HINCAL ULUÇ'U KIZDIRAN OKUR YORUMU!
Sabah yazarı Hıncal Uluç, Yurtsan Atakan'ın ölümünün ardından yazdığı yazıya gelen okur eleştirisini yanıtladı.
Yazıların da ruhu vardır!..
Yurtsan (Atakan) kardeşimin ölümünün ardından
yazmıştım.. Pek çok mail aldım, acımı paylaşan.. Aralarından bir
tanesini ayırdım. Önce okuyun.. Neden ayırdığımı anlayacaksınız..
Yazanın adını vermiyorum. İzin alma fırsatım olmadı çünkü..
"İletişim hızı konusundaki yazınızı bir de şu açıdan değerlendirmek
lazım.
Eğer Yurtsan Bey'in vefat haberini olay tarihinden 3 ay sonra
alsaydınız sizin için 3 ay daha fazla yaşamış olacaktı.
Diğer sevenlerinin acısı küllenmiş iken siz henüz o acıyı içinizde
çok derin olarak hissedecektiniz.
Yani kendi sosyal çevreniz ile aynı acıyı ve aynı sevinçleri eş
zamanlı olarak tadamayacaktınız. Bu da sizi gündem dışı sosyal
olmaya itecektir."
"Gündem dışı sosyal olmak" nedir anlamadığımı itiraf edeyim önce..
Şimdi..
Sevgili okur, yazıları öyle satır satır, kelime kelime sözlük
anlamı ile okumak zorunda mısınız?. O zaman yazı yazmak ne kadar
kolay, ne kadar düz olurdu?. O kadar basit, o kadar düz bir yazıyı
okumak size ne kadar keyif verirdi acaba?.
Siyasal Bilgilere girdiğimizde, bize "Hukuk" olarak, kanunların bir
lafzının, yani kelime kelime anlamının, bir de ruhunun, yani
derinliklerinin olduğunu öğretmişlerdi. Yasalar hukukun temeliydi
ama, sadece yazılımlarıyla değil. Ruhunu da bilirsen,
anlayabilirsen, o zaman Hukukçu olabilirdin.. Yazıların da ruhu
vardır Sevgili okur.. Yazının tadı da odur aslında.. İçindeki
mizahı, ironiyi, hicivi sezmek.. Bu okura düşer, yazara değil.. Onu
da anlatmaya kalktın mı, fıkrayı anlattıktan sonra bir de
"Anlamayan vardır" diye espriyi izah edenin gülünçlüğüne
düşersin..
"Ben sanal medyayı kullanmadığım için, Yurtsan'ın ölümünü, sanal
medya ile yatıp kalkan Haşo'dan bir gün sonra öğrendim.. Yurtsan
benim için bir gün daha yaşadı" deyişimde.. Hüzünlü bir felsefe
var.. Bir yaşam ve ölüm felsefesi.. Asırlardır düşünülen, çok
tartışılan.. "Bilmediğin şey yoktur.." Yok mudur sahiden?..
İroni var.. Sanal medya taşlaması var, hafiften..
Mizah var, eleştiri var, yani..
Düpe düz bakmazsanız, neler neler var.. Hatta yazanın bile
düşünmediği, aklına getirmediği şeyler bulabilirsiniz, yazının
ruhunu okuyabilirseniz..
Öyle okuyun yazıları.. Öyle okuyun ki, tadını çıkarın..
"Şunların bir açığını yakalayayım da, yüzlerine vurayım" diye
okumak ya da televizyon, film, konser, oyun, şov, her neyse onu
seyretmek keyfinizi kaçırmaktan başka işe yaramaz..
Ha.. Okumak ve izlemek değil de yanlış bulup kaleme sarılmak
hoşunuza gidiyorsa ille de, devam edin.. Ama bir de doktora
görünün.. Bakarsınız "Takıntılı" çıkarsınız..
***
Bunu derken.. Aman yanlış anlamayın.. Fikir tartışmasına, sonuna
kadar, balıklama girin.. İfade özgürlüğü, kullanıldığı zaman anlam
ifade eder.. Sanal medya bugün bu imkanı herkese sağlıyor..
Ayni fikirde değilseniz, ayni fikirde olmadığınız kişiye de
yazabilirsiniz, sanal ortamda herkese de.. Bunun için bilgisayara,
ya da cep telefonuna yazıp "Tık" demeniz yeterli.. O kadar
kolay..
Ben her fikre özgürlük diyenlerdenim. Tartışmaya sonuna dek açığım.
Ama "Fikir tartışması"na.. Takıntılara değil.. Yazının derinliğine
girip tartışıyorsanız kabul.. Sadece şekline bakıp yazmayın ne
olur!..
Hıncal ULUÇ / SABAH