17 Kas 2013 09:14
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 15:45
Hıncal Uluç, Koloğlu'na veda ederken Milliyet'e hangi tavsiyede bulundu?
Hıncal Uluç, 'Ustam' dediği Doğan Koloğlu'na duygusal bir yazıyla veda ederken Milliyet'e de bir tavsiyede bulundu!
Güle güle, Doğan Ağabeyim!..
"Turgay- Naci, Necmi- Özcan, Doğan, Rober- Muhtar, Hikmet,
Gündüz, Reha, Muzaffer!.."
Hala ezberimde olan eski takım budur..
1950'li yıllardan kalma.. O zaman Galatasaraylı bile değildim,
bu takım niye ezberimde.. Ağabeyim olmalı..
Bütün oyunlarımızı onunla oynardık, bütün tartışmalarımızı
da.. O ezberletmiş olmalı.. Yoksa o zamanlar televizyon falan yok.
Hatta doğru dürüst spor sayfası bile yok..
O takımdaki Doğan, Doğan Koloğlu işte..
Futbol WM denen sistemle oynanırdı o zamanlar.
Kalecinin önünde iki bek.. İngilizcesi Back/ Geri. Onun önünde
üç haf.. Half/ Yarı, Orta.. En önde de beş forvet..
Forward/ İleri..
Spor medyamız o zamanlar, İngilizcelerini değil, Türkçelerini
kullanırdı.
Müdafiler, Muavinler ve Muhacimler..
Müdafiler iki tane, savunur.. Muavinler 3 tane..
Yardımcı olurlar.. İki yandakiler forvete, ortadaki
savunmaya.. Muhacimler 5 tane.. Gol peşinde..
Bu ayrıntıları niye yazıyorum.. Doğan Ağabeyi anlatmak
için..
Futbolun 5 forvet, ilave iki hafla, yani yedi ileri adamla
oynandığı devir..
Geriyi savunma görevi üç kişide..
Doğan ağabey, işte bu üç savunma adamının ortasında oynayarak
yetişti ve hayatı boyu "Hücum Futbolu"nu savundu.. Hem de sadece
bir futbol düşüncesi değil, yaşam felsefesi olarak..
Ankaralı gazeteciler olarak, ara ara İstanbul'a İnönü Stadı'na
maça geldiğimizde L tribünü diye bilinen basın locasında
karşılaşır, selamlaşırdık, o kadar..
Asıl tanışmamız ben İstanbul'a taşındıktan sonra telefonda
oldu..
Gelişim'de Erkekçe'yi çıkarıyorum.
Cumhuriyet'e de yazıyorum..
Yasemin "Doğan Koloğlu arıyor" dedi..
Vay.. Doğan Ağabeyim beni arıyor..
Dünya tatlısı bir sesle fırça yedim..
"Hıncal seni okuyorum.
Okuduklarım hoşuma da gidiyor..
Ama bu 'Hücum futbolu' lafı ne oluyor?. Başka futbol mu var
ki?. Sen İngilizce bilirsin.. Gol, 'Goal'den gelir. Yani
hedef..
Futbolun amacı karşı kale olunca, hücum düşünmeden oynanır
mı?. Hücum etmeyen futbol olur mu?."
"Ağabey haklısın ama, bir "Defansif futbol" tabiri ilan
ettiler.. Hocalarımız bile kullanır oldu. O zaman, esasta yanlış
bile olsa, 'Hücum futbolu' lafını terazinin karşı kefesine koymak
zorundayız.."
Hem de 7 hücum adamına karşı, üç bekle oynanan devrin
savunmacısı olarak futbolu sadece hücum olarak bilen birisiydi
Doğan Ağabey..
Anlayın bugün "Önce savunma" diyen yazar ve yorumcularımızla
farkını..
Sonunda, onun da tepesini attırdı savunmacılar..
O da "Hücum futbolu" demeye başladı ve yazdığı sürece, en
büyük savunucusu oldu..
Müthiş bir yorumcuydu. Müthiş bir spor yazarı..
Babıali, arka sayfalarda Galatasaraylıların yükselmesine izin
vermez pek. Sınırı aşabilmeniz, çok üstün yeteneklerinizle
mümkündür..
Doğan Ağabey, Çin Seddini aşarak ülkenin en çok satan gazetesi
Hürriyet'e spor Müdürü olmayı başarmıştı. Temelini Fenerbahçe
üzerine kuran Hürriyet'e..
Erol Bey (Simavi) bir sohbetimizde kendisi anlatmıştı..
"Hürriyet en çok satan gazete olacaktı. En çok satmak, Fenerli
olmak demekti.. Biz de gazeteyi öyle kurduk.."
Haklıydı Erol Bey.. İnönü Stadı'ndan bilirim.
Galatasaray seyircisi kapalıda iki sütun arasına sığardı..
"Bir pazar, Galatasaray, Fener'i 3-2 yendi. Ertesi sabah spor
sayfamıza baktım. İki gol resmi var..
Biri Galatasaray'ın, öteki Fener'in golü.. Doğan'ı müdürlükten
aldım.. 'Madem sayfada iki resme yer vardı, ikisi de Fener golü
olmalıydı' diye.. Ama öyle tepki oldu ki, gazeteden çıkaramadım,
yazar olarak devam etti.."
Spor yazarı ama hayat adamıydı Doğan Ağabey.. O sıralar,
Bedrettin Dalan, Cemal Reşit Rey'i yaptırmış, salonun başına da
Filiz Ali'yi getirmiş.
Harika konserler oluyor. Hemen hepsine gidiyorum.
Doğan Ağabey orda.. Filiz Ali bir gün yanımıza geldi.. "Beni
bir gün maça götürün bari de ödeşelim" dedi.. Konserlere iki spor
yazarından başka gazeteci gelmiyormuş da, dikkatini çekmiş..
Müzik yazar ve eleştirmenleri hariç tabii..
Sergileri de kaçırmazdı.. Resim, heykel..
Sanatın her türünü izlerdi.. Spor yazarlığını bir yaşam
felsefesi olarak kullanması yaşamın her türlüsünün içinde
olmasındandı.
Yaşamı boyunca çok çekti.. Fikirleri yüzünden hapislerde
yattı.. Ama inançlarını sonuna dek savundu.,
Harika bir evlat yetiştirdi. Sina.. Milliyet onu, yıllardır
televizyon köşesine sıkıştırmış. Ama satır aralarında bile, harika
mizahını, mesajlarını sezebiliyorum..
Keşke, ona geniş bir köşe verseler.. Keşke Sina, her şeyi
yazsa..
YAZININ TAMAMI İÇİN TIKLAYIN
YAZININ TAMAMI İÇİN TIKLAYIN