09 Haz 2013 11:07 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 15:12

HINCAL ULUÇ'TAN GAZETECİLİK DERSİ!

Sabah gazetesi yazarı Hıncal Uluç, medyaya gazetecilik dersi verdi.

İşte Uluç’un “Dedim.. Dedi" gazeteciliği..” başlıklı yazısı:

“Bir kez daha söyleyeyim.. "Gazetecilik" derken sadece yazılı medyayı kastetmiyorum.. Bunun içine özellikle ve daha da önemle, haber kanalları da giriyor..

Günümüzde gazeteciliği iyice kolaylaştırdık ve ucuzlattık..

O hale geldik ki, birileri konuşmasa, o gün gazete çıkaramayacağız, yayın yapamayacağız..

Biz medya olarak, lafa bu kadar meraklı olunca, millet de konuşmaya meraklı oluyor..

Durmadan konuşuyorlar..

Herhangi, ama herhangi bir haber kanalını açın..

Habere ayrılmış saatlerin yüzde 99'unun laf olduğunu göreceksiniz..

Diyelim bir yerde patlama olmuş patlamış, tonla ölü, yaralı var..

Televizyonculuk anında haber, anında yayın, canlı yayın demek. Günümüzde de bu en kolay şey.. Bir cep telefonun varsa, o an yayına geçebilirsin..

Ama nerde..

Adamların muhabiri yok ki olay yerine koşacak, işini bilecek ve yapacak..

Canlı yayın ne zaman başlıyor.. Olay yerinin yetkilisi, vali, kaymakam, polis, her kimse o konuşmaya başlayınca..

Bol bol beyanat dinliyorsunuz..

Sonra ekrana sıra sıra yorumcular diziliyor..

Herkesin ne diyeceğini ezber bildiği, kimsenin lafını merak etmediği profesyonel TV yorumcuları.. Başlıyor gevezelik.

Saatler sürüyor ve bitiyor..

Demeçler ve yorumlar.. Demeçler ve yorumlar..

Yahu açın bir yabancı haber kanalını bakın bakalım adamlar neler yapıyorlar?.

Şimdi bakın..

Allahın günü gazetelerimiz ve televizyonlarımız Başbakanın ağzını her açışını haber sanır ve muhabir, kamera koşuştururlar.

Her konuşması canlı yayınlanır..

Yahu siz Başkan Obama'yı geçin, en geri kalmış ülkenin başbakanının "Sağlık Ordusuna 100 ambülans katıldı" diye yaptığı nezaket konuşmasının canlı yayınlandığını ve manşet yapıldığını gördünüz mü?.

Bir "Akil" adam çıkıp da "Yahu adamın yüzünü eskitiyor, halkı bıktırıyor, başbakanın konuşmasını sıradanlaştırıyorsunuz" demez mi?.

Obama konuşacağı zaman 3 gün evvelden duyulur ve halk ekran başında toplanır.. Çünkü Başkan konuşuyorsa, önemli bir olay var demektir.. 3 Dünya Savaşı çıkması gibi önemli.. Türkiye'deki olaylar gibi "Önemsiz" konularda, Başkanın basın danışmanı açıklama yapar.. Fazla fazla da ilgili bakan.. ..Ve gene bakın..

Başbakanın ne diyeceğinin hem de ne heyecan ve ne merakla beklendiği Afrika konuşmasında, 76 milyon nefesini kesmiş ekran başındayken, bu haber kanalları, Türkiye'ye başbakanın değil, Arapça çevirmenin sesini ilettiler..

Türkçe konuşan başbakanı biri Arapça çeviriyor.

Sonra bir başka biri bu Arapça'dan Türkçe çeviri yapıyor..

Başbakanın en hayati konuşması üçüncü elden artık ne hale geldiyse öyle yayınlandı. Yahu bu kadar her kelimesi önemli basın toplantısı için durumu kontrol edecek bir haberciniz yok mu, Başbakanın yanında?.

Bu kritik konuşmanın gecesi gene haber kanallarını dolaşıyorum.. Gene dizi dizi adamlar oturmuş, saatlerce yorum yapıyor.. Laf.. Laf..

Laf.. Saatler bedavaya doluyor,oluyor haber televizyonculuğu..

Yahu batsın, uzman, prof, gazeteci, falan filanın ne düşündükleri.. "Gençler başbakanın konuşmasını nasıl karşıladılar?. Bu eylemi nasıl bitirecekler" onu merak ediyor millet.. Bu soruyu 70 yaşındaki adama soracağına, işte gençler orada Taksim'de Gezi Parkında piknik yapıyor.. Girsene aralarına..

Kendilerine sorsana..

Her merak ettiğini doğrudan, sahibinden öğrenmeyi denesene..

Taksim Gezi Parkından canlı yayın diye yaptıkları, 100 metre mesafeye kurulmuş bir ana kamera.. Yahu maç mı yayınlıyorsun. Uzaktan Taksim'i görmekten kusar hale geldik..

Gir aralarına.. Canlı yayın tepeden olmaz.. İçerden olur..

10 gençle, 100 gençle, bin gençle konuş.. Konuş ki göreyim ben, bunlar ayni noktadan yönlendirilen papağanlar mı, yoksa sadece kendi istekleri, hakları ve özlemleri için oraya koşmuş bireyler mi?.

Sen bu yayını yaparsan, benim yorumcuya da ihtiyacım kalmaz aslında..

Kendi yorumumu kendim yapacak zekâm var, merak etmeyin. Siz yeter ki doğru ve yeterli bilgi verin..

Gazeteler, haber kanalları bu ucuzculuk, bedavacılık, kolaycılıktan vazgeçip, gerçek gazeteciliğe dönmeli..

Biriniz çıkın cesaretle "Fark" yaratın ne olur?. (Yazım bitti. Ekrana bakarken NTV'yi Taksim'de gençlerin arasında, onlarla konuşurken gördüm.. Harika..)”