29 Ağu 2014 15:47
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 16:37
Hıncal Uluç hangi kanalı övgülere boğdu?
Gazeteciliğin geldiği noktayı içler acısı olarak yorumlayan Sabah gazetesi yazarı Hıncal Uluç, NTV, CNN, TRT hepsinin üstünü bir bir sildi,bir kanala övgüler dizdi.
"Çarşamba öğlen eve geldim.. "Ne var, ne yok" diye, NTV'ye dokundum.. AKP Kongresinden canlı yayın.. CNN ayni yayın.. Teker teker hepsini tıklıyorum, hepsinde ayni yayın.. Tek kanallı TRT günlerine dönmüşüz gibi.. Şimdi sonucu belli bir kongre bu.. Tek aday var. O tek adayı da kongreye katılan bütün üyeler ortak imzaları ile göstermişler zaten. O tek aday seçilecek.
Yazısına böyle başlıyor Sabah yazarı Hıncal Uluç. Köşesinde gazeteciliğin geldiği noktayı içler acısı diye yorumlayan Uluç, kendine has noktalama işaretleriyle gazeteciliğin fark yaratmak demek olduğunun altını kalın kalın çizdi ve şunları yazdı:
Canlı yayın kararı veren ve bütün gün bu yayını sürdüren kanallara itirazım yok.. İtirazım, içlerinden bir tanesinin bile "Fark yaratma"yı düşünmemesine..
"Bütün rakiplerimle ortak yayın yapmak bana bir şey kazandırmaz. Farklı bir şey yaparsam, bu sonucu belli kongre dışında yurtta ve dünyada olup bitenleri merak edenleri toplarım" diyen tek yayın yönetmeninin çıkmaması.. Tabii, kongrenin çok duygusal anları, tarihsel önemi var..
Bütün gün süren yayını ara ara versen, sonra da tüm günün en doruk noktalarından oluşan bir saatlik bir montaj yapsan, akşam, prime time zamanında sunsan, çok daha iyi gazetecilik, çok daha iyi televizyonculuk yapmış olmaz mısın?.
Ama günümüzde gazetecilik anlayışı tepe taklak oldu. Farklı olmayı kimse düşünmüyor. Şimdi ilke "Ötekilerde olan bende de olsun." Sürüden ayrı düşmemek, marifet oldu, mesleğimizde..
Havuz yapıp ayni fotoğrafları paylaşmak, ayni yerde sıralanıp ayni canlı yayını yapmak, ayni ajans haberlerini, ayni yanlışları ile yayınlamakla iş bitiyor..
Neyse..
İnatla tıklamaya devam ettim.. Hiç ama hiç bilmediğim, duymadığım bir kanalda "Haberler" gördüm. Öğle haberleri..
Takıldım.. İnanılır gibi değil.. Bir güzel televizyon haberciliği yapıyorlar.. Yurttan, dünyanın dört bir yanından görüntülü, lafı uzatmayan, birbirinden ilginç haberler.. Spiker karşısına birini oturtup bir saat konuşmuyor.
İnanın kendimi Amerika'da sandım..
Selimova'da denize akan lağımı ve bu lağımın elli metre ötesinde yüzenleri gösteriyor ve çevre halkı ile konuşuyorlar. Tokat gibi haber.. 3 dakika..
Beni en çok çarpan, son günlerin moda ve de çok tartışılan haberi ile ilgili bir video..
Bikini giymiş bir delikanlı otomobilin ön kaputuna uzanmış. Birisi üzerine bir kova buzlu su atıyor. Komik bir manzara..
Sonra delikanlı normal kılığı ile ekrana geliyor..
Gözleri kanlı.. Ağlamış.. Anlatıyor.. "Bu hayatımda yaptığım en lanet işti. Ama sadece orada bıraksaydım, işin özünü anlamanıza imkan olmayacaktı" diyor ve işin özünü anlatıyor..
"Babaannem ikinci annem gibiydi. ALS hastası oldu ve öldü.. Ardından annemin ALS olduğu ortaya çıktı. Şu anda yatalak. Yemeğini ben yediriyorum, nefes almasını ben sağlıyorum.. (Bu esnada söyledikleri videoda görüntüde..) Ben 26 yaşındayım ve ben de ALS olduğumu öğrendim. Ellerim şimdiden uyuşmaya başladı.. Gömlek düğmelerimi iliklerden zorlanıyorum. Bir süre sonra ellerim ve ayaklarım tutmaz olacak.. Yürüyemeyecek ve konuşamayacağım.
Daha sonra nefes alamayacağım ve öleceğim.."
Bugüne dek kaç "Buz Kovası" fotoğrafı görüp haberini okudunuz, kaç video izlediniz, ama böylesi var mı içlerinde.. Böylesi çarpan, vuran, donduran..
İnanmazsınız, son yıllarda herhangi bir Türk Televizyonunda izlediğim en güzel "TV Haber Programı"ydı. Her haberi ilginç, her haberi kısa ve her haberi meraklı, çarpıcı görüntülerle destekli..
Kimdir yapanlar, bilmem.. Ekranın köşesinde "Em Tv" yazıyordu..
Yazısına böyle başlıyor Sabah yazarı Hıncal Uluç. Köşesinde gazeteciliğin geldiği noktayı içler acısı diye yorumlayan Uluç, kendine has noktalama işaretleriyle gazeteciliğin fark yaratmak demek olduğunun altını kalın kalın çizdi ve şunları yazdı:
Canlı yayın kararı veren ve bütün gün bu yayını sürdüren kanallara itirazım yok.. İtirazım, içlerinden bir tanesinin bile "Fark yaratma"yı düşünmemesine..
"Bütün rakiplerimle ortak yayın yapmak bana bir şey kazandırmaz. Farklı bir şey yaparsam, bu sonucu belli kongre dışında yurtta ve dünyada olup bitenleri merak edenleri toplarım" diyen tek yayın yönetmeninin çıkmaması.. Tabii, kongrenin çok duygusal anları, tarihsel önemi var..
Bütün gün süren yayını ara ara versen, sonra da tüm günün en doruk noktalarından oluşan bir saatlik bir montaj yapsan, akşam, prime time zamanında sunsan, çok daha iyi gazetecilik, çok daha iyi televizyonculuk yapmış olmaz mısın?.
Ama günümüzde gazetecilik anlayışı tepe taklak oldu. Farklı olmayı kimse düşünmüyor. Şimdi ilke "Ötekilerde olan bende de olsun." Sürüden ayrı düşmemek, marifet oldu, mesleğimizde..
Havuz yapıp ayni fotoğrafları paylaşmak, ayni yerde sıralanıp ayni canlı yayını yapmak, ayni ajans haberlerini, ayni yanlışları ile yayınlamakla iş bitiyor..
Neyse..
İnatla tıklamaya devam ettim.. Hiç ama hiç bilmediğim, duymadığım bir kanalda "Haberler" gördüm. Öğle haberleri..
Takıldım.. İnanılır gibi değil.. Bir güzel televizyon haberciliği yapıyorlar.. Yurttan, dünyanın dört bir yanından görüntülü, lafı uzatmayan, birbirinden ilginç haberler.. Spiker karşısına birini oturtup bir saat konuşmuyor.
İnanın kendimi Amerika'da sandım..
Selimova'da denize akan lağımı ve bu lağımın elli metre ötesinde yüzenleri gösteriyor ve çevre halkı ile konuşuyorlar. Tokat gibi haber.. 3 dakika..
Beni en çok çarpan, son günlerin moda ve de çok tartışılan haberi ile ilgili bir video..
Bikini giymiş bir delikanlı otomobilin ön kaputuna uzanmış. Birisi üzerine bir kova buzlu su atıyor. Komik bir manzara..
Sonra delikanlı normal kılığı ile ekrana geliyor..
Gözleri kanlı.. Ağlamış.. Anlatıyor.. "Bu hayatımda yaptığım en lanet işti. Ama sadece orada bıraksaydım, işin özünü anlamanıza imkan olmayacaktı" diyor ve işin özünü anlatıyor..
"Babaannem ikinci annem gibiydi. ALS hastası oldu ve öldü.. Ardından annemin ALS olduğu ortaya çıktı. Şu anda yatalak. Yemeğini ben yediriyorum, nefes almasını ben sağlıyorum.. (Bu esnada söyledikleri videoda görüntüde..) Ben 26 yaşındayım ve ben de ALS olduğumu öğrendim. Ellerim şimdiden uyuşmaya başladı.. Gömlek düğmelerimi iliklerden zorlanıyorum. Bir süre sonra ellerim ve ayaklarım tutmaz olacak.. Yürüyemeyecek ve konuşamayacağım.
Daha sonra nefes alamayacağım ve öleceğim.."
Bugüne dek kaç "Buz Kovası" fotoğrafı görüp haberini okudunuz, kaç video izlediniz, ama böylesi var mı içlerinde.. Böylesi çarpan, vuran, donduran..
İnanmazsınız, son yıllarda herhangi bir Türk Televizyonunda izlediğim en güzel "TV Haber Programı"ydı. Her haberi ilginç, her haberi kısa ve her haberi meraklı, çarpıcı görüntülerle destekli..
Kimdir yapanlar, bilmem.. Ekranın köşesinde "Em Tv" yazıyordu..