04 Ara 2015 16:54
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 18:13
Hrant Dink soruşturmasıyla ilgili yeni gelişme!
"Hrant Dink suikastında kamu görevlilerinin ihmali olduğu" iddiasına ilişkin hazırlanan iddianamenin, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma savcısına iade edilmesine, Dink Ailesi'nin Avukatı Hakan Bakırcıoğlu itiraz etti.
"Hrant Dink suikastında kamu görevlilerinin ihmali olduğu" iddiasına ilişkin hazırlanan iddianamenin, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma savcısına iade edilmesine, Dink Ailesi’nin Avukatı Hakan Bakırcıoğlu itiraz etti. Avukat Bakırcıoğlu, hazırladığı 21 sayfalık dilekçeyi Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu Savcısı Gökalp Kökçü’ye sundu
"KAMU DAVASI AÇMA YETKİSİNİ CUMHURİYET SAVCISINA VERMİŞTİR"
Dilekçede, Dink suikastında kamu görevlilerinin ihmali olduğu iddiasına ilişkin 25 şüpheli hakkında Ekim ayında hazırlanan iddianamenin Başsavcıvekili Orhan Kapıcı tarafından soruşturma savcısına, 3 Kasım 2015’de iade edildiği hatırlatıldı. Dilekçede, "Soruşturma Savcısı Gökalp Kökçü tarafından düzenlenen 20 Ekim 2015 tarihli iddianamenin iade edilmesine ilişkin karar, hukuka aykırıdır. Yasal düzenlemeler, başsavcılığa soruşturma savcısının düzenlediği iddianameyi iade etme yetkisini vermemektedir. Ceza Muhakemesi Kanunu’na (CMK) göre iddianame düzenlenme, kamu davası açma yetkisini Cumhuriyet Savcısı’na vermiştir. CMK’ya göre düzenlenen iddianameyi iade etme yetkisini başsavcılığa değil mahkemelere vermektedir" denildi.
"AÇIĞA ÇIKACAK BİLGİLER ŞÜPHELİLERİN DİNK CİNAYETİNDEKİ SORUMLUKLARINI BERTARAF ETMEYECEK VEYA AZALTMAYACAKTIR"
"İddianamenin iade nedenlerinden ilki delillerin toplanması, örgüt kapsamı içindeki tüm şüphelilerin tespit edilmesi sonradan toplanacak delillerin hakkında dava açılan şüphelilerin durumunu değiştirebileceği iddiasıdır" denilen dilekçede "Soruşturma savcısı tarafından Dink cinayetini organize ve icra eden örgüte yönelik soruşturma sonlandırılmamıştır, örgüt soruşturulmaya devam edilmektedir. Bu soruşturmada açığa çıkacak bilgiler, haklarında iddianame düzenlenen kamu görevlisi olan şüphelilerin Dink cinayetindeki sorumluklarını bertaraf etmeyecek veya azaltmayacaktır. Bu soruşturmada açığa çıkan bilgiler şüpheli kamu görevlilerinin Dink cinayetindeki sorumlukları ağırlaştırdığının görülmesi üzerine de savcılık makamı tarafından elbette ki ek iddianame düzenlenecektir. Bu nedenlerle iade gerekçesi olarak belirtilen bu hususun geçerliliği bulunmamaktadır" ifadelerine yer verildi.
"İDDİANAMENİN İADE EDİLMESİNİN ASIL NEDENİ..."
"İddianamenin iade nedenlerinden ikincisinin de Reşat Altay, Ahmet İlhan Güler ve Engin Dinç hakkında Türk Ceza Kanunun 83. maddesi (Kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi) uyarınca iddianame düzenlenmesini gerektiren yeterli delil ve irtibat bulunmadığı iddiasıdır" ifadesi yeralan dilekçede, "Tarafımızdan 20 Ekim 2015 tarihli iddianamenin iade edilmesinin asıl nedeninin Dink cinayeti nedeni ile düzenlenecek iddianamenin Reşat Altay, Engin Dinç ve Ahmet ilhan Güler’i içermeyecek şekilde düzenlenmesinin istendiği sonucuna varılmıştır. Başsavcılığın soruşturmayı yürüten Savcının düzenlediği iddianamedeki delilleri, yaptığı değerlendirmeleri ve vardığı sonucu tartışma ve müdahale etme yetkisi bulunmamaktadır" denildi.
"İDDİANAME DÜZENLENMESİNİ ZORUNLU HALE GETİREN DELİLLER DE BULUNMAKTADIR"
Dilekçede, "İddianame Ceza Muhakemesi Kanuna göre ’Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa, cumhuriyet savcısı bir iddianame düzenler’ düzenlemesine de uygundur. Kaldı ki, Reşat Altay, Ahmet İlhan Güler ile Engin Dinç hakkında Türk Ceza Kanunu TCK) 83. (Kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi) TCK 204. (Resmi belgede sahtecilik), TCK 205. (Resm belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemek) TCK 220/6-7 (Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişi) uyarınca iddianame düzenlenmesini zorunlu hale getiren deliller de bulunmaktadır" denildi.
"DİNK’E YÖNELİK ŞAHSİ, FİZİKİ VE MEKANSAL KORUMA TEDBİRLERİNİN ALINMASI İÇİN GEREKLİ İŞLEMLERİ YAPMAMIŞTIR"
Dilekçede şüphelilerden Ahmet İlhan Güler’in, Dink’in öldürüldüğünde İstanbul İl Emniyet İstihbarat Şube Müdürü olduğu belirtilerek,"Güler, Hrant Dink’in öldürüleceği somut bilgisine sahip olduğu halde ölüm sonucunun gerçekleşmesi için kasıtlı olarak Dink’e yönelik şahsi, fiziki ve mekansal koruma tedbirlerinin alınması için gerekli işlemleri yapmamıştır" denildi.
"DİNK CİNAYETİNİ TASARLAYAN ÖRGÜTE YÖNELİK OPERASYON YAPILMASI SÜRECİNİ ORGANİZE ETMEMİŞTİR"
Engin Dinç’in Dink cinayetinin tasarlandığı tarihlerde Trabzon İl Emniyet İstihbarat Şube Müdürü olduğu belirtilen dilekçede, "Hrant Dink’in öldürüleceği somut bilgisine sahip olduğu halde ölüm sonucunun gerçekleşmesi için kasıtlı olarak Dink cinayetini tasarlayan örgüte yönelik operasyon yapılması sürecini organize etmemiştir" denildi. Reşat Altay’ın da Dink cinayetinin tasarlandığı ve öldürüldüğü tarihlerde Trabzon İl Emniyet Müdürü olduğu belirtilen dilekçede, "Hrant Dink’in öldürüleceği somut bilgisine sahip olduğu halde ölüm sonucunun gerçekleşmesi için kasıtlı olarak Hrant Dink cinayetini tasarlayan örgüte yönelik operasyon yapılması sürecini organize etmemiştir" ifadeleri yeraldı.
"İDDİANAME 5. AĞIR CEZA MAHKEMESİ’NE GÖNDERİLMELİDİR"
Dilekçenin sonuç bölümünde, "Başsavcılığın, şüpheliler Reşat Altay, Engin Dinç ve Ahmet İlhan Güler hakkında iddianame düzenlenmesini gerektirir yeterli delil bulunmadığı değerlendirmesi CMK’ya açıkça aykırıdır. Reşat Altay, Engin Dinç ve Reşat Altay hakkında Türk Ceza Kanuna göre 83, 204, 205 220/6-7 uyarınca iddianame düzenlenmesini zorunlu kılan deliller bulunmaktadır. Bu nedenlerle Savcı Gökalp Kökçü tarafından düzenlenen 20 Ekim 2015 tarihli iddianame mevcut hali İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi’ne sunulmalıdır" denildi.
"KAMU DAVASI AÇMA YETKİSİNİ CUMHURİYET SAVCISINA VERMİŞTİR"
Dilekçede, Dink suikastında kamu görevlilerinin ihmali olduğu iddiasına ilişkin 25 şüpheli hakkında Ekim ayında hazırlanan iddianamenin Başsavcıvekili Orhan Kapıcı tarafından soruşturma savcısına, 3 Kasım 2015’de iade edildiği hatırlatıldı. Dilekçede, "Soruşturma Savcısı Gökalp Kökçü tarafından düzenlenen 20 Ekim 2015 tarihli iddianamenin iade edilmesine ilişkin karar, hukuka aykırıdır. Yasal düzenlemeler, başsavcılığa soruşturma savcısının düzenlediği iddianameyi iade etme yetkisini vermemektedir. Ceza Muhakemesi Kanunu’na (CMK) göre iddianame düzenlenme, kamu davası açma yetkisini Cumhuriyet Savcısı’na vermiştir. CMK’ya göre düzenlenen iddianameyi iade etme yetkisini başsavcılığa değil mahkemelere vermektedir" denildi.
"AÇIĞA ÇIKACAK BİLGİLER ŞÜPHELİLERİN DİNK CİNAYETİNDEKİ SORUMLUKLARINI BERTARAF ETMEYECEK VEYA AZALTMAYACAKTIR"
"İddianamenin iade nedenlerinden ilki delillerin toplanması, örgüt kapsamı içindeki tüm şüphelilerin tespit edilmesi sonradan toplanacak delillerin hakkında dava açılan şüphelilerin durumunu değiştirebileceği iddiasıdır" denilen dilekçede "Soruşturma savcısı tarafından Dink cinayetini organize ve icra eden örgüte yönelik soruşturma sonlandırılmamıştır, örgüt soruşturulmaya devam edilmektedir. Bu soruşturmada açığa çıkacak bilgiler, haklarında iddianame düzenlenen kamu görevlisi olan şüphelilerin Dink cinayetindeki sorumluklarını bertaraf etmeyecek veya azaltmayacaktır. Bu soruşturmada açığa çıkan bilgiler şüpheli kamu görevlilerinin Dink cinayetindeki sorumlukları ağırlaştırdığının görülmesi üzerine de savcılık makamı tarafından elbette ki ek iddianame düzenlenecektir. Bu nedenlerle iade gerekçesi olarak belirtilen bu hususun geçerliliği bulunmamaktadır" ifadelerine yer verildi.
"İDDİANAMENİN İADE EDİLMESİNİN ASIL NEDENİ..."
"İddianamenin iade nedenlerinden ikincisinin de Reşat Altay, Ahmet İlhan Güler ve Engin Dinç hakkında Türk Ceza Kanunun 83. maddesi (Kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi) uyarınca iddianame düzenlenmesini gerektiren yeterli delil ve irtibat bulunmadığı iddiasıdır" ifadesi yeralan dilekçede, "Tarafımızdan 20 Ekim 2015 tarihli iddianamenin iade edilmesinin asıl nedeninin Dink cinayeti nedeni ile düzenlenecek iddianamenin Reşat Altay, Engin Dinç ve Ahmet ilhan Güler’i içermeyecek şekilde düzenlenmesinin istendiği sonucuna varılmıştır. Başsavcılığın soruşturmayı yürüten Savcının düzenlediği iddianamedeki delilleri, yaptığı değerlendirmeleri ve vardığı sonucu tartışma ve müdahale etme yetkisi bulunmamaktadır" denildi.
"İDDİANAME DÜZENLENMESİNİ ZORUNLU HALE GETİREN DELİLLER DE BULUNMAKTADIR"
Dilekçede, "İddianame Ceza Muhakemesi Kanuna göre ’Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa, cumhuriyet savcısı bir iddianame düzenler’ düzenlemesine de uygundur. Kaldı ki, Reşat Altay, Ahmet İlhan Güler ile Engin Dinç hakkında Türk Ceza Kanunu TCK) 83. (Kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi) TCK 204. (Resmi belgede sahtecilik), TCK 205. (Resm belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemek) TCK 220/6-7 (Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişi) uyarınca iddianame düzenlenmesini zorunlu hale getiren deliller de bulunmaktadır" denildi.
"DİNK’E YÖNELİK ŞAHSİ, FİZİKİ VE MEKANSAL KORUMA TEDBİRLERİNİN ALINMASI İÇİN GEREKLİ İŞLEMLERİ YAPMAMIŞTIR"
Dilekçede şüphelilerden Ahmet İlhan Güler’in, Dink’in öldürüldüğünde İstanbul İl Emniyet İstihbarat Şube Müdürü olduğu belirtilerek,"Güler, Hrant Dink’in öldürüleceği somut bilgisine sahip olduğu halde ölüm sonucunun gerçekleşmesi için kasıtlı olarak Dink’e yönelik şahsi, fiziki ve mekansal koruma tedbirlerinin alınması için gerekli işlemleri yapmamıştır" denildi.
"DİNK CİNAYETİNİ TASARLAYAN ÖRGÜTE YÖNELİK OPERASYON YAPILMASI SÜRECİNİ ORGANİZE ETMEMİŞTİR"
Engin Dinç’in Dink cinayetinin tasarlandığı tarihlerde Trabzon İl Emniyet İstihbarat Şube Müdürü olduğu belirtilen dilekçede, "Hrant Dink’in öldürüleceği somut bilgisine sahip olduğu halde ölüm sonucunun gerçekleşmesi için kasıtlı olarak Dink cinayetini tasarlayan örgüte yönelik operasyon yapılması sürecini organize etmemiştir" denildi. Reşat Altay’ın da Dink cinayetinin tasarlandığı ve öldürüldüğü tarihlerde Trabzon İl Emniyet Müdürü olduğu belirtilen dilekçede, "Hrant Dink’in öldürüleceği somut bilgisine sahip olduğu halde ölüm sonucunun gerçekleşmesi için kasıtlı olarak Hrant Dink cinayetini tasarlayan örgüte yönelik operasyon yapılması sürecini organize etmemiştir" ifadeleri yeraldı.
"İDDİANAME 5. AĞIR CEZA MAHKEMESİ’NE GÖNDERİLMELİDİR"
Dilekçenin sonuç bölümünde, "Başsavcılığın, şüpheliler Reşat Altay, Engin Dinç ve Ahmet İlhan Güler hakkında iddianame düzenlenmesini gerektirir yeterli delil bulunmadığı değerlendirmesi CMK’ya açıkça aykırıdır. Reşat Altay, Engin Dinç ve Reşat Altay hakkında Türk Ceza Kanuna göre 83, 204, 205 220/6-7 uyarınca iddianame düzenlenmesini zorunlu kılan deliller bulunmaktadır. Bu nedenlerle Savcı Gökalp Kökçü tarafından düzenlenen 20 Ekim 2015 tarihli iddianame mevcut hali İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi’ne sunulmalıdır" denildi.