21 Oca 2007 14:23 Son Güncelleme: 19 Kas 2018 12:46

"HRANT DİNK'İ VURDUNUZ,BAŞBAKAN'I NE ZAMAN ÖLDÜRECEKSİNİZ?"...

Erdoğan'ın Çankaya'ya çıkmasını önlemenin iki yolu var: Ya darbe,ya suikast...Darbe kışkırtma çabaları tutmuyor...Geriye bir seçenek kalıyor başbakanı da vurmak...İşte Akşam yazarı Engin Ardıç'ın kaleminden derin bir analiz...

Başbakanı ne zaman öldüreceksiniz?

Avrupa Birliği'nin kapısına, Türkiye'nin girmemesi, girememesi için esaslı bir çivi çaktınız!

Kapı açık değildi, yalnızca aralıktı ama siz işi iyice sağlama almak istediniz... Kaç yıldır "boşuna tantana ediliyor, hem onlar almazlar, hem biz giremeyiz" deyip dururum, elbette bu sizi kesmedi, kesemezdi, "almasınlar" tavrınızı açık seçik koydunuz. Tekmeyi bastınız.

Hadi hadi, katilin yakalanınca atacağı "milli hislerim galeyana geldiği için vurdum" ayağını hiçkimsenin yemeyeceğini bile bile bitirdiniz bu işi... (Burası televizyon değil, bizde "canlı yayın" yok. Bu yazı yazılıp da yayınlanıncaya kadar neler olacak bilemem, istesem de saat saat gelişmelere yetişemem. Ama ola ki yakalanırsa katilin ne diyeceği bellidir)... "Yabancılar yapmıştır" lafını da kimsenin yutmadığını gördünüz ama bu da sizin umurunuzda değildir.

Hırant Dink öldürüldü. Orhan Pamuk'un aklı varsa buralarda durmaz, uzunca bir süre de uğramaz.

(Beni vurmayacağınızı biliyorum canım, ben önemli bir adam değilim.)

Peki başbakan ne yapsın? İstifa mı etsin?

Ne yani, gündeminizde "Erdoğan'ın Çankaya'ya çıkmasını önleme çalışması" yok mu?

Bunun iki yolu var, biliyorsunuz: Ya darbe, ya suikast.

Darbe kışkırtma çabalarınız tutmuyor, çünkü ne ordu buna yanaşır ne de Amerika izin verir. Bir kalıyor başbakanı da vurmak.

Geçen mayıs ayında Yargıtay baskınıyla kendisine önemli bir mesaj vermiş, "biz istersek neler yapabiliriz, gör de ona göre ayağını denk al" demiştiniz... Arada olan da, kızgın güneş altında cenaze töreni için kendini paralayan Ecevit'e oldu! Buna üzüldünüz, eminim.

Bendeniz de gene aynı günlerde başbakana bir açık mektup yazmış, "Çankaya'dan vazgeçtiğinizi açıklayın, hemen de erken seçime gidin, yoksa cinayetler sürecek" demiştim...

Eh, koskoca başbakan bu, beni mi dinleyecekti?

Mesajı aldı ama umursamadı. Sinirlenmekle yetindi.

İşte cinayetler de yeniden başladı. Bu mayısa kadar da "olaylar hızla gelişecek"... Artık "biz bu filmi görmüştük" zevzekliğinin bile tadı kalmadı.

Ancak... Başbakana "bir hal olursa" AKP'nin ilk seçimde bu kez beş yüz milletvekiliyle "sağlama" geleceğini de umarım hesaplamışsınızdır... Yoksa öyle bir durumda partinin çökeceğini, dağılacağını mı düşünüyorsunuz? Yanlış yapıyorsunuz.

Peki... Tut ki iktidara siz geldiniz, dış politikanız ne olacak? Kuzey Irak'a girip Amerikan ordusuyla çatışmayı göze alamayacağınıza göre, ille de efelenme dürtüsüyle Amerika'yla anlaşıp İran'a mı saldıracaksınız?

Eee, bu milliyetçilik mi oluyor, yoksa Enver'in doksan sene önce giriştiği türden bir serüvencilik mi?

Oluruna bırakacaksanız, bu hükümeti devirmenin ne faydası var, o da öyle yapıyor zaten!

Herhalde Turan İmparatorluğu fikrinin yürümeyeceğini siz de idrak ettiniz artık, Kırgızistan bile bize vize koyduktan sonra...

Eee, Viyana'yı alacak halimiz de olmadığına göre...