Hıncal Uluç bildiride imzası olan amiral dostlarını yazdı... İkisine de kefil olurum
Sabah yazarı Hıncal Uluç, Türkiye'nin gündemine oturan 104 amiralin içinden ikisini köşesine taşıdı. 'Onlara kefil olurum' diyen Uluç, iki yakın dostuna sorular sordu...
Türkiye'nin gündemindeki 104 emekli amiralin ikisini Hıncal Uluç köşesine taşıdı. Uluç, o iki isme kefil olduğunu vurguladı. Ardından da onlara sorular sordu.
Sabah yazarı Hıncal Uluç, bildiride imzası olan 104 emekli amiral arasında bulunan Işık Biren ve Atilla Kıyat'a köşesinden seslendi. Uluç, "Kefil olur musun, deseler, cevabım 'Evet' olur, öylesi.." diye yazdı.
Uluç, kendisinin de 2 yıl yedeksubaylık yaptığını okurlarıyla paylaşarak şöyle devam etti: "Askerde bir İç Hizmet Yönetmeliği vardı. Hâlâ geçerli sanırım. Bu yönetmeliğin bir maddesini unutmam.. Askerin itiraz ve şikâyet hakkı vardı. Bunları bölükte bulunan şikâyet defterine yazardı. Ama ayni şikâyetin altına toplu imza atmak "İsyan" demekti. Yasaktı.."
Bu cümleleriyle birlikte Hıncal Uluç iki emekli amiral dostuna sordu "Siz neden imza attınız?"
İşte Hıncal Uluç'un o yazısı...
Şimdi sakin olalım ve sakin düşünelim..
104 emekli amiralin "Bildiri"sini düşünelim..
Tesadüfe bakar mısınız?. 4 Nisan 1953'te, yani 68 yıl önce, tam da o gün, o saatlerde Cumhuriyet'in temel taşı zaferin adını taşıyan Dumlupınar Denizaltımız Çanakkale Boğazı'nda İsveç yük gemisi Naboland'la çarpışmış, denizin dibine batmış ve 81 denizcimize mezar olmuştu. O denizaltı ve o şehitler hâlâ ordayken 104 yüksek rütbeli denizci yayınladı bu bildiriyi..
Orda imzaları olan amirallerden ikisini yakından tanırım. Çok da severim. Çünkü, spora, sanata ve kültüre çok meraklı insanlardır. Ne güzel şeyler yaptılar, hem de üniformalıyken, siviller için.. O sayede tanıdım, öyle sevdim onları..
Işık Biren ve Atilla Kıyat..
"Kefil olur musun" deseler, cevabım "Evet" olur, öylesi..
Onun için önce bu ikisine sormak isterim..
Diyelim ki, altına imza attığınız düşüncelerde yüzde 100 haklısınız.. Ama gecenin bir yarısı, altında 104 emekli, memekli amiralin imza attığı yazı "Bildiri" diye yayınlanırsa, bu ülke çapında, hatta ülke dışında nasıl yankılanır, nasıl yorumlanır?. Hele işin içine menfaatler girince nasıl kullanılır ve ülke hem de Kovid'e, yani ölüme karşı savaşına topyekûn girme durumundayken, tam anlamıyla birlik ve beraberliğe muhtaçken, bir de bu yüzden bölünmez, karışmaz mı?.
Biren ve Kıyat amirallerim, bu dediklerimi bilmeme ve görmeme ihtimaliniz yok.
Bugünü yaşıyorsunuz. Altında imzanız olan bugünü..
O zaman soruyorum..
"Siz neden imza attınız?" Ben 77'nci dönem Muhabere Yedek Subayım. 1965-67.. İki sene askerlik yaptım. 6 aylık okul devresinde öğrendiklerimden çoğu, sivil hayatta da geçerli kurallardı. Asker babamın tavsiyesine uyup iyi askerlik yapınca, sivil hayatındaki Hıncal bir temel eğitimi de askerde aldı.
Askerde bir İç Hizmet Yönetmeliği vardı. Hâlâ geçerli sanırım.
Bu yönetmeliğin bir maddesini unutmam..
Askerin itiraz ve şikâyet hakkı vardı. Bunları bölükte bulunan şikâyet defterine yazardı. Ama ayni şikâyetin altına toplu imza atmak "İsyan" demekti. Yasaktı..
Siz askerlikte en yüksek rütbeye ulaşmış, hem de Yüksek Askeri Şûra'nın kararıyla en yüksek rütbeye ulaşmış amiraller olarak, hem de yakın tarihini çok iyi bildiğiniz bu ülkede o "Gece Yarısı Bildirisi"ne nasıl imza koydunuz, Biren ve Kıyat amirallerim?