14 Nis 2017 16:19
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 22:37
Hrant Dink cinayeti davasında FETÖ itirafı!
Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin kamu görevlilerinin de yargılandığı 35 sanıklı davada tanık olarak dinlenen Emin Arslan "Bence bu kesinlikle FETÖ çetesinin kasıtlı olarak yol verdikleri bir cinayet bu" dedi.
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesine
ilişkin kamu görevlilerinin de yargılandığı 35 sanıklı davanın 44.
duruşması İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü.
"EMNİYETTE ENGEL GÖRDÜKLERİ KİŞİLERE BU OPERASYON YAPILDI"
Duruşmada tanık olarak dinlenen eski Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Emin Arslan, "Bence bu kesinlikle FETÖ çetesini bizlere, askerlere, aydınlara, yani Türkiye'nin kendilerine engel olabilecek kişilerine operasyon yapabilmek için o yıllarda bile bile kasıtlı olarak yol verdikleri bir cinayet bu. Hedef olduğumu bilen bir kişiydim ama bu kadar pervasız olacaklarını düşünmüyordum. E-mail üzerinden sahte örgüt suçlaması ile dinlendiğimizi 2010'da söylemiştim. Keşke dikkate alınsaydı bunlar yaşanmasaydı. Emniyette engel gördükleri kişilere bu operasyon yapıldı" dedi.
"BU KADAR PERVASIZ OLACAKLARINI DÜŞÜNMEMİŞTİM"
Emin Arslan "Cinayet öncesi dönemde Dink konusu, Malatya'daki konular ve Rahip Santoro cinayeti gibi olaylar üst üste toplandığında, Yahu bu C şubesinde (İstanbul İstihbarat Dairesi Başkanlığı C Şube) acayip şeyler oluyor düşüncesini akla getiriyor. Operasyonlar merkezin ilgili şubesince koordine edilir. Yapılacak bir çalışma birden fazla ili ilgilendiriyorsa ilgili şubenin koordinesiyle yapılmalı diyorduk. Tabi bunu diyorduk ama dinlendiğimi bilmiyordum. Bu kadar pervasız olacaklarını düşünmemiştim. Fetullah Gülen ile ilgili söylemlerim nedeniyle hedef oldum, görevden alındım. 2008'de İBDA-C, 2009'da da Hizbullahçı olduğum gerekçesiyle dinlenmişim. 2009 sonunda uyuşturucudan tutuklanıyorum. Özel Yetkili Mahkemede yapılanları raporuma yazmıştım. Bu kez de Zekeriya Öz beni Odatv, Ergenekon'dan dinliyor. Şimdiki süreç yaşanmasa tekrar içerideydik yani" şeklinde konuştu.
"BENİMLE İLGİLİ TEZGAH YÜRÜYOR DİYE RAPOR VERDİM"
Rapor hazırlayan Başbakanlık Teftiş Kurulu üyeleri ile kendilerine nasıl baskılar yapıldığını bildiğini belirten Emin Arslan, "Ben Emniyet Genel Müdürü Oğuz Kaan Köksal'a rapor vermiştim. İkinci Ergenekon iddianamesinde hiç ilgim yokken adım geçmişti. Bu konuları söylerken bana dostça uyarılar gelmeye başlamıştı. O zamana kadar önemsemedim, yapılması gereken metot ve tekniklerle ilgili görüşlerdi. Adım ilgilisiz şekilde iddianamede geçince Emniyet Genel Müdürüne 'Benimle ilgili bir tezgah yürüyor' diye rapor verdim. Operasyona monte edildiğim zaman, 'Emin Arslan'ın baronla görüşmeleri' haberleri yayımlanmaya başlandı. Bize bilgi veren, sabıkasız bir iş adamıydı halbuki görüştüğüm kişi. Bu öyle bir çete ki, yerine göre Hrant Dink konusuna da yol veren, yerine göre hatta işlenmesine göz yuman öyle bir çete ki, o yıllarda dinlemeyle elde ettikleri bilgileri gazetelere servis ettiler. Benim yakalanmamla birlikte benimle ilgili dosyanın hiç bir yerinde dinleme kararı yok. İş adamı Habip Beyle ilgili dinleme kararı var. Bu tarihten sonra, gazetelere yapılan bu servislerin hiç biri dava dosyasında yok. Çünkü amaç algı yaratmak. Resimler nereden temin edildi? 2008 yılında beni İBDA-C'ci olarak dinliyor. Habip Beyle bir görüşme yapacağımızı çok iyi biliyorlar. Gazetelere dava dosyasındaymış gibi veriyorlar. Burada yargılanan Ali Fuat Yılmazer, bütün medyaya, resimleri dağıtanlardan biri. Ama emniyet mensuplarıyla yaptığı görüşmelerde, 'operasyonlardan benim ilgim yok, olay uyuşturucu olayı' diyor. Öyle komplike, şimdiye kadar dünyada örneği görülmemiş bir şekilde, ahtapot kolları gibi olan, örgütten ziyade istihbarat örgütlenmesi gibi çalışan, hem dikey hem de yatay örgütlenmesi olan bir örgütle yüz yüzeyiz. C şube bütün bu olaylara göz yumdu ve yapılacak operasyonlara yol verdi" dedi.
“ZARAR VERMEYECEK BİR OPERASYON YÜRÜTÜLMESİ LAZIM”
Mahkeme Başkanı Ali İhsan Horasan'ın, "Erhan Tuncel'in Yardımcı İstihbarat Elemanlığı'na (YİE) son verilmesi olayı, mesleki bilgilerinize göre uygun mudur?" sorusunu Emin Arslan, "YİE'nin görev başlatılması görevine son verilmesi konusu o ilin istihbarat görevlilerinin değerlendirmesidir. Ama bunu da başkanlıkla koordineli yaparlar. Bunları başkanlık ilgili il şubesiyle değerlendirir, onay vermeyebilir. Bunun gibi çok örnekler yaşadım. 'Mutlaka eleman var' dendiği zaman o il sadece hedef tespitini yapar, elemanı kuşkuya düşürecek bir çalışmanın içine girmez. Başkanlığın planlı istihbarat operasyonu yapması gerekir" diye cevapladı.
Hrant Dink'e istihbarat tarafından, seyahate giderek uzak durmasının önerilebileceğini belirten Emin Arslan “Bunun dışında hayata yönelik tehditler alıyorsa, kendisi de bunu ilgili makamlara bildirmişse, bunu ayrı kurullar değerlendirir illerde. Yine bu değerlendirme sonucunda bir operasyona dönüşecekse başkanlık koordinesinde ilgili illerle yürütülecek bir operasyona zarar vermeyecek bir operasyon yürütülmesi lazım." dedi.
"İL EMNİYET MÜDÜRÜNE BİLDİRİLMESİ GEREKİRDİ"
Bir soru üzerine, Arslan, "Anladığım kadarıyla İstanbul'un YİE'nin görevine son verilmesinden haberi yoktu. C şubenin, 'eleman çıktı, artık bu grup serseri mayın gibidir, kontrolde değildir, gerekli tedbirleri alın' diye İstanbul'a bildirmesi gerekirdi. Böyle ciddi bir konu, 'öldürülecek' bilgisi, planlı operasyon konusu artık. 'Bir elemanımız var, bilgiler alıyoruz, İstanbul'da öldürme eylemine girecekler' diye yeni gelmiş emniyet müdürüne bilgilendirme yapılması gerekirdi. Başkanlığa da hakeza. Başkanlığın iş hacmi fazla tamam ama medyaya yansımış bir kişiyle ilgili Trabzon'un elemana dayalı bir çalışması var. 'Trabzon'daki bir grubun bu adamı öldürmeye niyeti var' diye İDB'ye iletilmesi gerekirdi. Personel toplantılarıyla ilgili de, istihbarattaki herkese bilmesi gerektiği kadar bilgi verilir. Eleman bilgisinin dışarı çıkmaması için çok yaygınlaştırma yapılmaz. Ama Dink gibi kamuoyunda adı geçen, tehditler alan bir kişiyle ilgili ciddi bir konunun, benim çalışmalarıma ve deneyimlerime göre il emniyet müdürüne bildirilmesi gerekirdi" diye cevap verdi.
“ANLAMIŞ DEĞİLİM”
“Öldürülecek bilgisi ses getirici şeklinde değiştirilebilir mi” sorusuna ise Arslan, "Neden başkanlığa esas, 'öldürülecek' bilgisi yer alan F4 raporu gidiyor da, İstanbul'a 'ses getirecek' denilen yazı gönderiliyor anlamış değilim. Trabzon görevini yapmış. Başkanlığın yapması lazım. 'Uyaralım' anlamındaysa, 'öldürme'yi niye değişiyor bir anlam veremedim yani. 'Ses getirecek eylem' rezil etmeyi de kapsar, ben 'ölüm' anlamam. Öldürme bambaşka." diye yanıtladı.
Sanıklardan Erhan Tuncel'in sorularını da yanıtlayan Emin Arslan, gönderilen F4 raporunda "Dink'in öldürüleceği" bilgisi geçtiği için bu raporun İDB tarafından önceliğe alınması gerektiğini de belirterek, Tuncel'in YİE olarak Dink'in öldürüleceği bilgisini vermesi nedeniyle üzerine düşen görevi yerine getirdiğini ifade etti.
"EMNİYETTE ENGEL GÖRDÜKLERİ KİŞİLERE BU OPERASYON YAPILDI"
Duruşmada tanık olarak dinlenen eski Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Emin Arslan, "Bence bu kesinlikle FETÖ çetesini bizlere, askerlere, aydınlara, yani Türkiye'nin kendilerine engel olabilecek kişilerine operasyon yapabilmek için o yıllarda bile bile kasıtlı olarak yol verdikleri bir cinayet bu. Hedef olduğumu bilen bir kişiydim ama bu kadar pervasız olacaklarını düşünmüyordum. E-mail üzerinden sahte örgüt suçlaması ile dinlendiğimizi 2010'da söylemiştim. Keşke dikkate alınsaydı bunlar yaşanmasaydı. Emniyette engel gördükleri kişilere bu operasyon yapıldı" dedi.
"BU KADAR PERVASIZ OLACAKLARINI DÜŞÜNMEMİŞTİM"
Emin Arslan "Cinayet öncesi dönemde Dink konusu, Malatya'daki konular ve Rahip Santoro cinayeti gibi olaylar üst üste toplandığında, Yahu bu C şubesinde (İstanbul İstihbarat Dairesi Başkanlığı C Şube) acayip şeyler oluyor düşüncesini akla getiriyor. Operasyonlar merkezin ilgili şubesince koordine edilir. Yapılacak bir çalışma birden fazla ili ilgilendiriyorsa ilgili şubenin koordinesiyle yapılmalı diyorduk. Tabi bunu diyorduk ama dinlendiğimi bilmiyordum. Bu kadar pervasız olacaklarını düşünmemiştim. Fetullah Gülen ile ilgili söylemlerim nedeniyle hedef oldum, görevden alındım. 2008'de İBDA-C, 2009'da da Hizbullahçı olduğum gerekçesiyle dinlenmişim. 2009 sonunda uyuşturucudan tutuklanıyorum. Özel Yetkili Mahkemede yapılanları raporuma yazmıştım. Bu kez de Zekeriya Öz beni Odatv, Ergenekon'dan dinliyor. Şimdiki süreç yaşanmasa tekrar içerideydik yani" şeklinde konuştu.
"BENİMLE İLGİLİ TEZGAH YÜRÜYOR DİYE RAPOR VERDİM"
Rapor hazırlayan Başbakanlık Teftiş Kurulu üyeleri ile kendilerine nasıl baskılar yapıldığını bildiğini belirten Emin Arslan, "Ben Emniyet Genel Müdürü Oğuz Kaan Köksal'a rapor vermiştim. İkinci Ergenekon iddianamesinde hiç ilgim yokken adım geçmişti. Bu konuları söylerken bana dostça uyarılar gelmeye başlamıştı. O zamana kadar önemsemedim, yapılması gereken metot ve tekniklerle ilgili görüşlerdi. Adım ilgilisiz şekilde iddianamede geçince Emniyet Genel Müdürüne 'Benimle ilgili bir tezgah yürüyor' diye rapor verdim. Operasyona monte edildiğim zaman, 'Emin Arslan'ın baronla görüşmeleri' haberleri yayımlanmaya başlandı. Bize bilgi veren, sabıkasız bir iş adamıydı halbuki görüştüğüm kişi. Bu öyle bir çete ki, yerine göre Hrant Dink konusuna da yol veren, yerine göre hatta işlenmesine göz yuman öyle bir çete ki, o yıllarda dinlemeyle elde ettikleri bilgileri gazetelere servis ettiler. Benim yakalanmamla birlikte benimle ilgili dosyanın hiç bir yerinde dinleme kararı yok. İş adamı Habip Beyle ilgili dinleme kararı var. Bu tarihten sonra, gazetelere yapılan bu servislerin hiç biri dava dosyasında yok. Çünkü amaç algı yaratmak. Resimler nereden temin edildi? 2008 yılında beni İBDA-C'ci olarak dinliyor. Habip Beyle bir görüşme yapacağımızı çok iyi biliyorlar. Gazetelere dava dosyasındaymış gibi veriyorlar. Burada yargılanan Ali Fuat Yılmazer, bütün medyaya, resimleri dağıtanlardan biri. Ama emniyet mensuplarıyla yaptığı görüşmelerde, 'operasyonlardan benim ilgim yok, olay uyuşturucu olayı' diyor. Öyle komplike, şimdiye kadar dünyada örneği görülmemiş bir şekilde, ahtapot kolları gibi olan, örgütten ziyade istihbarat örgütlenmesi gibi çalışan, hem dikey hem de yatay örgütlenmesi olan bir örgütle yüz yüzeyiz. C şube bütün bu olaylara göz yumdu ve yapılacak operasyonlara yol verdi" dedi.
“ZARAR VERMEYECEK BİR OPERASYON YÜRÜTÜLMESİ LAZIM”
Mahkeme Başkanı Ali İhsan Horasan'ın, "Erhan Tuncel'in Yardımcı İstihbarat Elemanlığı'na (YİE) son verilmesi olayı, mesleki bilgilerinize göre uygun mudur?" sorusunu Emin Arslan, "YİE'nin görev başlatılması görevine son verilmesi konusu o ilin istihbarat görevlilerinin değerlendirmesidir. Ama bunu da başkanlıkla koordineli yaparlar. Bunları başkanlık ilgili il şubesiyle değerlendirir, onay vermeyebilir. Bunun gibi çok örnekler yaşadım. 'Mutlaka eleman var' dendiği zaman o il sadece hedef tespitini yapar, elemanı kuşkuya düşürecek bir çalışmanın içine girmez. Başkanlığın planlı istihbarat operasyonu yapması gerekir" diye cevapladı.
Hrant Dink'e istihbarat tarafından, seyahate giderek uzak durmasının önerilebileceğini belirten Emin Arslan “Bunun dışında hayata yönelik tehditler alıyorsa, kendisi de bunu ilgili makamlara bildirmişse, bunu ayrı kurullar değerlendirir illerde. Yine bu değerlendirme sonucunda bir operasyona dönüşecekse başkanlık koordinesinde ilgili illerle yürütülecek bir operasyona zarar vermeyecek bir operasyon yürütülmesi lazım." dedi.
"İL EMNİYET MÜDÜRÜNE BİLDİRİLMESİ GEREKİRDİ"
Bir soru üzerine, Arslan, "Anladığım kadarıyla İstanbul'un YİE'nin görevine son verilmesinden haberi yoktu. C şubenin, 'eleman çıktı, artık bu grup serseri mayın gibidir, kontrolde değildir, gerekli tedbirleri alın' diye İstanbul'a bildirmesi gerekirdi. Böyle ciddi bir konu, 'öldürülecek' bilgisi, planlı operasyon konusu artık. 'Bir elemanımız var, bilgiler alıyoruz, İstanbul'da öldürme eylemine girecekler' diye yeni gelmiş emniyet müdürüne bilgilendirme yapılması gerekirdi. Başkanlığa da hakeza. Başkanlığın iş hacmi fazla tamam ama medyaya yansımış bir kişiyle ilgili Trabzon'un elemana dayalı bir çalışması var. 'Trabzon'daki bir grubun bu adamı öldürmeye niyeti var' diye İDB'ye iletilmesi gerekirdi. Personel toplantılarıyla ilgili de, istihbarattaki herkese bilmesi gerektiği kadar bilgi verilir. Eleman bilgisinin dışarı çıkmaması için çok yaygınlaştırma yapılmaz. Ama Dink gibi kamuoyunda adı geçen, tehditler alan bir kişiyle ilgili ciddi bir konunun, benim çalışmalarıma ve deneyimlerime göre il emniyet müdürüne bildirilmesi gerekirdi" diye cevap verdi.
“ANLAMIŞ DEĞİLİM”
“Öldürülecek bilgisi ses getirici şeklinde değiştirilebilir mi” sorusuna ise Arslan, "Neden başkanlığa esas, 'öldürülecek' bilgisi yer alan F4 raporu gidiyor da, İstanbul'a 'ses getirecek' denilen yazı gönderiliyor anlamış değilim. Trabzon görevini yapmış. Başkanlığın yapması lazım. 'Uyaralım' anlamındaysa, 'öldürme'yi niye değişiyor bir anlam veremedim yani. 'Ses getirecek eylem' rezil etmeyi de kapsar, ben 'ölüm' anlamam. Öldürme bambaşka." diye yanıtladı.
Sanıklardan Erhan Tuncel'in sorularını da yanıtlayan Emin Arslan, gönderilen F4 raporunda "Dink'in öldürüleceği" bilgisi geçtiği için bu raporun İDB tarafından önceliğe alınması gerektiğini de belirterek, Tuncel'in YİE olarak Dink'in öldürüleceği bilgisini vermesi nedeniyle üzerine düşen görevi yerine getirdiğini ifade etti.