı çok severler,
beğenilmek isterler. Bu, aslan burcunda da var. Akrep burcu kadını
ile terazi kadını çok tehlikelidir. İkizler çok dengesizdir. Terazi
burcu aşık olunca çok sadıktır, aşk bitince yeni heyecan
arayışlarına girer.
Kadınlar genelde bir şeyle ilgili düşündükleri zaman kafalarından
10 tane şey geçebiliyor, ama biz erkekler öyle değiliz. Mesela bu
akşam beraber yemek yiyeceğiz, ama siz o yemek olduktan sonra bu
konuyu birine anlatacaksınız, bir önceki günden başlıyorsunuz,
oraya gelene kadar anlatmak istediğiniz şeyi anlatamıyorsunuz. Ama
bize sorduğunuzda biz, “Evet akşam yemek yedik” diyoruz sadece.
Kadınlar için dırdırcı diyorlar ya, buradan geliyor.
"BİR KADINA YALAN SÖYLEMEK ÇOK ZORDUR"
Kadın ve erkek aynı değil. Siz çok daha kapsamlı
düşünebiliyorsunuz, biz tek bir şeye kilitleniyoruz. O yüzden çok
iyi yalan söyleyebilirsiniz. Kafa yapımız çok farklı.
Anlaşamıyoruz. Yeri geldiğinde tartışamıyoruz bile. Bir kadına
yalan söylemek de çok zordur.
ERKEKLERDE EN ÇOK NEYE ÖZENİRDİN?
Yaz geldiğinde çok mutsuz oluyordum. Çünkü denize, havuza hep
tişörtle girmek zorunda kalıyordum. Bikini giymiyordum. İnsanlar
hep beni televizyondaki Rüzgar olarak biliyorlardı, ama ben normal
hayatta öyle giyinmiyordum. Ben kameranın önünden çıktığım zaman
bugünküne benzer giyinirdim.
HAYATININ EN UNUTMAK İSTEDİĞİN ANI HANGİSİ?
İfşa edildikten sonra haberim olmadan sabah telefon yağmuruyla
uyanmam. Ne olduğunu, ne yapacağımı bilmiyordum."