Hıncal Uluç Sabah'a fena yüklendi: Eksik haberle Ayla filmine kara çalındı!
Sabah gazetesi yazarı Hıncal Uluç, Sabah gazetesinin Günaydın ekine sert sözlerle yüklendi.
Günaydın'ın "Meslek etiği"ne uygun davranmadığını ifade eden Uluç, Oscar Ödülleri'nde temsil edilmek üzere seçilmiş Ayla filmine, kara çalındığını belirtti.
Ayla filmiyle ilgili, Günaydın'da çıkan "Skandal" başlıklı yazının tek taraflı iddialara dayandığını söyleyen Uluç, karşı tarafa söz hakkının tanınmadığını ifade etti. Filmin tanıtımını üstlenen Altın Portakal'a ulaşılıp ulaşılmadığını soran Uluç, "Yapımcı nerde? Sabah gazetesinin olanakları ile ona ulaşılamadı mı? Yoksa arama gereği mi duyulmadı?" dedi.
Hıncal Uluç'un, "Günaydın'ı hazırlayan arkadaşlar kusura bakmasınlar" dediği, "Eksik haberle sanat eserine saldırı" başlıklı yazısı şu şekilde:
"Günaydın'ı hazırlayan arkadaşlar ve o gazetede köşe yazan Sevgili Mevlüt Kardeşim (Tezel) kusura bakmasınlar 'Saldırı' sözcüğünü kullandığım için..
Gazetecilik temel kuralları ve de en önemlisi 'Meslek etiği' içinde, tamamen tek taraflı, başından sonuna bir, tek bir kişinin sözlerine dayanarak, ülkemizi bu yıl Oscar Ödülleri'nde temsil edilmek üzere seçilmiş bir filme kara düşürme pahasına, adeta sistemli bir şekilde haber yapmaya, yapmaya devam etmeye ve ayni eksik habere dayalı yorum kaleme alarak ithamlara destek olmaya, daha hafif bir isim koyamıyorum. Ayla, bu ülkede geçen yıl gündeme gelen ve fevkalade ilgi uyandıran bir insanlık olayı ve onun mutlu sonu üzerine çekilmiş bir filmdi. Konu yazılı ve görsel medyada o kadar çok konuşuldu ki, artık özetleme gereği bile duymuyorum.
Gerçek öykü, Kore'ye savaşmaya giden ve orada harikalar yaratan Türk askerinin insancıl yanının da ne kadar büyük olduğunu anlatıyordu.
Sonra, olayın kahramanı, bugün 92 yaşında olan emekli astsubayın kızı ortaya çıktı. Hem film yapımcılarını, hem de onların oyuncağı olduğunu iddia ettiği babasını ağır şekilde itham etti.
Günaydın ekimiz olayı 'Skandal' başlığı ile verirken, sadece bu bir tek kadının tek taraflı iddialarına dayandı. Karşı tarafa söz hakkı tanımadı. Orada koskoca bir yapım ekibi vardı, bir. Filmin tanıtımını yüklenen, yıllardır Altın Portakal'ın medya danışmanlığını yüklenen, üstelik meslektaşımız Elif Dağdeviren vardı iki..
Haberin 'Haber' olması için, karşı tarafın aranması ve 'Falan hanım sizinle ilgili şunları söylüyor, ne dersiniz' diye sorulması, bu soruşturma sonuçlarının da aynen haberde yer alması gerekiyordu.
Çabalar başarısız bile kalsa..
Örneğin..
'Filmin yapımcılarına ve tanıtımcısı Elif Dağdeviren'e haber bırakmamıza rağmen ulaşamadık..' Ya da..
'Yapımcı ve tanıtımcı cevap vermeyeceklerini söylediler.'
Yani.. Karşı taraftan cevap almak için çalışıldığı ve sonuç alınamadığı da 'Skandal' başlığı ile tek tarafa dayanarak hüküm verilen haberin içinde yer almalıydı. Bu meslek etiğinin vazgeçilmez kuralıydı.
Günaydın, tek taraflı haberini dün de sürdürdü. Bugün de sürdürecekler gibi görünüyorlar.
Şimdi onlara ben soruyorum..
Haberin kaynağı emekli Astsubay Süleyman Dilbirliği nerde?. Sabah gazetesinin olanakları ile ona ulaşılamadı mı?.
Yoksa aranma gereği mi duyulmadı?.
Yapımcı nerde?. Sabah gazetesinin olanakları ile ona ulaşılamadı mı?. Yoksa arama gereği mi duyulmadı?.
Elif Dağdeviren nerde?. Sabah gazetesinin olanakları ile ona ulaşılamadı mı?.
Yoksa arama gereği mi duyulmadı?.
Ve de, meslek adına, 'Ben gazeteciyim' diyen herkese soruyorum.
Bir, tek bir kişinin iddialarına dayanarak yazılan şey 'Haber' olur mu?.
Karşı tarafın görüşünü almadan, hem de bir sanat eserine kara çalmak,meslek etiğine uyar mı?"