19 Kas 2013 14:10
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 15:45
Hıncal Uluç da dershane topuna girdi!
Cemaat ile AKP arasındaki dershane savaşlarına medyadan sürpriz bir katılım oldu.
Sabah gazetesi yazarı Hıncal Uluç bugünkü yazısında dershaneleri
yerden yere vurdu..
DERSHANELER HİÇ SEVMEDİM SON YILLARDA NEFRET ETTİM
Türkiye günlerden beri, “Dershaneler”i tartışıyor.. AKP ve Cemaat üzerinden.. Çocuklar ve gençler üzerinden tartışan yok hiç.. Oysa asıl konu onlar.. Çünkü sistemin içindekiler onlar.. Ezilenler, tükenenler, bitenler onlar..
Dershaneleri kendi öğrenciliğimden beri sevmedim.. Sevgisizliğim son yıllarda iyice nefrete dönüştü..
Kaç kuşaktır bu ülkede çocukluk ve gençlik yaşanmaz oldu.. ilkokullar bile sınavla öğrenci alır olduğundan beri, nerdeyse yürümeyi öğrendiği andan itibaren dershane illeti başlıyor çocuğun, üniversiteye girene kadar..
Bir yanda okul.. Gitmek zorundasınız.. Ama herkes “Zorunda” olduğu için gidiyor, kaytarabildiği kadar da kaytarıyor..
Çünkü ilerleyecekse okuldan zerre fayda yok. Sistem onu dershaneye mahkum etmiş..
Yasal, makul saatler okula ayrıldığı için, dershane okul dışı saatlerde.. Sabahın körü, ya da gecenin yarısına kadar.. Cumartesi, pazar.. Yaz tatillerinde..
KUŞAKLARI TÜKETTİK EZDİK KİMSE ALDIRMADI
Peki bu çocuk, bu genç, ne zaman dinlenecek, ne zaman tatil yapacak?. Çocukluğunu, gençliğini ne zaman yaşayacak?.
Bir robot sürüsü yetiştiriyoruz, kuşaklardır..
Çocukluğundan gençliğinden vazgeçirilenler, bir de sınavı kazanamayınca.. Çünkü bu bir seviye sınavı değil. Ne kadar çalışırsan çalış, sıralama..
Eninde sonunda yüz binlercesi kaybedecek. Peki o kaybeden çocuğun, gencin ruh hali ne olacak..
Dershaneleri, yok ettiğimiz çocukluğun ve gençliğin sırtından kazanılan milyarlar olarak düşündüm hep ve o yüzden nefret ettim, ama..
Burda da bir ama var işte..
Dershaneler gökten inmedi.. Yerden bitti.. Ne ekersen onu biçersin..
Biz, öyle bir “Giriş Sınavı” sistemi getirdik ki, ilk, ortaokul, liseler ve üniversitelere, okullarda gördüğümüz eğitimin on paralık kıymeti kalmadı. O sınavlarda sorulan sorulara nasıl yanıt verileceğini dershaneler öğretmeye başladı..
O zaman haydi çocuklar dershanelere.. Pıtırak gibi dershaneler türedi, yıllar boyu ve o yıllar boyu bir tek iktidar, bu rezilliğin üzerine gitmedi.. Bir tek muhalefet çözüm önermedi. Kuşakları, ezdik, tükettik, kimseler aldırmadı.
AMERİKA’DA NİYE DERSHANE REZİLLİĞİ YOK
Amerika’da bizden az mı, okumak isteyen.. Niye orda dershane rezilliği yok, ya da İngiltere, ya da Fransa’da.. Niye gidip “Onlar nasıl yapıyor bu işi” diye bakan yok..
Biz Mülkiye’ye sınavla girdik.. Lise derslerinden. Lise bitirme sınavı gibi..
Coğrafya sorumuz hala aklımda..
“Romanya kaç coğrafi bölgeye ayrılır. Birini yazınız..”
Lise 2′de okumuşuz. Üç yıl geçmiş aradan.. Ne bilirim.. Ama Drakula filmlerinden, Karpatları iyi bilirim. Yazmıştım.
YAZININ TAMAMI İÇİN TIKLAYIN
DERSHANELER HİÇ SEVMEDİM SON YILLARDA NEFRET ETTİM
Türkiye günlerden beri, “Dershaneler”i tartışıyor.. AKP ve Cemaat üzerinden.. Çocuklar ve gençler üzerinden tartışan yok hiç.. Oysa asıl konu onlar.. Çünkü sistemin içindekiler onlar.. Ezilenler, tükenenler, bitenler onlar..
Dershaneleri kendi öğrenciliğimden beri sevmedim.. Sevgisizliğim son yıllarda iyice nefrete dönüştü..
Kaç kuşaktır bu ülkede çocukluk ve gençlik yaşanmaz oldu.. ilkokullar bile sınavla öğrenci alır olduğundan beri, nerdeyse yürümeyi öğrendiği andan itibaren dershane illeti başlıyor çocuğun, üniversiteye girene kadar..
Bir yanda okul.. Gitmek zorundasınız.. Ama herkes “Zorunda” olduğu için gidiyor, kaytarabildiği kadar da kaytarıyor..
Çünkü ilerleyecekse okuldan zerre fayda yok. Sistem onu dershaneye mahkum etmiş..
Yasal, makul saatler okula ayrıldığı için, dershane okul dışı saatlerde.. Sabahın körü, ya da gecenin yarısına kadar.. Cumartesi, pazar.. Yaz tatillerinde..
KUŞAKLARI TÜKETTİK EZDİK KİMSE ALDIRMADI
Peki bu çocuk, bu genç, ne zaman dinlenecek, ne zaman tatil yapacak?. Çocukluğunu, gençliğini ne zaman yaşayacak?.
Bir robot sürüsü yetiştiriyoruz, kuşaklardır..
Çocukluğundan gençliğinden vazgeçirilenler, bir de sınavı kazanamayınca.. Çünkü bu bir seviye sınavı değil. Ne kadar çalışırsan çalış, sıralama..
Eninde sonunda yüz binlercesi kaybedecek. Peki o kaybeden çocuğun, gencin ruh hali ne olacak..
Dershaneleri, yok ettiğimiz çocukluğun ve gençliğin sırtından kazanılan milyarlar olarak düşündüm hep ve o yüzden nefret ettim, ama..
Burda da bir ama var işte..
Dershaneler gökten inmedi.. Yerden bitti.. Ne ekersen onu biçersin..
Biz, öyle bir “Giriş Sınavı” sistemi getirdik ki, ilk, ortaokul, liseler ve üniversitelere, okullarda gördüğümüz eğitimin on paralık kıymeti kalmadı. O sınavlarda sorulan sorulara nasıl yanıt verileceğini dershaneler öğretmeye başladı..
O zaman haydi çocuklar dershanelere.. Pıtırak gibi dershaneler türedi, yıllar boyu ve o yıllar boyu bir tek iktidar, bu rezilliğin üzerine gitmedi.. Bir tek muhalefet çözüm önermedi. Kuşakları, ezdik, tükettik, kimseler aldırmadı.
AMERİKA’DA NİYE DERSHANE REZİLLİĞİ YOK
Amerika’da bizden az mı, okumak isteyen.. Niye orda dershane rezilliği yok, ya da İngiltere, ya da Fransa’da.. Niye gidip “Onlar nasıl yapıyor bu işi” diye bakan yok..
Biz Mülkiye’ye sınavla girdik.. Lise derslerinden. Lise bitirme sınavı gibi..
Coğrafya sorumuz hala aklımda..
“Romanya kaç coğrafi bölgeye ayrılır. Birini yazınız..”
Lise 2′de okumuşuz. Üç yıl geçmiş aradan.. Ne bilirim.. Ama Drakula filmlerinden, Karpatları iyi bilirim. Yazmıştım.
YAZININ TAMAMI İÇİN TIKLAYIN