28 Eyl 2012 09:14 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 14:11

HINCAL ULUÇ'TAN ÇOK AĞIR YAZI; ''BU ÜLKEDE BAZI GAZETECİLER KÖPEK GİBİ HAVLIYOR''

Hıncal Uluç, bazı yazarların fikirlerini beğenmedikleri gazetecileri savcılara şikayet etmesine ateş püskürdü!

Bir garip medyayız ki..

Başbakan sinirlendiği bir meslektaşımızı patronuna şikayet etti, "Onu nasıl çalıştırıyorsun" diye.. Haftalar geçti aradan, hala lafı düştükçe, hatta lafı düşürüp eleştiriyoruz..
Haklı mı eleştirilerimiz?..

Haklı tabii.. Bir ülkede demokrasi var deniyorsa, onun olmazsa olmaz şartıdır, ifade özgürlüğü.. Herkes fikrini özgürce söyler. Hukuka bir aykırılık varsa, onun davası yargı organlarında görülür, o kadar..
Peki bu haklı eleştirileri yapma hakkımız var mı?..
İşte orası fena halde şüpheli..
Çünkü bu ülkede ifade özgürlüğüne en büyük saldırılar, tamamen ifade özgürlüğü üzerine kurulmuş mesleğin içinden geliyor..
Çeşitli yazılı, görüntülü ve sesli yayın organlarında, bizim birbirimize yaptığımız saldırıların yarısı onda biri değil, Başbakanın sözleri..

Gözlerime, kulaklarıma inanamıyorum..
Gazeteciler, birbirleriyle fikir tartışması yapmıyor, hakaretleşiyorlar..
Hadi "Hakaret de bir ifade özgürlüğüdür.
Köpek nasıl havlayarak ifade ederse, bazılarımız da, adam gibi ifade etmeyi beceremediklerinden bu yola baş vuruyorlar"
diyelim ve geçelim..
Son zamanlarda iyice ipin ucunu kaçırdık..

Biz yazıyoruz, kendimiz, doğrudan patronlara "Onu kov, bunu kov" diye.. Yetmiyor, daha ileri gidiyor, savcılara alenen, resmen ihbar ediyoruz köşelerimizde.. "Peşine düş, tutukla, süründür" diyoruz.
Bir gazeteci, bir başka gazetecinin tutuklanmasını nasıl ister?. Aklınız alıyor mu?.
Ama gözümüz öyle döndü sonunda..
O kadarla kalsa da iyi..
Hedef gösteriyoruz resmen.. Bu ülkede fanatiklerin, bu ülkede gözünü kırpmadan adam öldürenlerin olduğunu bile bile hedef gösteriyoruz acımadan..
Adamın suçu ne?.
Bizim gibi düşünmemek..
Şimdi böyle bir ortamda söyleyin bakalım, bizi patronumuza şikayet eden Başbakan’ı eleştirme hakkımız var mı?.. Olabilir mi?.
Biri işini kaybediyor, zil takıp oynuyoruz. Biri tutuklanıyor, yıllarca içerde kalıyor, seviniyoruz..
Bayram yapıyoruz nerdeyse..
***

İfade özgürlüğü, çok basit iki kelime değildir..
Önce anlayacağız..
Sonra sindireceğiz.. Ne demek sindirmek?.
"Bu özgürlük bende ne kadar varsa, başkalarında da en az o kadar vardır" ifadesini beynimizin bütün hücrelerine yerleştirmektir. "Düşüncenize katılmıyorum, ama onları ifade edebilme özgürlüğünüz için hayatımı vermeye hazırım" diye tarihe geçen Voltaire’in ne demek istediğini anlayabilmektir.
En önemlisi bizimle ayni fikirde olmayanları "Düşman" görmemek, "Öteki" ilan etmemektir.
Beni eleştirip, yolda benimle karşılaşınca kaldırım değiştirenleri görüyorum.
Kendi yazdıklarını taşıyamıyor, düşünebiliyor musunuz?.
Fikir tartışması yaptığım hiç kimseye tavrımı değiştirmedim. Duygularımı da..
Herkesin benim gibi düşündüğü dünyanın çok tatsız, çok zevksiz, çok monoton olacağını bilirim.
Terbiye özürlüleri defterimden çıkardım sadece.. Aslında o bile yanlış ya.. Kızmam değil, acımam gerek böylelerine..

Acıyorum da açıkçası.. Ama adlarını defterime yeniden yazmak da bir türlü içimden gelmiyor..
***

"Her millet hak ettiği yönetime kavuşur" demiş, Yunanlı düşünür.. Galiba en fazla da "Gazeteci milleti" için söylemiş!..

Hıncal ULUÇ / SABAH