27 Mar 2020 09:27 Son Güncelleme: 27 Mar 2020 10:21

Hıncal Uluç TRT'yi şikayet etti: Görevini yapmıyor Sayın Başkanım!.

Sabah gazetesi yazarın Hıncal Uluç, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'a hitaben kaleme aldığı yazıda TRT'yi şikâyet etti.

Uluç, "Benim yaşamım eski tas eski hamam değilken, nerdeyse A'dan Z'ye değişmişken, benim paramla kurulan, bana hizmet için benden her yıl milyarlar alan TRT'de bu çekilmez ve izlenmez yayınlar, normal mi?" düşüncesini dile getirdi.

Uluç, "Biz 65 yaş üstündekiler eve kapandık. Altındakiler de artık zorunlu olmadıkça çıkmıyorlar.. Yani hemen herkes evinde.. Hemen herkes evde olunca da, televizyon tek ortak eğlence aracı haline geldi. Şimdi, özel kanallara hiçbir lafım yok. Onların çoğu zaten yaşam mücadelesi içindeler. Ama benim bir de kamu televizyonum var.. Anayasa ve yasalar gereği, benim yaşam düzeyimi geliştirmek, bana yardımcı olmakla görevli. Bu görevini yapmak için benden vergi alıyor. Yani benim paramla yaşıyor. Şu anda yazdığım bilgisayarın kullandığı elektrikten, çalışma odamı aydınlatan ışığa, ütüden, fırına, çamaşır makinesine kullandığım her elektrik zerresinden vergi alıyor. Bunun üstüne reklam da alıyor. Yani, adil olarak bakarsak, özel kanallarla haksız rekabet içinde. Çünkü özellerin böyle bir devlet geliri yok.Sadece reklamla yaşıyorlar. Ama bu 'haksız rekabet' durumu aslında adil." görüşünü savundu.

Uluç, "Çünkü TRT kamu görevi yapıyor. TRT benim için var. Bana yararlı olmak, böyle günlerde bana moral vermek, kendimi iyi hissetmemi sağlamak için var.Ben vergilerimle desteklediğim için 'reyting' derdi, tasası da yok! Yani Sayın Başkanım, TRT, hele bu özel 'Evde kal' sloganlı günlerde, 'özel görevli!' Özel görevi ne? Eve kapanmış halk kesimini oyalamak, moralini yükseltmek, eğlendirmek ve neşelendirmek... Peki TRT'yi, tüm kanalları ile TRT'yi yönetenler, bu özel günler için bir araya geldiler mi? 'Bu koşullarda ne yapabiliriz' diye konuştu, tartıştılar mı? Ne gezer" ifadesini kullandı.

Uluç yazısında şunları kaydetti:

Çünkü, açın bakın...
27 Mart 2020 programları ile 27 Mart 2019 programları arasında fark göremeyeceksiniz. Biz bambaşka bir yaşama girdik. Eve hapsolduk. Gazete ve TV'lerimiz ve de sosyal medyamız sayesinde, çoğunluğumuz kötümser, ama nerdeyse hepimiz ekrana bağlıyken, yayınlar eski tas eski hamam.. Benim yaşamım eski tas eski hamam değilken, nerdeyse A'dan Z'ye değişmişken, benim paramla kurulan, bana hizmet için benden her yıl milyarlar alan TRT'de bu çekilmez ve izlenmez yayınlar, normal mi?. Hadi TRT1'i geçtim. TRT2 zaten belli bir eğitim kesiminin üstü için kuruldu. Doğru seçim ve doğru işler yapıyor. Ama mesela boş vakitlerimde açtığım TRT Müzik kanalı, evde kapalı kalan tüm aileyi bir araya getirmek, onlara ortak bir şeyler izletmek, hazır herkes evde kapalı iken, dededen toruna tüm aileyi ekran başına toplayacak, hepsini birden eğlendirecek, neşelendirecek ve aile birliğini sağlayacak eğlence programları yapmayı düşünüyor mu?Aile en küçük sosyal topluluktur.Duygusal topluluktur. Ayni şeye üzülen, ayni şeye gülen.. Peki TRT, hazır ekran başındayken bizi aile yapmayı düşündü mü?
Hayır...Asla.. Hiç düşünmedi zaten... Ama yayınladıkları mesela "Hey Gidi Günler Hey", mesela "Siyah Beyaz" mesela "Dün Gibi" programlarında eski TRT'nin ellerinde bugünkü teknolojiler ve bugünkü arşiv yokken üstelik yaptığı "aile eğlence programları"ndan parçalar var..

"Aile" Sayın Başkanım.. Sizin en çok üzerinde durduğunuz, kutsal saydığınız ailenin her bireyi, günümüzde ayrı tellerden çalar ve ayrılır parçalanırken, her telden eğlenceyi içeren ve ailenin tüm bireylerini ekran başına toplayan eski program örnekleri bugün niye yok, TRT'de? Çünkü TRT'de sizi dinleyen yok. Çünkü TRT'de yasal ve anayasal görevini bilen yok. TRT Müziği yönetenler, hiçbir şey yapamıyorlarsa, ellerinden bir şey gelmiyorsa, depolarında bir hazine var. TRT Arşivi... Açsınlar o arşivi.. Utanmasınlar, seçsinler ve eski eğlence programlarını, komedyenleri, popçu, türkücü, şarkıcı ve harika sunucuları ile tekrar yayınlasınlar.
Bu kadar basit, Başkanım.. Bu basit şeyi bulmak için "Halkı, aileyi düşünmek" yeterli.
Ama bunlar düşünmüyorlar, Başkanım. CİMER'e değil, vaktin darlığı ve konunun müstaceliyeti yüzünden, doğrudan size baş vurmak zorunda kaldığım için özür dilerim. "Aile Birliği" düşüncesine nasıl yürekten bağlı olduğunuzu bilmek cesaretimi arttırdı. Bağışlayın.

Yazının tamamını okumak için tıklayın