HINCAL ULUÇ HANGİ KANALLA ANLAŞTI?.... ULUÇ'UN YENİ PROGRAMI NE ZAMAN YAYINLANACAK?....
Futbol dışındaki sporları da anlatan, tiyatro, opera, bale, resim, heykeli ekrana getiren, unutulan alaturkayı, söylenmez olan türküleri hatırlayan bir anti reyting programı...
Yıllar sonra Tele-Pazar'a dönüş..
"Pazar günlerinin en canlı, en heyecanlı programı TelePazar başlıyor" diye bağıracak yarın saat 14.30'da Umut.. Ve TelePazar yıllar sonra, bu defa Kanal 1'de başlayacak..
Önce bir parantez açalım..
İnternet Medyası dedikodu ile beslenir ya.. Bu haberi dillerine dolayıp, beni Sabah'tan ayırmışlar bile..
Hayır!.. Sabah'ta devam ediyorum.. Bu gazete yeni sahibinin eline geçene kadar da ayrılma niyetim yok. Geçenlerde yazdım. Artık kalmakta zorlanıyorum. Ama hayatım zor günlerde geçti benim, alışkınım. TMSF kovar o ayrı.. Ben ayrılmam.
Yeni sahip gelince de, oturur, konuşur, gelişmelere bakarız. Ya o beni istemez, kovar. Ya ben onun aklındaki gazetede olamam, o zaman ayrılırım. O zaman.. Ancak o zaman.. Bu konuya artık dönmeyelim.. Benimle ilgili bir haberi de benden duymadıkça inanmayalım. Tamam mı?.
Parantezi kapa..
Tele-Pazar bir emrivaki ile başladı.
Kıyametleri koparıyordum, "TRT'nin görevi, özel kanallarla sidik yarışına girmek değil, onların reyting endişesi yüzünden boş bıraktıkları alanlarda, halkın gelişmesine yardımcı olacak alternatif programlar üretmektir" diye.. Mesela Pazar akşamları 88 kanalda bitmez tükenmez futbol tartışmaları, gösterileri yapılırken, TRT'nin de futbola dalmasına çıldırıyor "Hiç değilse TRT spor programı yapsın" diyordum, bıkmadan, usanmadan..
Zamanın genel müdürü Yücel Yener yazdıklarımdan bıkmış olmalı ki, 40 yıllık dostluğumuza dayanarak telefon etti.
"Ulan yazıp duracağına gel yap.. Sana imkân ve zaman tanıyacağım.."
Tele-Pazar öyle başladı işte.. Futbol dışındaki sporları da anlatan, tiyatro, opera, bale, resim, heykeli ekrana getiren, unutulan alaturkayı, söylenmez olan türküleri hatırlayan bir anti reyting programı olduk. Aslında TRT2 için planlamıştık. Ama Yücel de, seyirci de sevince, bizi TRT1'e aldılar.
Programı, resmen kabak çekirdeği parasına yapıyorduk.
Kuruçeşme'deki beş yıldız Boğaz manzaralı muhteşem binada oturup, akşama kadar dama, tavla, tetris oynayıp, bilgisayarda pasiyans açarak maaş almaya alışmış İstanbul kadrosu, hele de ellerinden oyuncaklarının alındığını sanan yöneticiler bizden nefret etti. Engellemek için ellerinden geleni yaptılar.
Dışarı yalan yanlış haberler sızdırıp, hatta devleti soyduğumuzu iddia ettiler. Öyle ettiler ki, Cumhurbaşkanlığı Denetçileri gelip soruşturma yaptılar. Komik paraları gördüler..
O nefret kadrosu, Yücel arkamızda olduğu için bize diş geçiremedi. Biz onları çok iyi tanıdık ama.. Tanıyınca da, Yücel ayrılır ayrılmaz, daha o hafta, canlı yayının sonunda veda ettiğimizi kendiliğimizden ilan ettik, bizi kovma zevkini onlara bırakmadan..
Bizim ekip peşimi bırakmadı.. "Hıncal Ağabey Tele-Pazar'ı gene yapalım" diye.. Hepimiz sevmiştik Pazar günlerini çünkü..
Ama anti-reyting bir programın arkasında duracak özel televizyon bulmak kolay değildi.
İşin başında dostlarımızın olduğu kanallara, Tele-Pazar'ın yapımcısı Ünal (Özüak) teklifler götürdü. Ama hiçbirinden olumlu sonuç çıkmadı.
Ta ki, Kanal 1 "Peki" diyene dek..
Onlar tüm imkânlarını açtılar. Biz koll