Hızır orucu nedir, ne zaman, kaç gün tutulur, kimler tutar? Hızır orucu nasıl ve neden tutulur?
Hızır orucu tarihi araştırması şubat ayının ikinci haftası itibarıyla sıklaştı. Hızır Orucu, Alevi-Bektaşi inancında önemli bir ibadet olup, genellikle her yıl Şubat ayı içerisinde tutulur. Bu oruç, Hızır peygambere duyulan sevgi ve saygının bir ifadesidir. Peki, Hızır orucu ne zaman, kaç gün tutulur? Hızır orucu nedir, nasıl ve neden tutulur? İşte, detaylar...
Hızır orucu için geri sayım başladı. Ramazan ayına kısa bir süre kala şubat ayında tutulan Hızır orucu tarihi araştırması sıklaştı. Peki, Hızır orucu ne zaman 2025, kaç gün tutulur? Hızır orucu nedir, nasıl ve neden tutulur? İşte, ayrıntılar...
HIZIR ORUCU NE ZAMAN, KAÇ GÜN TUTULUR?
Hızır orucu, her yıl Şubat ayının ikinci haftasında üç gün süreyle tutulur. Hızır orucu 13-14-15 Şubat 2025 tarihleri arasında tutulacak.
Hızır orucu, eski (Rumi) takvime göre 31 Ocak, 1-2 Şubat günlerine, yeni (Miladi) takvime göre ise 13-14-15 Şubat günlerine denk gelir ve bu üç günde tutulur. Alevi toplumu, bu oruçta birlik ve beraberlik sağlamak için sağlıkları elverdiğince oruç tutar. Orucun sonunda Hızır lokması pişirilir, kurban kesilir ve bu yemek, özellikle fakirlerle paylaşılır.
HIZIR ORUCU KİMLER TUTAR?
HIZIR ORUCU NEDEN TUTULUR?
Hızır Orucu’nun kökeni, İmam Hasan ve İmam Hüseyin'in ağır bir hastalığa yakalanmalarıyla başlar. Oğullarının hastalığına çare bulamayan Hz. Ali ve Hz. Fatıma, durumu Hz. Muhammed’e (S.A.S) anlatırlar. Hazreti Peygamber, onlara üç gün oruç tutmalarını önerir. Hz. Ali ve Hz. Fatıma, oğullarının şifa bulması için adak orucu olarak üç gün oruç tutarlar.
Oruçlarının her gününde, yoksul bir kişi, bir yetim ve bir tutuklu sırayla kapılarından gelir. İlk gün, aç bir yoksul oruçlarını açacakları yiyeceklerini ister, Hz. Ali ve Hz. Fatıma, yemeklerini bu yoksula verirler. İkinci gün kapıya bir yetim gelir, oruçlarını açacakları yemekleri ona verirler. Üçüncü günde ise bir tutsak kapılarına gelir ve oruç açma zamanı olan yemekleri ona da verirler. Üç gün boyunca aç kalmışlar, fakat oruç adaklarını yerine getirmişlerdir. Bu olay, Kur'an'ın İnsan Suresi'nin sekizinci ayetiyle de doğrulanır: “Allah sevgisi için yoksula, yetime ve esire yedirirlerdi.”
Bu oruç süresinin sonunda İmam Hasan ve İmam Hüseyin, hastalıklarından şifa bulurlar. Fatıma, ana ve babasına koşar, durumu anlatır. Hz. Peygamber de kapıya gelen kişinin Hızır olduğunu ifade eder. Bu nedenle bu oruç Hızır Orucu olarak anılmaya başlar.
Hızır Orucu her yıl Ocak ayının ikinci haftasında başlayıp, Şubat ayının ikinci haftasında sona erer. Bu bir aylık süreçte, her hafta belirli aşiretler oruç tutar. Toplamda dört hafta boyunca, farklı aşiretlerin sırasıyla oruç tuttukları bir düzenleme bulunur. Bu sıralama, inançsal bir kökenden değil, sosyo-ekonomik ve ulaşım koşullarından kaynaklanmaktadır.
Eskiden araba ve uygun ulaşım araçları bulunmadığı için, Pirler farklı köylerdeki taliplerine aynı gün ulaşmakta zorlanırlardı. Bu sebeple köyler, belirli bir sıralama ile oruç tutmaya başlarlardı. Yani uygulama, inançsal değil, günün ulaşım zorluklarına göre şekillenmiş bir gelenektir.
HIZIR ORUCU NASIL TUTULUR?
Hızır Orucu, gece yarısından itibaren hiçbir şey yememek suretiyle tutulur ve akşam güneş batımına kadar devam eder. Hızır orucu tutulurken genelde üçüncü günü perşembeye gelecek şekilde, Salı, Çarşamba ve Perşembe günleri şeklinde tutulur. Orucun üçüncü günü her perşembe cem ibadeti yapılır.
Genelde her talip, perşembe günü bir lokma alarak bağlı olduğu pirin evine giderek; duasını alır ve cem hizmetine katılır. Hızır orucunda inançsal bir olgu daha vardır ki, bu orucun genç nesiller tarafından tutulmasını daha cazip hale getirmektedir. Özellikle bekâr gençler bu orucu tuttuklarında ve su içmeyip yattıklarında, rüyada suyu kimin elinden içerlerse o kişiyle evleneceklerine inanırlar. Bu yaygın bir inanç olup sadece evlilik değil; herhangi bir konuda beklenti içerisinde olan kişiler tarafından da uygulanır.
HIZIR ORUCUNUN BİRİNCİ GÜNÜ
Hızır orucuna niyet edenler, akşam oruçlarını açacak yiyeceğe sahip değildir. Hz. Ali, o günün rızkını kazanmak için günlük iş bulur ve kazancıyla evine buğday alır. Hz. Fatıma, bu buğdayı öğütüp üç bölüme ayırarak birinci gün için ekmek yapar. Akşam, bu ekmeği beşe böler ve oruçlarını açacakları saatte kapı çalar. Hz. Ali kapıyı açtığında, karşısında bir yoksul görür ve yoksul, “Ey Muhammed’in Ehl-i Beyt’i, kapınızda bir miskin var, beni doyurur musunuz?” der. Hz. Ali, Hz. Fatıma’ya, “Ey Resul’ün kızı, bir yoksul kapımıza geldi, ne yapmalıyım?” diye sorar. Hz. Fatıma, “Sen nasıl istersen öyle olsun” der. O zaman tüm aile, kendi ekmeklerini, gelen yoksula verirler ve oruçlarını su ile açarlar.
HIZIR ORUCUNUN İKİNCİ VE ÜÇÜNCÜ GÜNÜ
İkinci ve üçüncü günlerde de bir yetim ve bir esir gelir ve aynı şekilde yiyecekler onlara verilir.
HIZIR ORUCUNUN DÖRDÜNCÜ GÜNÜ
Dördüncü günde, Hz. Ali, İmam Hasan ve İmam Hüseyin’i yanına alarak Hz. Muhammed’in evine gider. Peygamber Efendimiz, Ehl-i Beyt’inin solgun halini görünce, “Ya Ali, çocuklar niye bu kadar perişan?” diye sorar. Hz. Ali, yaşadıkları bu üç günü anlatır. Peygamber Efendimiz, “Ya Ali, o kimseler Hızır Aleyhisselam’dı. Cenab-ı Hakk, sizin sabrınızı sınamak için, Hızır’ı bu üç kimlikte göndermiştir” der. Bunun üzerine Cebrail, şu ayetleri getirir: “Onlar kendi canları çekmesine rağmen yemeği yoksula, yetime ve esire verdiler. Biz sizi Allah rızası için doyuruyoruz, sizden ne bir fedakârlık ne de bir teşekkür bekliyoruz. Çünkü biz, çetin bir günde Rabbimizden korkarız. İşte bu yüzden Allah onları, o günün fenalığından esirger, yüzlerine parlaklık, gönüllerine sevinç verir.” (İnsan Suresi, 7-10)
HIZIR ORUCU FARZ MI?
Hz. Ali, Hz. Fatıma, çocukları ve yardımcıları Fidda, bu üç günlük orucu tuttuktan sonra, bu oruç, onları takip eden tüm müminler için farz olmuştur. Aleviler de Ehl-i Beyt ve Hızır aşkına, Allah rızası için bu üç günlük orucu tutarlar. Orucun ardından Cem evlerinde toplanılır, ibadet yapılır, lokmalar dağıtılır ve Allah’a dua edilir. Bu etkinliğe Hızır Cem’i denir.