02 Kas 2013 11:42 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 15:44

HINCAL ULUÇ'UN 30 EKİM İSYANI; YAZIKLAR OLSUN BÖYLE GAZETECİLİĞE!

Sabah yazarı Hıncal Uluç, 30 Ekim sabahı gazetelerde o fotoğrafları göremeyince isyan etti!

Nerde o coşku!..

30 Ekim sabahı gazeteler beni hayal kırıklığına uğrattı.. O muhteşem geceyi anlatan ne bir güzel yazı, ne, mesela birinci sayfanın yarısını kaplamış, gökyüzüne çizilen ay yıldız fotoğrafı vardı..
Kimse bana "Efendim baskı saati" falan demesin.. Hemen tüm gazetelerin beş altı bölgede matbaası var. Saat 20.15’te biten bir olayı, böylesine tarihi bir olayı, o muhteşem coşkuyu okurlarına taşıyamıyorsan, onca en son teknolojiye, onca matbaaya ne gerek var?.

Bir "Foto Muhabiri" ne fotoğraflar çekerdi!.. Bir "Muhabir" nasıl anlatırdı o 15 dakikayı.. Hele bugünkü teknik imkânlarla. O gazeteyi saklatırlardı bize..

Hüseyin Ezer’i hatırladım.. Büyük Usta’yı.. Zifiri karanlık, şakır şukur yağmurlu bir gecede Ankara’nın yeni spor salonu çömüştü. O zaman, 36 pozluk filmle resim çeken küçük makineler var.. Geniş açılı objektif falan hak getire.. Flaşı 2 metreyi anca aydınlatır..

Ertesi sabah Ulus gazetesi, yarım sayfa tüm salonun, kubbesi içine çökmüş salonun resmi ile çıktı.
"Uzaydan mı çekildi bu resim" dedik..
Hüseyin Usta, o hafta maçta anlattı..

Çöken salonu tümüyle gören bir yükselti bulmuş. Makineyi oraya koymuş. Objektifi de açmış.. Etraf zifir karanlık ya zaten. Filme bir şey olduğu yok.. Gece şimşekli, yıldırımlı.. Şimşek çakıp ortalık gündüz gibi olunca, deklanşöre basılmış gibi olmuş.. Kapatmış objektifi yeniden.. İşte mucize resim elinde.. Donuna kadar ıslanmış ama, yılın fotoğrafını da çekmişti Usta..
Kafaya, zekâya, gazetecilik aşkına bakar mısınız?..

Bir de bugünkülerin elindeki binlerce liralık, nerdeyse uzayı çekecek objektifler ve teknik imkanlarla okura ulaşan "Laf ola, gazete dola" şişirmelere bakın..
Teknoloji ilerledikçe, biz geriliyoruz..
Yazıklar olsun!.

YAZININ TAMAMI İÇİN TIKLAYIN