Hıncal Uluç'tan olay sözler: Ölürsem sorumlusu Süleyman Soylu!
İstanbul'da motorsiklet tarafından ezilmekten son anda kurtulduğunu anlatan Sabah yazarı Hıncal Uluç, "ölürsem sorumlu İçişleri Bakanı'dır" dedi.
İstanbul'da motorsiklet tarafından ezilmekten son anda kurtulduğunu
anlatan Sabah gazetesi yazarı Hıncal Uluç, "ölürsem sorumlu
İçişleri Bakanı'dır" dedi.
Uluç, yazısında İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'yu hedef aldı.
İşte Hıncal Uluç'un bugünkü yazısından ilgili
bölüm:
"Öğle üzeri işlerimi bitirdim. Eve yemeğe gideceğim. Yaz günleri
arabamı karşıya getiriyor, Ercan.. Böylece yığınla dolaşmadan
kurtuluyor, yolu on dakika falan kısaltıyoruz. Ben de, temiz havada
biraz yürümüş oluyorum. Klima havasından sonra iyi geliyor.
Köşeye geldim. Trafik akıyor, ben yaya geçidinin başında yeşil ışık
bekliyorum. Dikkat buyurun, burası Sabah ve Atv'nin önü. Barbaros
Bulvarı.. Yani İstanbul'da kurala uyulacaksa burada uyulur.
Kural var. 1. güç, Yasama koymuş.. Yürütme var. 2. güç.. Etraf
sivil, resmi polis dolu. Ve en önemlisi 4. Güç orda.. Bir basın
ordusu..
Ama İstanbul öyle sahipsiz, öyle başı boş ki, kimsenin umurunda
değil, kural, polis ve medya.. Çünkü her kural tanımaz,
medeniyetsiz, uyanık hayvan biliyor ki, ne polis aldırır bu
rezilliklere, ne Sabah, ne atv istihbaratı.. Bir Hıncal yazar 20
senedir tek başına.. Çaresiz.. Sonuçsuz..
Yeşil yandı karşıya yürüdüm. Bir motosikletin beni ezmesine ramak
kaldı. Çünkü bu motosiklet denen lanet aletin, yaya mı, araç mı
olduğuna bu ülkenin koskoca İçişleri Bakanlığı karar veremedi.
Motosiklet bulvarın öbür tarafından ters yönden hızla indi, yaya
geçidine daldı ve üzerimize sürdü. Bu vukuat-ı adiye.. Çünkü karşı
kaldırımda bir yığın fast food dükkânı var. Motorlar kaldırıma park
etmiş.. Suç aslında.. Ama aldıran yok. İçeri bakarsanız, o dükkânda
polislerin oturduğunu görürsünüz. Kavşakta durması ve o
motosikletleri trafikten alması gereken polislerin yeme içme ve
dinlenme mekânları...
Ondan sıyırdım ama, arkamda gözüm yok ki.. Meğer teslimatı yapmış
bir motor da, dükkâna dönermiş. O da uzun uzun dolaşmak yerine
sürmüş yaya geçidine.. Ercan hızla kolumdan çekti de kurtardım.
Bir gün kurtaramayacağım. O kadar sık oluyor ki bu motosiklet
rezillikleri.. Bir gün yıkacaklar beni..
Bindik arabaya devam ettik.. Ana caddede trafik her zaman felç.
Çünkü aldıran yok, sahipsiz şehirde.. O facia yolu kullanmıyor,
arka yoldan, Zorlu'nun ordan gidiyoruz. Sapağa girdik ki, sağdan
bir taksi yolumuzu polis aracı gibi kesti. 34 TCP 60!..
Direksiyonda acemi biri olsa, gittik.
Hani "Kontrolü kaybetti, bordürlere çarptı öldü" kazaları var ya..
Onlardan olacağız. Çünkü TCP 60 hızla sağ yapıp üzerimize geldi,
ayni hızla sola kırıp kendini kurtardı. Ercan paniklese, o da sağa
kırsa bittik.. Bizim sağımızdan da bir kamyon geliyor. Tercih
yapacağız, taksiye mi, kamyona mı çarpalım diye.
"Niye yaptı bunu" dedim, Ercan'a.. "Niye ölümcül bir kazaya zorladı
bizi.."
"Siz arkada okuyorsunuz da farkında olmuyorsunuz Hıncal Bey, bu
kaçıncı" dedi.. "Siyah minibüs ya bu araba.. Ticariler bizi Uber
sanıp, hatta bazen iki taraflı sıkıştırıyor, kazaya
zorluyorlar."
Eee.. Boğaziçi Köprüsü girişinde görevli üç polis ekibi de bizi
Uber sanıp çevirmiş ve gerçeği görünce "Kemer bağlı değildi"
demişlerdi. Onlar ceza keserlerken ben de köprünün dört şeridinden
geçen onlarca arabayı göstermiştim amirlerine..
"Şuraya bakın. Onlarca yüzlerce araba geçip gidiyor. Bu nasıl
kontrol?."
İstanbul'da böyle.. Trafik polisleri o aslında "Yok" Müdür ne
emrederse onu yapıyor, gerisini seyrediyorlar.
Trafik Müdürü yok.. Onun başı, Emniyet Müdürü yok. Onun da başı
Vali yok İstanbul'da..
İstanbul halkı kaderi ile baş başa..
Burda plaka vererek yazdığım rezilliklerle ilgili "Yasal Görevleri"
olan bilgi verme işlemini de yapmıyorlar. Bu işi yapmak için halkın
vergileriyle kurulmuş Basın Büroları varken.
Ben "Cevap verin.. Bilgi verin" diye ısrar edince Ankara'dan
Emniyet Genel Müdürlüğü Trafik Daire Başkanı arar olmuştu.
İki aydır onun da sesi kesildi.
Onun için bu başlığı yazdım..
Eğer hem de Sabah gazetesinin civarında, bir kazaya uğrarsam,
tümdostlarım ve ailem bilsin ki, sorumlu İçişleri
Bakanlığı'dır.
Sahipsiz İstanbul'u bile bile seyreden bakanlık.. Bu son başvuru
makamım.. Onun da boşuna olduğunu biliyorum. Çünkü İstanbul
halkının trafikteki işinin Allah'a kaldığını biliyorum."