15 Eyl 2014 16:50
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 16:43
HRW:Yeni internet yasası sansürü derinleştiriyor
İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch - HRW), Türk makamlarına çok geniş yetkiler veren yeni yasa değişikliklerinden geri dönülmesini istedi.
HRW’den yapılan açıklamada, “Yeni düzenlemeler Türkiye'de halen var olan internet sansürünü derinleştiriyor, internet kullanıcılarına yönelik izleme ve gözleme faaliyetlerini artırıyor ve özel yaşamın gizliliği hakkını ihlal ediyor” denildi. Açıklamada, "Bu tür bilgiler çevrimiçi faaliyetlere ilişkin son derece mahrem ayrıntıları açığa çıkarabilecek ve insanların politik fişlenmesine olanak sağlayacak nitelikte" ifadelerine yer verildi. İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün Türkiye kıdemli araştırmacısı Emma Sinclair-Webb, "Başbakan Davutoğlu'nun yeni hükümeti, 2014 İnternet Yönetişim Forumu'na ev sahipliği yaptıktan sonra, çevirimiçi (online) ifade özgürlüğünü ve internet kullanıcılarının özel yaşamlarının gizliliği hakkını kısıtlayan daha da fazla düzenlemeyi yürürlüğe soktu" dedi. Sinclair-Webb şöyle devam etti: "Bu düzenlemeler Anayasa'da korunan ve uluslararası hukuk tarafından güvence altına alınan temel hakları ihlal ediyorlar ve dolayısıyla iptal edilmeleri gerekiyor." Meclis tarafından 10 Eylül 2014'te kabul edilen ve çok farklı konulardaki bir çok başka yasada değişiklik yapan yeni bir torba yasada yer alan iki düzenleme, düzenleyici bir kurum olan ve başkanı hükümet tarafından atanan TİB'in (Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı) yetkilerini artırıyor. HRW’den yapılan açıklamada, “Geçtiğimiz Temmuz ayında o sırada Başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan, TİB'in MİT (Milli İstihbarat Teşkilatı) tarafından yönetilmesi gerektiğini söylemişti. TİB'in hâlihazırdaki başkanı da eski bir MİT görevlisi.” denildi.
KEYFİ İHLALLERE İMKAN TANIYAN ALAN DEVASA BOYUTLARDA GENİŞLİYOR
Söz konusu torba yasayla getirilen ilk düzenlemede, TİB başkanlığına "millî güvenlik ve kamu düzeninin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi" gibi gerekçelerle, web sitelerine erişimi dört saat içinde engelleme yetkisi veriliyor. Engelleme kararının 24 saat içerisinde bir sulh ceza hakiminin onayına sunulması, hakimin de kararını 48 saat içerisinde açıklaması gerekiyor. HRW’ye göre, mahkemelerin hükümetten gelen talepleri çok fazla, hatta hiç incelemeden kabul etme eğilimi içinde oldukları biliniyor. Bu da TİB kararlarının mahkeme tarafından gözden geçirilmesinin hak ihlallerine karşı etkili bir güvence sağlayıp sağlayamayacağı konusunda kuşkular doğmasına neden oluyor. Geçtiğimiz yıl içinde TİB'in YouTube ve Twitter'a erişimi engelleme girişimleri (ki Twitter'a erişimin engellenmesi, Başbakan'ın bu yönde yaptığı bir çağrının hemen akabinde gerçekleşmişti), mahkemeler tarafından, belli içeriklere yönelik olarak onaylanmıştı. İnsan Hakları İzleme Örgütü’ne göre, TİB'e web sitelerine erişimi engellemesi için verilen geniş yetkiler, ifade özgürlüğü ve çevirimiçi bilgiye erişim haklarının keyfi kararlarla ihlal edilmesine imkan tanıyan alanı devasa boyutlarda genişletiyor.
VERİLEN YETKİ FİŞLMEYE İMKAN SAĞLAYACAK NİTELİKTE
Hükümet'in 6551 sayılı internet yasasında geçtiğimiz Şubat ve Mart aylarında yaptığı değişiklikler, TİB'e özel yaşamın gizliliği hakkını ihlal ettiği düşünülen internet içeriklerine erişimi engelleme yetkisi vermişti. Aralarında Başbakan'ın da bulunduğu bazı politikacıların telefon görüşmelerine ait dinleme kayıtlarının sosyal medyada dolaşıma girmesine, hükümet bu yasa değişiklikleriyle cevap vermişti. Söz konusu ses kayıtlarındaki konuşmalar yolsuzluk ve hukuksuzluk yapıldığı, rüşvet alındığı ve adam kayırıldığı izlenimini doğuruyordu. Hükümet bu ses kayıtlarını hem sahte olduklarını, hem de özel yaşamın gizliliği hakkını ihlal ettiklerini iddia ederek başından savmaya çalıştı. İkinci düzenleme ise, TİB'e internet kullanıcılarına ait çevirim içi tarama geçmişi, ziyaret edilen web siteleri ve kullanıcıların yazıştıkları e-posta adresleri gibi üstverileri (meta data) merkezi olarak muhafaza etme görevi veriyor. Bu tür bilgiler çevrimiçi faaliyetlere ilişkin son derece mahrem ayrıntıları açığa çıkarabilecek ve insanların politik fişlenmesine olanak sağlayacak nitelikte.
ÖZEL HAYATIN GİZLİLİĞİ İHLAL EDİLİYOR
İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne göre, hükümetin internet kullanıcılarının üstverilerine ve tarama geçmişlerine kontrolsüz olarak erişme olanağına kavuşması, hem özel hayatın gizliliği hakkını ihlal ediyor, hem de, bunun yanı sıra, ifade ve örgütlenme özgürlüğü ve sağlık hakkı gibi birçok başka insan hakkının kullanımını da zedeleyebilecek nitelikte. Halihazırda bu veriler internet hizmet sağlayıcıları tarafından muhafaza ediliyor ve ancak mahkeme kararı ile açıklanabiliyorlar. Sinclair-Webb, "Üstverilerin TİB tarafından muhafaza edilmesi çok derin bir endişe kaynağı, çünkü bu sayede söz konusu kurum insanların internet kullanımını doğrudan gözleme ve izleme olanağı kazanıyor. Türk hükümeti politikacıların özel yaşamlarının gizliliğini kamuoyu önünde alenen savunuyor, ama sıradan insanların özel yaşamlarının gizliliğine inanmıyor" dedi. Söz konusu iki değişiklik meclisin 10 Eylül'de kabul ettiği büyük bir reform yasasında, 126. ve 127. maddeler olarak yer aldılar. İnternet yasası ile ilgili bu maddeler yasaya önceden danışmalarda bulunmaksızın, son anda, 8 Eylül'de sokuldular. Cumhurbaşkanı Erdoğan yasayı 12 Eylül'de onayladı. Yasa, Resmi Gazete'de yayınlandıktan sonra yürürlüğe girdi.
“ÖZEL HAYATIN GİZLİLİĞİNE SON DARBE”
HRW’den yapılan açıklamada, “Yeni düzenlemeler oldukça tartışmalı ve temel hakları tehdit eder nitelikte oldukları için, bu düzenlemelerin Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile uyumlu olup olmadığına karar vermesi için Anayasa Mahkemesine başvurulması bekleniyor. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ifade özgürlüğü ve bilgiye erişim haklarını güvence altına alıyor ve Türkiye'nin uluslararası insan hakları sözleşmelerinden doğan yükümlülüklerinin iç hukuka kıyasla üstünlük taşıdığını hükme bağlıyor” ifadelerine yer verildi. Sinclair-Webb "Atılan bu son adım, Türkiye'nin Twitter ve YouTube'a erişimi hukuksuz olarak engellediği bir yılda, internet özgürlüğü ve özel yaşamın gizliliğine vurulan en son darbe. Türkiye, hak ihlallerinin hesabını bölgesel ve uluslararası düzeyde vermeyi, onları tazmin ve telafi etmek zorunda kalmayı beklemeden, bu düzenlemelerden hemen geri dönmelidir" şeklinde konuştu.
KEYFİ İHLALLERE İMKAN TANIYAN ALAN DEVASA BOYUTLARDA GENİŞLİYOR
Söz konusu torba yasayla getirilen ilk düzenlemede, TİB başkanlığına "millî güvenlik ve kamu düzeninin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi" gibi gerekçelerle, web sitelerine erişimi dört saat içinde engelleme yetkisi veriliyor. Engelleme kararının 24 saat içerisinde bir sulh ceza hakiminin onayına sunulması, hakimin de kararını 48 saat içerisinde açıklaması gerekiyor. HRW’ye göre, mahkemelerin hükümetten gelen talepleri çok fazla, hatta hiç incelemeden kabul etme eğilimi içinde oldukları biliniyor. Bu da TİB kararlarının mahkeme tarafından gözden geçirilmesinin hak ihlallerine karşı etkili bir güvence sağlayıp sağlayamayacağı konusunda kuşkular doğmasına neden oluyor. Geçtiğimiz yıl içinde TİB'in YouTube ve Twitter'a erişimi engelleme girişimleri (ki Twitter'a erişimin engellenmesi, Başbakan'ın bu yönde yaptığı bir çağrının hemen akabinde gerçekleşmişti), mahkemeler tarafından, belli içeriklere yönelik olarak onaylanmıştı. İnsan Hakları İzleme Örgütü’ne göre, TİB'e web sitelerine erişimi engellemesi için verilen geniş yetkiler, ifade özgürlüğü ve çevirimiçi bilgiye erişim haklarının keyfi kararlarla ihlal edilmesine imkan tanıyan alanı devasa boyutlarda genişletiyor.
VERİLEN YETKİ FİŞLMEYE İMKAN SAĞLAYACAK NİTELİKTE
Hükümet'in 6551 sayılı internet yasasında geçtiğimiz Şubat ve Mart aylarında yaptığı değişiklikler, TİB'e özel yaşamın gizliliği hakkını ihlal ettiği düşünülen internet içeriklerine erişimi engelleme yetkisi vermişti. Aralarında Başbakan'ın da bulunduğu bazı politikacıların telefon görüşmelerine ait dinleme kayıtlarının sosyal medyada dolaşıma girmesine, hükümet bu yasa değişiklikleriyle cevap vermişti. Söz konusu ses kayıtlarındaki konuşmalar yolsuzluk ve hukuksuzluk yapıldığı, rüşvet alındığı ve adam kayırıldığı izlenimini doğuruyordu. Hükümet bu ses kayıtlarını hem sahte olduklarını, hem de özel yaşamın gizliliği hakkını ihlal ettiklerini iddia ederek başından savmaya çalıştı. İkinci düzenleme ise, TİB'e internet kullanıcılarına ait çevirim içi tarama geçmişi, ziyaret edilen web siteleri ve kullanıcıların yazıştıkları e-posta adresleri gibi üstverileri (meta data) merkezi olarak muhafaza etme görevi veriyor. Bu tür bilgiler çevrimiçi faaliyetlere ilişkin son derece mahrem ayrıntıları açığa çıkarabilecek ve insanların politik fişlenmesine olanak sağlayacak nitelikte.
ÖZEL HAYATIN GİZLİLİĞİ İHLAL EDİLİYOR
İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne göre, hükümetin internet kullanıcılarının üstverilerine ve tarama geçmişlerine kontrolsüz olarak erişme olanağına kavuşması, hem özel hayatın gizliliği hakkını ihlal ediyor, hem de, bunun yanı sıra, ifade ve örgütlenme özgürlüğü ve sağlık hakkı gibi birçok başka insan hakkının kullanımını da zedeleyebilecek nitelikte. Halihazırda bu veriler internet hizmet sağlayıcıları tarafından muhafaza ediliyor ve ancak mahkeme kararı ile açıklanabiliyorlar. Sinclair-Webb, "Üstverilerin TİB tarafından muhafaza edilmesi çok derin bir endişe kaynağı, çünkü bu sayede söz konusu kurum insanların internet kullanımını doğrudan gözleme ve izleme olanağı kazanıyor. Türk hükümeti politikacıların özel yaşamlarının gizliliğini kamuoyu önünde alenen savunuyor, ama sıradan insanların özel yaşamlarının gizliliğine inanmıyor" dedi. Söz konusu iki değişiklik meclisin 10 Eylül'de kabul ettiği büyük bir reform yasasında, 126. ve 127. maddeler olarak yer aldılar. İnternet yasası ile ilgili bu maddeler yasaya önceden danışmalarda bulunmaksızın, son anda, 8 Eylül'de sokuldular. Cumhurbaşkanı Erdoğan yasayı 12 Eylül'de onayladı. Yasa, Resmi Gazete'de yayınlandıktan sonra yürürlüğe girdi.
“ÖZEL HAYATIN GİZLİLİĞİNE SON DARBE”
HRW’den yapılan açıklamada, “Yeni düzenlemeler oldukça tartışmalı ve temel hakları tehdit eder nitelikte oldukları için, bu düzenlemelerin Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile uyumlu olup olmadığına karar vermesi için Anayasa Mahkemesine başvurulması bekleniyor. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ifade özgürlüğü ve bilgiye erişim haklarını güvence altına alıyor ve Türkiye'nin uluslararası insan hakları sözleşmelerinden doğan yükümlülüklerinin iç hukuka kıyasla üstünlük taşıdığını hükme bağlıyor” ifadelerine yer verildi. Sinclair-Webb "Atılan bu son adım, Türkiye'nin Twitter ve YouTube'a erişimi hukuksuz olarak engellediği bir yılda, internet özgürlüğü ve özel yaşamın gizliliğine vurulan en son darbe. Türkiye, hak ihlallerinin hesabını bölgesel ve uluslararası düzeyde vermeyi, onları tazmin ve telafi etmek zorunda kalmayı beklemeden, bu düzenlemelerden hemen geri dönmelidir" şeklinde konuştu.