Hrant Dink davasında iki isim için tutuklama kararı
Hrant Dink’in öldürülmesinde sorumluluğu bulunan kamu görevlilerinin yargılandığı davanın 117. duruşmasında Veysal Şahin ile Volkan Şahin’in tutuklanmasına karar verildi.
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin 13 yıldır devam eden ve 76 sanığın yargılandığı davanın 117. duruşması bugün İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Mahkeme, cinayet işlenmeden saldırı bilgisini aldıkları halde resmî şekilde bildirmedikleri gerekçesiyle Veysel Şahin ve Volkan Şahin’in “cinayete ortaklık”tan tutuklanmasına karar verdi. 76 sanıklı dava 8 Ocak’ta esas hakkındaki savunmalarla sürecek.
Esas hakkındaki mütalaaya karşı savunma yapan eski Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, “47 yıl devletime hizmet ettim. Ufak da olsa sabıkalanmak istemem” dedi. Hrant Dink öldürüldüğü tarihte Trabzon Jandarma Komutanı Ali Öz ise Hrant Dink adını cinayetten önce duymadığını savundu. Yargılama sırasında Dink’in öldürüleceğine ilişkin istihbarat olmasına rağmen gereğini yapmadığı belirtilen Öz, sorumluluğu emrindeki personele attı. Ayrıca Öz, geçtiğimiz duruşmada ortaya çıkan ‘Gürcistan’a kaçmaya çalıştığı’ suçlamasını ise reddetti.
Agos gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesinde sorumluluğu bulunan kamu görevlilerinin yargılandığı dava esas hakkındaki mütalaaya karşı savunmalarla devam ediyor. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki görülen 117’nci duruşmaya, başka suçtan tutuklu bulunan bazı sanıklar, tutuklu bulundukları cezaevlerinden SEGBİS ile katılırken, eski İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah'ın da aralarında bulunduğu 6 tutuksuz sanık ve avukatları da salonda hazır bulundu. Dink ailesi avukatlarının da katıldığı duruşmayı, CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ile Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu izledi.
Eski Emniyet Müdürü Cerrah: Ufak da olsa sabıkalanmak istemem
Duruşmada ilk olarak, Hrant Dink cinayeti işlendiği sırada İstanbul Emniyet Müdürü olan Celalettin Cerrah esas hakkındaki mütalaaya karşı savunma yaptı. ‘Görevi kötüye kullanmak’ suçundan cezalandırılması talep edilen Cerrah, üzerine düşenleri yaptığını savundu, sorumluluğu Trabzon Valiliği’ne attı.
Daha önceki savunmalarında söylediklerini tekrar ettiğini söyleyen Cerrah, “Trabzon Valisinin konuyu İstanbul Valisine bildirmesi gerekirdi, hatta bu tür konularda İçişleri Bakanlığının bilgilendirilmesi gerekir. Bunlar yapılsaydı ben üzerime düşeni yapardım. Diğer konularda üzerime düşenler zaten yapılmıştır” diyerek, görevi esnasında herhangi bir eksiklik yaşanmadığını iddia etti.
Cerrah, beraat talep etti
47 yıl görev yaptığını söyleyen Cerrah, “Devletime ve milletime 47 yıl hizmet ettim, 47 yılda herhangi bir sabıka kaydım bile yoktur, bunun böyle kalmasını isterim. Ufak da olsa sabıkalanmak istemem” diyerek beraatını talep etti.
Cerrah’ın avukatı: Bilgi ve belgeler müvekkilime ulaştırılmış olsaydı…
Ardından konuşan Cerrah’ın avukatı Mehmet Köksal da Cerrah’ın görevlerini yerine getirdiğini savundu. Köksal, “Cinayet hazırlığına ilişkin F4 istihbarat belgesinin müvekkilimden saklandığı da bir gerçektir. Müvekkilin kendi kendine Hrant Dink için şahsi koruma kararı vermesi imkân dahilinde değildir. Bu sebeple görevi ihmal suçu oluşmamıştır. Hrant Dink ile ilgili bilgi ve belgeler müvekkilime ulaştırılmış olsaydı, koruma için ilgili kurulları harekete geçirir ve alınacak kararı uygulardı” diyerek bir kez daha kendilerinden belge saklandığını savundu.
Mustafa Küçük’ten “ankesörlü arama” açıklaması
Cerrah’ın ardından dönemin İstanbul Jandarma İstihbarat Mustafa Küçük’ün beyanına geçildi. Küçük’ten önce eşi Özlem Küçük tanık olarak dinlendi. Ankesörlü telefon aramalarına ilişkin konuşan Özlem Küçük, “Eşim İstanbul’a geldikten sonra 2 hat aldı birinin sonu 19, diğerinin sonu 20. Sonu 20 olanı 10 yıldan fazladır ben kullanıyorum. Öğretmenim, numarayı benim kullandığım bellidir. Bir gün sabah telefonum çaldı, eşimin kız kardeşiydi, paralı telefondan aradığını söyledi. Ankara’ya gitmiş ve telefonunu kardeşimin arabasında düşürmüş, paralı telefondan kendi telefonuna ulaşamayınca beni aradı, kardeşimin numarasını istedi. Ankesörlü arama denilen bundan ibaret” dedi.
“Bu FETÖ’cüler tarafından yapılan bir şeydir”
Mustafa Küçük, 2007’de aktif görevden pasif göreve atandığını söyledi. Bunun bir tesadüf olmadığını savunan Küçük, “Bu FETÖ’cüler tarafından yapılan bir şeydir. Ben o zamanki adı ‘cemaat’ olan FETÖ’cülere karşı çalıştığım için bunun olduğunu biliyordum. Hakkımda Balyoz davasında soruşturma açıldı. Ardından FETÖ davasına dahil edildim. Bunlardan bıktığım için emekli oldum” diyerek kendisine kumpas kurulduğunu savundu, beraatını talep etti.
Ali Öz: Kaçma girişimim olmadı
Dönemin Trabzon Jandarma Komutanı Ali Öz’ün savunmasına geçildi. Mahkeme başkanı geçen duruşmada İstanbul Emniyetinden gelen yazıyı hatırlatarak Öz’ün kaçma girişiminde bulunmak için Gürcistan ile bazı temasları olduğunu belirtti. Öz ise herhangi bir kaçma girişimi olmadığını savunarak, “Asla bir temasım olmadı. Kaçma girişimim olmamıştır, HTS kayıtlarına bakılabilir” dedi.
Cinayet istihbaratını alan Öz, Hrant’ın adını cinayetten önce duymamış
Yargılama sırasında Hrant Dink’in öldürüleceği bilgisine rağmen herhangi bir adım atmadığı ortaya çıkan Ali Öz, Hrant Dink adını cinayetten önce hiç duymadığını savundu. Öz, “Kim olduğunu öldürülmesinden sonra öğrendim. Emrimde çalışan personel Hrant Dink’in öldürüleceği bilgisini alıyor personel, sabah toplantıda şifai olarak söylüyor. Bunu kayıt altına almıyor. Emrimde görev yapan personelin suçlamalarını kabul etmiyorum. Yapmakla yükümlü oldukları belli olan eğitim görmüş kişilerin ben söyledim diyerek sorumlulukları ortadan kalkmaz. İstihbarat personelleri görevlerini tam olarak yapsalardı bu olmazdı. Her zaman yaptıkları gibi hazırlayıp getirselerdi imzalar gereğini yapardım” diyerek emrinde çalışan personeli suçladı.
“Sevindik, araç tahsis ettiği görevlilere ‘ne için’ diye sormamış!”
Daha sonra dönemin İstanbul Jandarma İstihbarat Görevlisi Ali Barış Sevindik’in savunmasına geçildi. Trabzon Jandarma İstihbarat Şube Müdürlüğü görevlilerince, İstanbul İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğü görevlisi sanıklarla kontak kurularak, cinayetin planlanması ve icrası noktasında müşterek hareket etmekle suçlanan Sevindik, Trabzon’dan firari zanlı Coşkun Aydın'ın yakalanması için İstanbul’a gelen ekibin kendilerinden araç ve personel istediğini söyledi. Sevindik, “Verilen emirle araç ve iki personel tahsis ettim. Ne için Trabzon’dan İstanbul’a geldiklerini sormamız doğru olmadığı için sormadım da. Sonradan öğrendik ki Bakırköy'de bir elemanlarıyla buluşmuşlar. Bu ekibi önceden tanımam, Bir irtibatım yoktur” iddiasında bulundu. Sevindik, Hrant Dink Cinayeti sonrasında sadece dönemin İstanbul Jandarma İstihbarat Bölücü Faaliyetler İstihbarat Tim Komutanı Muharrem Demirkale ile değil pek çok kişiyle konuşup bilgi aldığını savunarak beraatını talep etti.
Savunmalara göre kimsenin cinayetle ilgisi yok!
Cinayetin işlendiği 19 Ocak 2007’de İstanbul Jandarma İstihbarat Görevlisi olan Bekir Yokuş söz aldı ve beraatini talep etti.
İddianamede İstanbul Jandarma İstihbarat görevlileri Emre Cingöz, Yusuf Bozca, Kadir Yıldırım, Eyüp Temel, Hacı Şefik Şimşek ve Niyazi Malkoç ile brlikte cinayete nezaret etmekle suçlanan Yokuş'un avukatı, "Müvekkilimin dosyadaki sanıklarla hiçbir irtibatı yoktur, Trabzon Jandarma personeli ile kontak kurmamıştır. Müvekkilim adı geçen sanıkları ilk kez yargılama esnasında görmüştür" iddiasında bulunarak beraat talep etti.
Yargılama sırasında dönemin Trabzon Jandarma Komutanı Ali Öz’ün talimatı ile müfettişlere gerçeğe aykırı bilgi verdiğini açıklayan dönemin Trabzon Jandarma İstihbarat Görevlisi Önder Araz, “Ben aktif olarak göreve çıkmadım. Masa başında çalışıyor idim. Hrant Dink ile ilgili gelişmeler olduğunda yıllık izindeydim” diyerek beraatını talep etti.
Bugün dinlenmesi planlanan dönemin İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdür Yardımcısı Ali Poyraz dinlenmedi. Poyraz 8 Ocak Cuma günü yapılacak duruşmada dinlenecek.
Volkan Şahin ve Veysel Şahin için tutuklama kararı verildi
Bugün dinlenmesi planlanan sanıkların tamamlanması sonrası kararını açıklayan mahkeme heyeti, kaçma şüphesiyle haklarına geçen duruşma ev hapsi kararı verilen dönemin Trabzon Jandarma Komutanı Ali Öz ile dönemin İstanbul Jandarma İstihbarat Görevlisi Ecevit Emir hakkındaki ev hapsi ile dönemin İstanbul Jandarma İstihbarat Görevlisi Emre Cingöz hakkındaki İstanbul’u terk etmeme kararını kaldırdı.
Mahkeme heyeti dönemin Trabzon Jandarma İstihbarat Görevlileri Veysal Şahin ile Volkan Şahin’in, cinayetten önceden haberdar olduklarının dosyadaki delillerle sabit olduğunu belirterek iki ismin tutuklanmasına karar verdi.