Hıncal Uluç Sabah editörüne 'ayar' verdi: Sen bu satırlardan tek kelime anladın mı?
"Senin anlamadığın bir yazıyı, 1.5 milyon kişiden kaçının anlamasını bekliyorsun?"
Sabah yazarı Hıncal Uluç, geçtiğimiz pazar günü gazetenin "Günaydın" ekinde yayınlanan bir haberle ilgili olarak "Yazıda imza yok. 'İlan olmalı' dedim. Böyle ilanlar oluyor ya. Ama o zaman bir köşede 'Bu bir ilandır' yazmak zorundayız. Yok. Demek gazetemizin yazısı. O zaman bu yazıyı o sayfaya koyan editör kardeşim Didem Seymen Balcı'ya soruyorum. 'Sen bu satırlardan tek kelime anladın mı?' Senin anlamadığın bir yazıyı, hafta sonu bu gazeteyi okuyan ortalama 1.5 milyon kişiden kaçının anlamasını bekliyorsun?" dedi.
Hıncal Uluç'un "Ah bu editörler" başlığıyla yayımlanan (31 Ocak 2017) yazısı şöyle:
Hafta sonu gazeteler kalabalık, kalın, hatta çifter çifter ilaveli olur.. Neden?. İnsanların vakti boldur, rahat rahat okusunlar diye.. Aslında hafta sonu yazılarının göreceli olarak, hafif, kolay okunur ve neşeli konulardan seçilmesi de esastır. Hele günümüz koşullarında insanların morallerini yükseltmelidir..
Peki kimin görevidir, böyle konuları seçmek ve yerleştirmek?.
Tabii, eklerin sorumlu yönetmenlerinin ve sayfayı hazırlayan editörlerin.. 10 yıldır anlatıyorum ki, gazetede en önemli adamdır, aslında editör..
Şimdi şu satırları okumaya çalışın.. "Çalışın" diyorum, okuması zor, çünkü Türkçe değil. Anlaması ise mümkün değil.. Pazar sabahı kahvaltıda arkadaşım, Doktor (Tıp Doktoru) Erdoğan Karatay'a sordum. "Yarısını anlamadım" dedi. Bakalım siz kaçta birini anlayacaksınız?.
"İmplant yerleştirilmesi için yeterli kemik hacmi bulunmadığı durumlarda, hangi ilave cerrahi teknikler uygulanabilir?
Yönlendirilmiş kemik yenilemesi
Otojen onlay kemik grefti
Sinüs tabanı yükseltilmesi
İnterpozisyonel greft
Rigde split alveoloplasti
Distraksiyon osteogenezisi
Serbest kemik flebi kullanılması"
İster inanın, ister inanmayın, bu satırlar, aynen pazar günkü Günaydın ekimizde nerdeyse tam sayfa yayınlanmış bir söyleşide çıktı.
Yazıda imza yok.. "İlan olmalı" dedim. Böyle ilanlar oluyor ya.. Ama o zaman bir köşede "Bu bir ilandır" yazmak zorundayız.. Yok.. Demek gazetemizin yazısı..
O zaman bu yazıyı o sayfaya koyan editör kardeşim Didem Seymen Balcı'ya soruyorum..
"Sen bu satırlardan tek kelime anladın mı?.
"Senin anlamadığın bir yazıyı, hafta sonu bu gazeteyi okuyan ortalama 1.5 milyon kişiden kaçının anlamasını bekliyorsun?."
Ve de Günaydın Sorumlu Müdürü, Sinan Özedincik kardeşim.. Diş Hekimliği Fakültelerinden birinde araştırma yazısı olacak bu satırların, pazar sabahı gazetenin bir sayfasını işgal ederek yayınlanmasına ne diyorsun?.
***
Bir lafım da öteki büyük gazetemize..
Hürriyet Pazar Eki.. Tam sayfa.. "Wolfgans Amadeus Mozart!."
Bre amanii Hürriyet tam sayfa Mozart yazar mı, hem de pazar günü.. Baktım üzerinde "İnfografik" yazıyor. Ne demek bilmiyorum.. Advertoryal diye bir şey icat etmişti, PR'cılar. Haberlerini para ile yayınlatıyorlardı. Gazete de "Bu bir ilandır" demek yerine "Reklam haberi" falan anlamına gelen bu gavurca lafı yazıyorlardı. Bu İnfografik de o tür bir aldatmaca olmalı.. Zira tepesinde hem de resimli iki imza bulunan sayfanın sonuna geldiğinizde, bu sayfanın bilmem ne tarihinde, bilmem ne salonunda temsil edilecek "Amadeus" müzikalinin reklamı olduğunu anlıyorsunuz..
Tabii sonuna gelebilirseniz..
Çünkü eşek yükü para ile, Hürriyet'ten hem de hafta sonu tam sayfa satın alan ileri zekalılar, tüm sayfayı dişi yazılarla kaplamışlar ki, kimseler okumasın..